Kuşkusuz şu anda siyasilerin olmasa dahi vatandaşın gündemi mutfak. Her sabah bir ürüne yeni bir zam ile uyanan vatandaşlar, pahalılıktan yana bir hayli dertli. Fiyatlar inanılmaz ölçüde arttı, ekonomik düzeyi normal olanlar bile yakınır hale geldi. Sadece son bir ay içerisinde etiketlerdeki fiyatlar arasında da neredeyse yüzde yüzlere varan bir fark oluşturmaya başladı. 1 doların 10 Türk lirasına gelmesi zaten herşeyi anlatıyor. Ama bana göre çarşıdaki hayat pahalılığını görmezden gelenler varsa demir fiyatlarına bakmaları yeterlidir diye düşünüyorum. Ne zamandır duyarım ama teyit edememiştim bir türlü. İnşaat demiri fiyatları zamlanmamış, adeta uçmuş. Demir ticareti ile uğraşan işinsanı Cem Demircan’a sordum demir fiyatları ne diye. Tonunu 9 bin liradan sattıklarını söyledi. Geçen yıl bu zaman fiyatları ne idi diye sorduğumda verdiği cevap da 4 bin 500 lira oldu. Bir önceli yıl da demirde ton fiyatı 3 bin, 3 bin 200 lira arasındaymış. Bu çok korkunç bir şey. Sanırım demir ticareti sektöründe hiç böyle bir anormal fiyat artışı olmamış. Anlatmaya bile gerek yok. O kadar fotoğrafın büyüğü ki bu. Demirin bu kadar artmış olması düşünün artık nelere maloluyor. O açıdan ben biraz da hayat pahalılığını çok şeye değil, demir fiyatlarına bakarak anlıyorum.
Rutine gelemem, tekrara düşmem!
Erzurum Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi, bayağı bir süren pandemi dönemi sonrası yeniden kapılarını seyircilere açtı. Yeni sezona hem de hızlı bir giriş yapan Merkez, Zoraki Tabip oyununu sahneye koyarken, o bitti, şimdi sırada Evhami oyunu ile seyircinin huzuruna çıkmaya hazırlanıyor. Çiçeği burnundaki yeni Kültür Daire Başkanı sevgili Ergün Engin, yönetmenliğini Ziya Kibar kardeşimin yaptığı Evhami oyununa da start verdi, sağolsun, bana da davetiye gönderdi. Feraizcizade Mehmet Şakir’in meşhur oyunu Evhami dün akşam sahnelendi. Ben gitmedim. Niye gitmedim, çünkü iki defa aynı sahnede seyrettiğim bir oyundu bu oyun. Bir önceki sahnelenen Emrah Çılgı’nın başrolünü oynadığı Zoraki Tabip’e gitmeme gerekçem de daha önce seyretmişliğim oldu. Aynı oyunu ısıtıp ısıtıp sahneye koymalarını ben pek tutmadım doğrusu, biraz da gelen davetiyeye karşın gitmemem tekrara düşülmesindendir, kusura bakmasınlar ama azıcık da protesto amacı taşır. Ne zaman yeni oyun sahneye konulur o zaman o sahnede tiyatro oyunu izlemeye gideceğim.
Bu düşüncemi hem Ergün başkana hem de Ziya ve Emrah kardeşlere de iletmiştim. Koskoca pandemi döneminde hiç mi yeni bir oyun yazılmaz, anlamış da değilim. Oysa o boş dönemde bir şekilde bir-iki oyun yazılmış olmalı değil miydi. Daha önce defalarca sahnelenmiş oyunu, ufak tefek değişiklikler de olsa niye bir daha izleyeyim ki? Ne zaman yeniş bir oyun sahneye konulur, işte o zaman ben o salondan içeri girerim, nokta. Bu arada Büyükşehir Beeldiyesi Basın Müdürü sevgili Cengiz Durular’ın ‘Bir Bayram sabahı’ adlı bir oyunu yazıp sahneye konma hazırlığı içerisinde olunduğunu öğrendim, çok mutlu oldum. Cengiz de oyun yazarlığı mezunu bir arkadaşım, basın bürosunda bayağı bir paslanmıştı, böyle bir çıkış yapmasına bir tiyatro sever olarak adeta bayram ettiğimi de söylemeliyim. Sanıyorum oyuncu kadrosu da belirlenmiş, provalara da başlanmış. Öyle görünüyor ki sizi bilmem ama ben o oyun sahneye konulursa o salondan içeri gireceğim. Bu benim son kararımdır.
Allah ne muradın varsa versin..
Artık bir gözümüz senin üstünde Murat!
Son günlerde çok mutlu olduğum bir şeydi Murat Yılmaz’ın Ispartaspor’a teknik direktör olması. İlk duyduğumda nasıl sevindiğimi, hatta gururlandığımı anlatamam. Şaşırdım mı, evet şaşırdım. Çünkü Murat hoca ilk defa bir profesyonel takımın başına tek sorumlu olarak geçiyordu. Bir süredir Isparta’da çalışan ve Erzurumspor’da ki maç analizi, oyuncu izleme görevleri sebebiyle de memleketine gidip gelen Murat Yılmaz’ı çalıştığı şehirinin bu kadar kısa sürede kabul edeceğini, ne yalan söyleyeyim sanmazdım. Demek ki Murat hoca boş durmamış orada, kendini Ispartsporlu idarecilere hem iyi anlatmış hem de iyi tanıtmış. Bu elbette ki bir Erzurumlu olarak hepimiz için gurur duyulası bir şey. Bir dadaşın hem de kilometrelerce uzak bir ilde o şehrin takımın başına getirilmesi fevkalede önemlidir. Herşeyden önce böyle bir tercihten dolayı o Ispartsporlu idarecileri kutlarım. Daha çıktığı ilk maçında hem de takımına farklı galibiyet getirmesi tercihte ne kadar doğru yapıldığını ortaya koyması açısından da önemliydi. Bir başka önemli olay da dört mağlubiyet sonra gelmesiydi o galibiyetin. O da ayrı bir şey. Murat Yılmaz hoca ile aslında bundan 20 gün önce Erzurum’da, Muratpaşa Hamamının önünde karşılaşmıştık. Spor konuşmuştuk ayaküstü yine. Spor derken, futbol tabiiki. Ispartaspor’dan bahsetmiştim, orada çalışma imkanının olup olmadığını sormuştum. O da bunun kolay olmayacağını belirtmişti. Sanki beni Allah konuşturdu o an.
Çok geçmeden Ispartaspor’un başına geçtiği haberini aldım. Kendisini telefonla aradığımda imzayı atmış, çoktan antrenmana çıkmıştı bile. Telefonuma bu sebeple cevap verememişti. Sonra o döndü bana, hayırlı olsun dileklerimi ilettim. Kendisine de söyledim. Bu saatten itibaren artık Ispartspor da bizim için önemli. Artık bir gözümüz de kendisinin üzerinde. İlk maçta alınan galibiyetin tesadüf olmadığını, haftaya oynanacak Şanlıurfa maçından da puan ya da puanlar ile dönülmesi gerektiğini söyledim ona. Futbolun gerçeklerinden de hareket ederek, inşallah dedi. Murat Yılmaz belki de ilk defa bir Erzurumlu futbol adamı olarak 2.ligde bir profesyonel takımı çalıştırıyor. Sebahattin Güneş’in Kars, Sebati Öztürk hocanın bir kısa süreli Bayburt macerası vardı, hatırladığım onlar. Ama onlar da 3.ligdi. 2.ligde ilk defa bir Erzurumlu hoca işbaşında. Murat hoca başarılı olmak zorunda, çünkü sadece artık Ispartalılara değil, memleketinin insanlarına karşı da bir sorumluluğu var. BESYO mezunu Yüksek ağabeyin emaneti Murat hocaya başarılar diliyor, gözümüzün üzerinde gönlümüzün de hep yanında olduğunu belirtmek istiyorum.
İlk’ler kalır, iliklere kadar!
Yaklaşık 2 yıl önce bu aylarda MNG Alışveriş Merkezi’nde açtığım karikatür sergisinde farkettim. Erzurum’da benimde tanıdığım çoğu kişi MNG Alışveriş Merkezi’nin kapısından dahi içeri girmemiş. Farklı sebeplerden dolayı bir çok insanın MNG AVM’ye gitmemiş olmasının elbette çok da yadırganacak bir şey değil. 60’lı yaşlara gelmiş olan çoğu Erzurumlunun henüz daha Palandöken dağına çıkmamış olması gibi. Ya da İstanbul’da yaşıyor olmasına rağmen denizi görmeyenlerin olduğu gerçeği gibi. Hergün çok sayıda kişinin uğrak yeri olan, yüzlerce mağaza ve çalışanın bulunduğu MNG’ye gitmeyenlerin genelinin ekonomik durumunun iyi olmayan insanlardan oluştuğunu düşünüyoruz değil mi? Ben de öyle düşünüyordum, ama değilmiş. Aralarında STK temsilcilerinin de olduğu çok sayıda işinsanı var gitmeyenlerin arasında. İşte sergide Erdal Güzel, Hikmet Karaca ve Tamer Karayel gibi bu şehirde tanınmış isimlerin ilk defa geldiklerinde şaşırmıştım. Sergi sebebiyle gelmişlerdi AVM’ye bu ismini saydığım 3 kişi de ilk defa kapısından içeri girdiklerini söylemişlerdi. İnanıyorum ki halen daha çok vardır o AVM’den içeri girmemiş olan. İliklere kadar kalacak ilk’lerden mahrum..
Artık her şehirde genel kabul gören AVM’lere gelen insan sayısının hergeçen gün arttığını öğrendim. MNG AVM de geçen yıla göre ziyaretçi anlamında fazla olan bir merkez. Son zamanlarda Gürbulak sınır kapısının açılması ile birlikte Iranlı ziyaretçi sayısının da arttığı AVM’nin geçtiğimiz günlerde ilk ziyaretçileri vardı. Çatlı çocuklardan oluşan kalabalık bir grup, MNG AVM yönetiminin davetlisi olarak buraya geldi, alışveriş merkezinin gezdi, gönüllerince eğlendiler. MNG AVM Müdürü sevgili Tankut Keskin, bu ziyareti sosyal medyasından paylaşırken mutlu oldu, ben de ilk olduğu için çok etkilendim, mutlu oldum. Sizinle paylaşmak istediğim Keskin’in işte o mesajı: Mutluyuz, çünkü ! Çat Yavi mahallesinden gelen köy çocuklarımızı Alışveriş Merkezimizde misafir ettik. Aralarında ilk defa AVM’ ye gelen minik dostlarımız da vardı. Geleceğimizin teminatı bu çocuklar ile gurur duyuyoruz. Temiz yüzlü minik kalpler. Hoş geldiniz.
En çok tıklanan karikatür!
Sağolsun, biraz da Sevda Güneş ve Cihat İncesu’nun da tazyiki ile PUSULA Gazetesi’ne yaklaşık 4 yıldır karikatür çiziyorum. Bir-iki gün hariç, her daim gazetemizin birinci sayfasında büyük bir özenle çizdiğim karikatürüm yayınlandı. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de halen daha etkisini sürdüren korona, elbette ki bu geçen süre içerisinde en çok işlediğim konuydu. Şehir ve ülke gündemine göre çizip yayınladığımız sayısız karikatür arasında biri var ki en çok tıklanan ve de paylaşılan karikatür o oldu. Babaanne’li korona konulu bu karikatür sosyal medyada da yayınlandıktan sonra 159 kez paylaşılan karikatür olmuş.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Biri sizi üzüyorsa, mutlaka mutlu ettiği başkaları vardır ( Charles Bukowski)
DUVARIN DİLİ : Güzel sevdik güzel üzdüler!
Rutine gelemem, tekrara düşmem!
Erzurum Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi, bayağı bir süren pandemi dönemi sonrası yeniden kapılarını seyircilere açtı. Yeni sezona hem de hızlı bir giriş yapan Merkez, Zoraki Tabip oyununu sahneye koyarken, o bitti, şimdi sırada Evhami oyunu ile seyircinin huzuruna çıkmaya hazırlanıyor. Çiçeği burnundaki yeni Kültür Daire Başkanı sevgili Ergün Engin, yönetmenliğini Ziya Kibar kardeşimin yaptığı Evhami oyununa da start verdi, sağolsun, bana da davetiye gönderdi. Feraizcizade Mehmet Şakir’in meşhur oyunu Evhami dün akşam sahnelendi. Ben gitmedim. Niye gitmedim, çünkü iki defa aynı sahnede seyrettiğim bir oyundu bu oyun. Bir önceki sahnelenen Emrah Çılgı’nın başrolünü oynadığı Zoraki Tabip’e gitmeme gerekçem de daha önce seyretmişliğim oldu. Aynı oyunu ısıtıp ısıtıp sahneye koymalarını ben pek tutmadım doğrusu, biraz da gelen davetiyeye karşın gitmemem tekrara düşülmesindendir, kusura bakmasınlar ama azıcık da protesto amacı taşır. Ne zaman yeni oyun sahneye konulur o zaman o sahnede tiyatro oyunu izlemeye gideceğim.
Bu düşüncemi hem Ergün başkana hem de Ziya ve Emrah kardeşlere de iletmiştim. Koskoca pandemi döneminde hiç mi yeni bir oyun yazılmaz, anlamış da değilim. Oysa o boş dönemde bir şekilde bir-iki oyun yazılmış olmalı değil miydi. Daha önce defalarca sahnelenmiş oyunu, ufak tefek değişiklikler de olsa niye bir daha izleyeyim ki? Ne zaman yeniş bir oyun sahneye konulur, işte o zaman ben o salondan içeri girerim, nokta. Bu arada Büyükşehir Beeldiyesi Basın Müdürü sevgili Cengiz Durular’ın ‘Bir Bayram sabahı’ adlı bir oyunu yazıp sahneye konma hazırlığı içerisinde olunduğunu öğrendim, çok mutlu oldum. Cengiz de oyun yazarlığı mezunu bir arkadaşım, basın bürosunda bayağı bir paslanmıştı, böyle bir çıkış yapmasına bir tiyatro sever olarak adeta bayram ettiğimi de söylemeliyim. Sanıyorum oyuncu kadrosu da belirlenmiş, provalara da başlanmış. Öyle görünüyor ki sizi bilmem ama ben o oyun sahneye konulursa o salondan içeri gireceğim. Bu benim son kararımdır.
Allah ne muradın varsa versin..
Artık bir gözümüz senin üstünde Murat!
Son günlerde çok mutlu olduğum bir şeydi Murat Yılmaz’ın Ispartaspor’a teknik direktör olması. İlk duyduğumda nasıl sevindiğimi, hatta gururlandığımı anlatamam. Şaşırdım mı, evet şaşırdım. Çünkü Murat hoca ilk defa bir profesyonel takımın başına tek sorumlu olarak geçiyordu. Bir süredir Isparta’da çalışan ve Erzurumspor’da ki maç analizi, oyuncu izleme görevleri sebebiyle de memleketine gidip gelen Murat Yılmaz’ı çalıştığı şehirinin bu kadar kısa sürede kabul edeceğini, ne yalan söyleyeyim sanmazdım. Demek ki Murat hoca boş durmamış orada, kendini Ispartsporlu idarecilere hem iyi anlatmış hem de iyi tanıtmış. Bu elbette ki bir Erzurumlu olarak hepimiz için gurur duyulası bir şey. Bir dadaşın hem de kilometrelerce uzak bir ilde o şehrin takımın başına getirilmesi fevkalede önemlidir. Herşeyden önce böyle bir tercihten dolayı o Ispartsporlu idarecileri kutlarım. Daha çıktığı ilk maçında hem de takımına farklı galibiyet getirmesi tercihte ne kadar doğru yapıldığını ortaya koyması açısından da önemliydi. Bir başka önemli olay da dört mağlubiyet sonra gelmesiydi o galibiyetin. O da ayrı bir şey. Murat Yılmaz hoca ile aslında bundan 20 gün önce Erzurum’da, Muratpaşa Hamamının önünde karşılaşmıştık. Spor konuşmuştuk ayaküstü yine. Spor derken, futbol tabiiki. Ispartaspor’dan bahsetmiştim, orada çalışma imkanının olup olmadığını sormuştum. O da bunun kolay olmayacağını belirtmişti. Sanki beni Allah konuşturdu o an.
Çok geçmeden Ispartaspor’un başına geçtiği haberini aldım. Kendisini telefonla aradığımda imzayı atmış, çoktan antrenmana çıkmıştı bile. Telefonuma bu sebeple cevap verememişti. Sonra o döndü bana, hayırlı olsun dileklerimi ilettim. Kendisine de söyledim. Bu saatten itibaren artık Ispartspor da bizim için önemli. Artık bir gözümüz de kendisinin üzerinde. İlk maçta alınan galibiyetin tesadüf olmadığını, haftaya oynanacak Şanlıurfa maçından da puan ya da puanlar ile dönülmesi gerektiğini söyledim ona. Futbolun gerçeklerinden de hareket ederek, inşallah dedi. Murat Yılmaz belki de ilk defa bir Erzurumlu futbol adamı olarak 2.ligde bir profesyonel takımı çalıştırıyor. Sebahattin Güneş’in Kars, Sebati Öztürk hocanın bir kısa süreli Bayburt macerası vardı, hatırladığım onlar. Ama onlar da 3.ligdi. 2.ligde ilk defa bir Erzurumlu hoca işbaşında. Murat hoca başarılı olmak zorunda, çünkü sadece artık Ispartalılara değil, memleketinin insanlarına karşı da bir sorumluluğu var. BESYO mezunu Yüksek ağabeyin emaneti Murat hocaya başarılar diliyor, gözümüzün üzerinde gönlümüzün de hep yanında olduğunu belirtmek istiyorum.
İlk’ler kalır, iliklere kadar!
Yaklaşık 2 yıl önce bu aylarda MNG Alışveriş Merkezi’nde açtığım karikatür sergisinde farkettim. Erzurum’da benimde tanıdığım çoğu kişi MNG Alışveriş Merkezi’nin kapısından dahi içeri girmemiş. Farklı sebeplerden dolayı bir çok insanın MNG AVM’ye gitmemiş olmasının elbette çok da yadırganacak bir şey değil. 60’lı yaşlara gelmiş olan çoğu Erzurumlunun henüz daha Palandöken dağına çıkmamış olması gibi. Ya da İstanbul’da yaşıyor olmasına rağmen denizi görmeyenlerin olduğu gerçeği gibi. Hergün çok sayıda kişinin uğrak yeri olan, yüzlerce mağaza ve çalışanın bulunduğu MNG’ye gitmeyenlerin genelinin ekonomik durumunun iyi olmayan insanlardan oluştuğunu düşünüyoruz değil mi? Ben de öyle düşünüyordum, ama değilmiş. Aralarında STK temsilcilerinin de olduğu çok sayıda işinsanı var gitmeyenlerin arasında. İşte sergide Erdal Güzel, Hikmet Karaca ve Tamer Karayel gibi bu şehirde tanınmış isimlerin ilk defa geldiklerinde şaşırmıştım. Sergi sebebiyle gelmişlerdi AVM’ye bu ismini saydığım 3 kişi de ilk defa kapısından içeri girdiklerini söylemişlerdi. İnanıyorum ki halen daha çok vardır o AVM’den içeri girmemiş olan. İliklere kadar kalacak ilk’lerden mahrum..
Artık her şehirde genel kabul gören AVM’lere gelen insan sayısının hergeçen gün arttığını öğrendim. MNG AVM de geçen yıla göre ziyaretçi anlamında fazla olan bir merkez. Son zamanlarda Gürbulak sınır kapısının açılması ile birlikte Iranlı ziyaretçi sayısının da arttığı AVM’nin geçtiğimiz günlerde ilk ziyaretçileri vardı. Çatlı çocuklardan oluşan kalabalık bir grup, MNG AVM yönetiminin davetlisi olarak buraya geldi, alışveriş merkezinin gezdi, gönüllerince eğlendiler. MNG AVM Müdürü sevgili Tankut Keskin, bu ziyareti sosyal medyasından paylaşırken mutlu oldu, ben de ilk olduğu için çok etkilendim, mutlu oldum. Sizinle paylaşmak istediğim Keskin’in işte o mesajı: Mutluyuz, çünkü ! Çat Yavi mahallesinden gelen köy çocuklarımızı Alışveriş Merkezimizde misafir ettik. Aralarında ilk defa AVM’ ye gelen minik dostlarımız da vardı. Geleceğimizin teminatı bu çocuklar ile gurur duyuyoruz. Temiz yüzlü minik kalpler. Hoş geldiniz.
En çok tıklanan karikatür!
Sağolsun, biraz da Sevda Güneş ve Cihat İncesu’nun da tazyiki ile PUSULA Gazetesi’ne yaklaşık 4 yıldır karikatür çiziyorum. Bir-iki gün hariç, her daim gazetemizin birinci sayfasında büyük bir özenle çizdiğim karikatürüm yayınlandı. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de halen daha etkisini sürdüren korona, elbette ki bu geçen süre içerisinde en çok işlediğim konuydu. Şehir ve ülke gündemine göre çizip yayınladığımız sayısız karikatür arasında biri var ki en çok tıklanan ve de paylaşılan karikatür o oldu. Babaanne’li korona konulu bu karikatür sosyal medyada da yayınlandıktan sonra 159 kez paylaşılan karikatür olmuş.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Biri sizi üzüyorsa, mutlaka mutlu ettiği başkaları vardır ( Charles Bukowski)
DUVARIN DİLİ : Güzel sevdik güzel üzdüler!