Git yaşlandır beni… inadına olgunluk diyeyim… inadıma inanmadan.
Sevgili Yeni Yıl;
Çocukken senin büyük büyük dedelerinin bizi ziyarete geldiğini, babamın bana aldığı pırıl pırıl pabuçlardan anlardım.
O zaman gelişin yaşlandırmazdı beni… özlemle beklediğim büyük adam olma düşüme denk düşerdi gelişin.
O zaman daha ben çocuktum. Kocaman olmanın hayali her gece rüyalarımdan taşardı, yastığımın altında özenle sakladığım, çekilmiş ilk dişimin acısının üstüne.
Acı o zamanlar yüzümdeki kırışıklıklara gizlenip kalmazdı.
Ben, yürek acısı nedir hiç bilmezdim.
Sen büyüttün beni… gelişin, takvim yapraklarından önce içimden umutlarımı koparttı.
Her gelişin bir öncesinden hep daha çok acıttı içimi.
Gidişini bekledim yeni gelenden medet umarak…
Gelenin özlemden öte tek bir şey getirmeyeceğine emin... bekledim sabırla.
Ancak umutsuz değilim. Beni bunca yaşlandırmışlığına rağmen, gün sayarak beklemekten vazgeçmeyeceğim seni.
Senin büyük büyük dedelerin, yani şimdi mazi dediklerimiz, aşklar koyup heybelerine geldiler.
Eskimiş eşyaların; mandallarla, naylon leğenlerle değiştirildiği yıllara denk geldi; sadakat pahasına sonsuz sevdalara sahip olunan zamanlar.
Güzeldi… emin ol çok güzeldi… senden önceki zamanlar.
Ancak, bu seni sevmediğim anlamına gelmiyor; bilesin.
Sevgili Yeni Yıl;
Seni karşılamaya yakın, yüzümü bir asıklık kaplar.
İçim acır senden önce heyecanla karşıladığım kardeşlerini, bir bir elimden kaçırdığım gelince aklıma.
İçim acır ama bilsinler istemem, zamanın karşısında sürekli yenildiğimi.
Ağlamam o yüzden.
Gözlerimin içi gülmese de, dudaklarım gamzelerimi ortaya çıkaran tebessümler saçarak aralanır.
Her yeni yıl sabahı kendi kendime; yenilmedim diyerek uyanırım.
Beklentim var senden de… senden öncekilerden olduğu gibi.
Sağlık en önce ve aşk elbette…
Yeniden yüreğimi alevlendirmeni bekliyorum.
Yüreğim, takatsiz kalmasın umuyorum.
Ayrılıkların yorduğu ruhum, pes etmemeli sen zamanı eline geçirdiğinde.
Sen yeni yıl; mutsuz etmemelisin beni.
Bunu deneyen kardeşlerin oldu… başardılar da kısmen.
Yine de bilesin istiyorum, onlar geldi ve geçtiler, ben hâlâ direniyorum.
Önyargılı, peşin hükümlü filan değilim… ancak kötü deneyimlerim var.
Yürek dolusu sevinçlerim, hiç bitmeyecek sandığım umutlarım da elbet.
En önemlisi paha biçilmez tecrübelerim var; hiçbir şeye sonsuza kadar sahip olunamayacağına, beni kesin kes inandıran.
Tümünü şimdi isimleri mazi olan, yeni yıllardan edindiğim.
Sakın unutma; sen de zamanı geldiğinde eski olacaksın ve ben senden sonrakini belki daha büyük umutlarla, belki bitimsiz bezginliklerle bekleyeceğim.
Ancak yaşamak için Allah’ın bana ayırdığı süre dolmamışsa eğer; uğurlanan yine sen olacaksın… uğurlayan yine ben elbette.
Bundan önce olduğu gibi.
Sevgili Yeni Yıl;
Lütfen… öyle uğurlu gel ki, sevgilim diyebileyim sana…
Ve örnek gösterebileyim senden sonraki yeni yıllara!
Sevgili Yeni Yıl;
Çocukken senin büyük büyük dedelerinin bizi ziyarete geldiğini, babamın bana aldığı pırıl pırıl pabuçlardan anlardım.
O zaman gelişin yaşlandırmazdı beni… özlemle beklediğim büyük adam olma düşüme denk düşerdi gelişin.
O zaman daha ben çocuktum. Kocaman olmanın hayali her gece rüyalarımdan taşardı, yastığımın altında özenle sakladığım, çekilmiş ilk dişimin acısının üstüne.
Acı o zamanlar yüzümdeki kırışıklıklara gizlenip kalmazdı.
Ben, yürek acısı nedir hiç bilmezdim.
Sen büyüttün beni… gelişin, takvim yapraklarından önce içimden umutlarımı koparttı.
Her gelişin bir öncesinden hep daha çok acıttı içimi.
Gidişini bekledim yeni gelenden medet umarak…
Gelenin özlemden öte tek bir şey getirmeyeceğine emin... bekledim sabırla.
Ancak umutsuz değilim. Beni bunca yaşlandırmışlığına rağmen, gün sayarak beklemekten vazgeçmeyeceğim seni.
Senin büyük büyük dedelerin, yani şimdi mazi dediklerimiz, aşklar koyup heybelerine geldiler.
Eskimiş eşyaların; mandallarla, naylon leğenlerle değiştirildiği yıllara denk geldi; sadakat pahasına sonsuz sevdalara sahip olunan zamanlar.
Güzeldi… emin ol çok güzeldi… senden önceki zamanlar.
Ancak, bu seni sevmediğim anlamına gelmiyor; bilesin.
Sevgili Yeni Yıl;
Seni karşılamaya yakın, yüzümü bir asıklık kaplar.
İçim acır senden önce heyecanla karşıladığım kardeşlerini, bir bir elimden kaçırdığım gelince aklıma.
İçim acır ama bilsinler istemem, zamanın karşısında sürekli yenildiğimi.
Ağlamam o yüzden.
Gözlerimin içi gülmese de, dudaklarım gamzelerimi ortaya çıkaran tebessümler saçarak aralanır.
Her yeni yıl sabahı kendi kendime; yenilmedim diyerek uyanırım.
Beklentim var senden de… senden öncekilerden olduğu gibi.
Sağlık en önce ve aşk elbette…
Yeniden yüreğimi alevlendirmeni bekliyorum.
Yüreğim, takatsiz kalmasın umuyorum.
Ayrılıkların yorduğu ruhum, pes etmemeli sen zamanı eline geçirdiğinde.
Sen yeni yıl; mutsuz etmemelisin beni.
Bunu deneyen kardeşlerin oldu… başardılar da kısmen.
Yine de bilesin istiyorum, onlar geldi ve geçtiler, ben hâlâ direniyorum.
Önyargılı, peşin hükümlü filan değilim… ancak kötü deneyimlerim var.
Yürek dolusu sevinçlerim, hiç bitmeyecek sandığım umutlarım da elbet.
En önemlisi paha biçilmez tecrübelerim var; hiçbir şeye sonsuza kadar sahip olunamayacağına, beni kesin kes inandıran.
Tümünü şimdi isimleri mazi olan, yeni yıllardan edindiğim.
Sakın unutma; sen de zamanı geldiğinde eski olacaksın ve ben senden sonrakini belki daha büyük umutlarla, belki bitimsiz bezginliklerle bekleyeceğim.
Ancak yaşamak için Allah’ın bana ayırdığı süre dolmamışsa eğer; uğurlanan yine sen olacaksın… uğurlayan yine ben elbette.
Bundan önce olduğu gibi.
Sevgili Yeni Yıl;
Lütfen… öyle uğurlu gel ki, sevgilim diyebileyim sana…
Ve örnek gösterebileyim senden sonraki yeni yıllara!