Gün boyu süren çalışmalar sonunda tatlı bir yorgunluk belirir, dudaklarda susuzluk gün yüzüne çıkardı. Mevsim ilkbahar hele de yaz… Havada serinse, semaver yakmak büyük bir zevk olurdu. Mahalleli çoktan sokağa kendini atmış olur, kapı önlerinde muhabbetler başlardı. Evin çatı katına ya da kömürlüğe konulan semaver özenle çıkarılır, kapı önünde sergilenirdi. İnce ince kıyılmış odunlar seçilir, çıralar ön tarafa alınırdı. Bakırdan yapılı semaver borusuyla hazırlanır, tutuşturulması kolaylaşsın, diye ön tarafına kâğıt konulurdu. Ateş verilince semavere; hafiften duman esmeye başlar, su fokur duyuncaya kadar devam ederdi. Borudan çıkan duman; mahalleyi sarar, semaverin yandığını herkes bilirdi. Çay demlenene kadar evin önüne sergiler serilir, bardaklar hazırlanırdı. Bardakların yanına limonlar kesilir; peynir, zeytin tarzı yiyecekler hazır edilirdi. Semaverin ağzına kadar suyla dolmasına dikkat edilir, kazanın delinmemesine özen gösterilirdi. Bütün mahalleli çocuklar; semaverin yanında biter, olur olmaz odun ve kâğıt parçalarını ocağın içine atardı. Ne kadar kovulsalar da başından gitmez, çay oluncaya kadar orada döner dururlardı. Suyun kaynamasıyla birlikte buhar kendini gösterir, çayın demlenme vaktinin geldiği anlaşılırdı. İçindeki çay otuyla, çaydanlık; semaverin lüllüğünün önündeki yerini alır, doluncaya kadar bekletilirdi. Dolan çaydanlık demlensin, diye semaverin üstündeki hazırlanan yere konulurdu. On, on beş dakika daha bekletilen çay hazır hale gelir, ikrama başlanırdı. Mahalle bakkalı, konu komşu bazen de yoldan geçen akrabalar, tanıdıklar nasiplerince semaver çayından yudumlardı. Bardağa önce çayın demi düşer, sonra da kaynar su… Semaverdeki çayın tadı ilk yudumda anlaşır; bardaklar bir dolar, bir boşanırdı. Semaverdeki suyun ise hemen tamamlanmasına, ısının kaybolmamasına özen gösterilirdi. Mahalleli kadınlar; özellikle bahar ve güz temizliklerinde yorgunluklarını bir bardak semaver çayıyla unutur, keyifli sohbetler yaparlardı. Semaver yakma işini genelde temizliğini erken bitiren kişi üstlenirdi. Semaver büyük bir zevkle yakılır, çay hazır olunca da ya kendi evinde ya da ağaçlı bir evin önünde toplanır, yorgunluklar atılırdı. Semaveri yakan, mahalleli kadın; bütün yiyecek ve içecekleri de hazırlar, bazen de herkes evden bir şeyler getirirdi. Günlük işlerden, konu komşudan, mahalleden konular açılır; akşam ezanın okunmasıyla da evlere dönüş başlardı.
Pikniklerdeki en büyük çay makinesi de semaver olur, mis gibi mangaldan sonra nefis çaylar onda demlenirdi. Çevreden çalı çırpı toplanır, semaver yakılırdı. Yanan semaverin dumanı bütün piknik alanını sis gibi kaplardı. Semaverin yabancısı olanlar; hemen yanı başına gelir, onu tanımaya çalışırlardı. Semaver çayının içilmesi, pikniğin sonuna gelindiğinin habercisi olurdu. Çaylar keyifle içildikten sonra hazırlıklar yapılır ve eve dönüş başlardı.
Semaver etrafında bile sevgi, bağlılık ve kaynaşmalar olurdu. Yanan semaver olsa da asıl yanan gönüllermiş de, onu sonradan anladık. Bu gün artık ne semaver yakıp komşusunun yorgunluğunu alan kadınlarımız, ne de onu yudumlamaya giden kadınlarımız kaldı…
Pikniklerdeki en büyük çay makinesi de semaver olur, mis gibi mangaldan sonra nefis çaylar onda demlenirdi. Çevreden çalı çırpı toplanır, semaver yakılırdı. Yanan semaverin dumanı bütün piknik alanını sis gibi kaplardı. Semaverin yabancısı olanlar; hemen yanı başına gelir, onu tanımaya çalışırlardı. Semaver çayının içilmesi, pikniğin sonuna gelindiğinin habercisi olurdu. Çaylar keyifle içildikten sonra hazırlıklar yapılır ve eve dönüş başlardı.
Semaver etrafında bile sevgi, bağlılık ve kaynaşmalar olurdu. Yanan semaver olsa da asıl yanan gönüllermiş de, onu sonradan anladık. Bu gün artık ne semaver yakıp komşusunun yorgunluğunu alan kadınlarımız, ne de onu yudumlamaya giden kadınlarımız kaldı…