Uzun zamandan beri okumasını tamamladığım fakat aldığım notları paylaşmadığım bir eserden sizlere söz etmek istiyorum. Aslında her kitabın satırları arasında yazılanlar kadar kendisinin de bir çıkış hikâyesi vardır. Benim de bu gün sizlere anlatmaya çalışacağım kitabında çok güzel bir hikâyesi olduğuna inanıyorum. Kapağından, içerisindeki fotoğraflarına, isminden içindeki isimlere kadar çok güzel hikâyelerin adı olan kitap, şehir tarihi adına çok müstesna bir yere sahip eser olmuştur. Meraklandığınızı biliyorum. Taner hoca neden hemen bize kitabın ismini vermiyor dediğinizi duyar gibiyim. Biraz sizi düşündürmeye ve hafızalarınızı yormaya niyetim var. Öncelikle kitabımız Erzurum Şehir Tarihine ışık tutacak bir eser ve kadın bir yazarımız tarafından kaleme alınmıştır. Biz tarihçilerin bir eser ortaya koyarken özellikle yazılı kaynaklara ulaşamadığımız zamanlarda en çok başvurduğumuz sözlü kaynaklardır. Sözlü kaynaklara ulaşmak ise her zaman mümkün olamamaktadır. İşte eserimizin yazarı bu zor göreve talip olmuş ve 15 yıl süren uzun ve yorucu fakat bir o kadar da keyif verici bir çabanın sonucunda eserini kaleme almıştır. Kitap hakkında o kadar çok şey yazılması gerek ki ben sadece süreçte sizlerle bazı önemli gördüğüm yerleri paylaşacağım. Her sayfası farklı bir dünyayı, her satırı farklı bir duyguyu yaşatan kitap son yıllarda Erzurum kültür tarihi adına kaleme alınan eserlerin içerisinde ilk 10’da yer alacak tarzdadır. Ben sözü daha fazla uzatmadan bu saklı hazinenin adını vermek istiyorum. Çoğumuz özellikle de Erzurum için kafa yoranlara, yazıp, çizenlere adı uzak gelmeyecek olan kitabımız Neslihan Arzu Keteci Hanımefendi tarafından kaleme alınan “Sıla Özlemi, Gurbetteki Erzurumlular” adlı eserdir.
Kitabı birçok kez kitapevlerinde aradım, fakat bir türlü bulamadım. Nasıl bulabilirim diye düşünürken aklıma Murat Ertaş Hoca geldi. Olsa olsa onda olur diye düşündüm. Murat Hoca’nın kapısını çaldım. Murat Hoca, kitaplığını düzenlediği için kitabın nerede olduğunu tam hatırlamadığını söyledi. Kitabı, Murat Hoca çıktığı ilk günlerde okuduğunu ve üzerine notlar aldığını söyledi. Murat Hoca, beni iyice meraklandırdı. Kitapla ilgili birçok bilgi verdi. Benim artık Sıla Özlemi adlı kitabı bir an önce bulma gerekiyordu. Şehirde tüm kitapevlerine baktım. Cevap maalesef elimizde yok, tükendi, Neslihan Arzu Keteci Hanım bir daha göndermedi. Çok üzüldüm. İnternet üzerinden sipariş versem şehir dışına çıkacağım için kitabın gelmesi gecikecekti. Kitapsarayında Adnan Atalay Beyefendi benim üzüldüğümü görünce kendisine Neslihan Arzu Keteci Hanımefendi tarafından imzalanmış olan kitabı ödünç olarak verebileceğini söyledi. Sevindim. Olur dedim. Yarın ben size getireyim hocam dedi. Ertesi gün gittim. Sağ olsunlar bana kitabı getirmişlerdi. Teslim aldım. Bu arada aramızda kalsın henüz emaneti teslim etmedim. Kitaba gözüm gibi baktım. Kitap hem içeriğiyle hem de emanet verilmesiyle iki kere benim için değerliydi. Çok ilginç oda sıla özlemi çekti. Benimle birlikte Muğla’ya geldi. Erzurum’dan ayrıldı, iki ay şehirden uzak kaldı ya tam da adına yakışır bir şekilde benimle beraber oldu. Kitap ismi gibi sıla özlemini bizzat yaşadı. Emaneti bir an önce verebilmem için hemen okumam gerekliydi. Benimde bir huyum vardır bir kitabı ara vermeden okumak. Araya başka bir kitabı almamak. Aldığım zaman sanki iki kitabı harmanlamış gibi hissediyorum. Yemeklerin tadı karıştığı gibi kitaplarında karıştığına inanıyorum. O yüzden Sıla Özlemi birkaç gün bekledi. O an başka bir kitap okuyordum. Onu bitirdikten sonra “Sıla Özlemi” elime geçtikten üç veya dört gün içinde bitmişti. Neslihan Arzu Keteci Hanımefendiyi canı gönülden kutlarım. Kendisiyle henüz yüz yüze görüşmek nasip olmadı. İnşallah en kısa sürede yüz yüze tanışmak nasip olur ve kendisini bizzat takdir ve tebrik ederim. Bazı kitaplar için aslında çok şey söylemeye, yazmaya aslında gerek yoktur, o kendisini zaman içerisinde zaten anlatır, onu sadece okumak yeterlidir. Kitabı birkaç defa okudum. Bazı bölümleri ise çok daha fazla okudum. Her okuduğumda hüznü, sevinci, hasreti, acıyı bizzat hissettim ve yaşadım. Kitabın hemen hemen her sayfasında gurbetteki Erzurumluların şehirlerine sevdasına şahit oldum.
Peki, kimdi bu gurbetteki Erzurumlular? Neleri paylaşmışlardı? Neden şehirlerinden ayrı kaldılar? Onları gurbette düşüren şey neydi? Bir sonraki yazımızda bu sorularda bazılarına cevap bulacağız inşallah. Keyifli okumalar…
Kitabı birçok kez kitapevlerinde aradım, fakat bir türlü bulamadım. Nasıl bulabilirim diye düşünürken aklıma Murat Ertaş Hoca geldi. Olsa olsa onda olur diye düşündüm. Murat Hoca’nın kapısını çaldım. Murat Hoca, kitaplığını düzenlediği için kitabın nerede olduğunu tam hatırlamadığını söyledi. Kitabı, Murat Hoca çıktığı ilk günlerde okuduğunu ve üzerine notlar aldığını söyledi. Murat Hoca, beni iyice meraklandırdı. Kitapla ilgili birçok bilgi verdi. Benim artık Sıla Özlemi adlı kitabı bir an önce bulma gerekiyordu. Şehirde tüm kitapevlerine baktım. Cevap maalesef elimizde yok, tükendi, Neslihan Arzu Keteci Hanım bir daha göndermedi. Çok üzüldüm. İnternet üzerinden sipariş versem şehir dışına çıkacağım için kitabın gelmesi gecikecekti. Kitapsarayında Adnan Atalay Beyefendi benim üzüldüğümü görünce kendisine Neslihan Arzu Keteci Hanımefendi tarafından imzalanmış olan kitabı ödünç olarak verebileceğini söyledi. Sevindim. Olur dedim. Yarın ben size getireyim hocam dedi. Ertesi gün gittim. Sağ olsunlar bana kitabı getirmişlerdi. Teslim aldım. Bu arada aramızda kalsın henüz emaneti teslim etmedim. Kitaba gözüm gibi baktım. Kitap hem içeriğiyle hem de emanet verilmesiyle iki kere benim için değerliydi. Çok ilginç oda sıla özlemi çekti. Benimle birlikte Muğla’ya geldi. Erzurum’dan ayrıldı, iki ay şehirden uzak kaldı ya tam da adına yakışır bir şekilde benimle beraber oldu. Kitap ismi gibi sıla özlemini bizzat yaşadı. Emaneti bir an önce verebilmem için hemen okumam gerekliydi. Benimde bir huyum vardır bir kitabı ara vermeden okumak. Araya başka bir kitabı almamak. Aldığım zaman sanki iki kitabı harmanlamış gibi hissediyorum. Yemeklerin tadı karıştığı gibi kitaplarında karıştığına inanıyorum. O yüzden Sıla Özlemi birkaç gün bekledi. O an başka bir kitap okuyordum. Onu bitirdikten sonra “Sıla Özlemi” elime geçtikten üç veya dört gün içinde bitmişti. Neslihan Arzu Keteci Hanımefendiyi canı gönülden kutlarım. Kendisiyle henüz yüz yüze görüşmek nasip olmadı. İnşallah en kısa sürede yüz yüze tanışmak nasip olur ve kendisini bizzat takdir ve tebrik ederim. Bazı kitaplar için aslında çok şey söylemeye, yazmaya aslında gerek yoktur, o kendisini zaman içerisinde zaten anlatır, onu sadece okumak yeterlidir. Kitabı birkaç defa okudum. Bazı bölümleri ise çok daha fazla okudum. Her okuduğumda hüznü, sevinci, hasreti, acıyı bizzat hissettim ve yaşadım. Kitabın hemen hemen her sayfasında gurbetteki Erzurumluların şehirlerine sevdasına şahit oldum.
Peki, kimdi bu gurbetteki Erzurumlular? Neleri paylaşmışlardı? Neden şehirlerinden ayrı kaldılar? Onları gurbette düşüren şey neydi? Bir sonraki yazımızda bu sorularda bazılarına cevap bulacağız inşallah. Keyifli okumalar…