Medeniyetlerin beşiği uygarlıkların temel taşı Erzurum her zaman tarihe ışık tutmuş gönüllerde taht kuran kutsal bir belde olmuştur. Buram buram tarih kokan mahallelerinde yüzyılların üzerine sinmiş vatan kokusunu barındıran mutlu şehir Erzurum. Bu vatan coğrafyası üzerinde birçok devlet kurulmuş her devlet geride abideler bırakarak tarihteki yerini almıştır. Bunlardan biriside Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra bölgede kurulan Saltuklu Beyliğidir.( Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, s.3.) Bu beylik Erzurum’u merkez olarak seçmiş, Oltu ve Bayburt civarlarını da sınırlarına katmıştı. Saltuklu Beyliğinin kurucusunun Ebulkasım olduğu ve en parlak dönemlerinin de İzzeddin Saltuk dönemi olduğu kayıtlara geçilmiştir. (“Emir Gazinin ölümünden sonar Saltuklu devleti onun yegeni ve Emir Ali’nin oğludur.Erzurum hükümdarlarının dördüncüsü olarak 1132 yılında tahta çıkmış ve 36 sene hüküm sürmüştür”, İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleriyle Erzurum Tarihi, s.9.)
Saltuklular, Erzurum bölgesine Türklük vasfını kazandırmış ve bununla ilgili olarak birçok tarihi eserler bırakmış bir hanedandır. (Sümer, Age., s.16.) Bizden daha önce şehrimizde araştırma yapan İbrahim Hakkı Konyalıdan öğrendiğimiz bilgiler ışığında mahalleye bu ismin verilmesinde en önemli etkenin Saltuklu hükümdarı İzzeddin Saltuk olduğu anlaşılmaktadır. (Saltuklu beyliğinin islam ve Hırıstıyan kültür merkezlerinden uzak bulunması ve tarihi rolünün küçük olması, onun tarihini aydınlatmakta mevcut zorlukların yaşanmasına neden olmaktadır”, İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleriyle Erzurum Tarihi, s.10.) İzzeddin Saltuğun (“İzzeddin Saltuk 1168 yılında ölmüş ve yerine oğlu Muhammed geçmiştir”, Sümer, Age., s.33.) da kullandığı unvanlardan biri de Sultan Melik olup mahallede bugüne kadar bu isimle gelmiştir. Bulunan kitabe de de Sultan Melik adı, Saltuk’un unvanı olarak geçmektedir. Mahalle, Erzurum şehri Osmanlı hakimiyetine geçmeden evvel, şehirde tespit edilen on iki mahalleden biridir.
ÜÇ KÜMBETLER
Erzurumda birçok tarihi ve turistik eser bulunmakta, bunların külliyatlı bölümü türbe ve kümbetlerden oluşmaktadır. Mezar anıtları olarak adlandırılan bu eserlerden Erzurumda bulunanların en önemlileri ise Üç Kümbetlerdir. Üç Kümbetler, Erzurum’un üç kıymetli tarihi türbesinin aynı zamanda adıdır. Üç sayısı Türkler de yedi, dokuz ve kırk gibi bir çeşit kutsallığına inanılan bir sayı olduğunda bu eserlerde böyle adlandırılmıştır. (Taşyürek, Erzurum Tarihi Türbeleri ve Ziyaret Yerleri, s.37.)
Sultan Melik Mahallesi sınırları içerisinde yer alan bu eserler Saltuklulardan kalma önemli yapılardır. Erzurum da, Çifte Minareli Medresenin güneyinde, Sultan Melik Mahallesinde bulunan ortadan kalkmış olan Üç Kümbetler mezarlığın içerisinde yer alan ve Anadolu’daki mezar anıtlarının en güzel örneklerinden, Üç Kümbetler ismi ile tanınan üç kümbetten en büyüğünün Emir Saltuk’a ait olduğu ve XII. yüzyılın sonlarında veya XIII. yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır. (Sümer, Age., s.44.)
Diğer kümbetlerin ise kime ait oldukları bilinmemektedir. Bunların da XIV. yüzyıla ait oldukları sanılmaktadır. Üç Kümbetlerin yanında kümbeti andıran bir diğer yapının mahiyeti ise anlaşılamamıştır. Bunun da kümbet olduğu ileri sürülmüşse de bazılarına göre de bir mescittir. Kesme taştan yapılmış olan bu kümbet sekizgen gövdeli, yüksek kasnaklı ve üzeri kubbe ile konik karışımı basık bir külahla örtülüdür. (Bulut, Erzurum Çarşı Pazar, s.21.)
İki renkli kesme taştan yapılan kümbetin üçgen alınlıklarında, yuvarlak kemerli kasnak nişlerinde Orta Asya takvimlerinde görülen burç figürlerini andıran boğa, yılan, yarasa, kartal gibi hayvan kabartmaları bulunmaktadır. Orta Asya Türk Kültüründe hayvanların birbirleriyle olan mücadelerini anlatan kabartmalarda işlenen yuvarlağın gökleri temsil ettiği bilinmektedir.( Bahattin Öğel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları I, MEB Yay., İstanbul 1997, ss.87-92.)
Buradaki nişlerden birisinin içerisindeki boğa boynuzları arasında bir insan başının benzerine diğer yerlerde rastlanmamaktadır. Bu kümbetin sekiz cephesinin dört yüzünde birer çift pencere bulunmaktadır. Kümbetin kapısı kuzey yönünde olup giriş kapısı saçakları üzerinde geometrik bezeme ile çiçek ve hayvan kompozisyonları görülmektedir. Emir Saltuk kümbetinin güneydoğusunda bulunan ikinci kümbetin alt kısmı kare planlı ve on iki cephelidir. Yöresel gri renkte bir taştan yapılmış olup üstte bir küçük, altta ise oldukça bezemeli üç büyük penceresi bulunmaktadır. Bu kümbetin güney cephesindeki penceresi aynı zamanda mihrap görünümündedir. Giriş kapısı üzerindeki kitabe yeri boş olup burada bir kitabe bulunmamaktadır. İkinci kümbete 4 m. uzaklıktaki üçüncü kümbet yöresel keyerk taşından yapılmıştır. Kümbet, on iki cepheli ve dört pencerelidir. Kuzey yönünde giriş kapısı bulunmaktadır. İç kısmında oldukça güzel bezenmiş mihrabı vardır. Kümbetin üzerini örten konik külahın kasnağında Emir Saltuk Kümbetine benzeyen bezemelere yer verilmiştir. Kümbetlerin çadır şeklinde yapılmış olması ise göçebe Türk sanatının devamını ve Orta Asya sanatının buraya intikalini göstermesi bakımından önemlidir.
Saltuklular, Erzurum bölgesine Türklük vasfını kazandırmış ve bununla ilgili olarak birçok tarihi eserler bırakmış bir hanedandır. (Sümer, Age., s.16.) Bizden daha önce şehrimizde araştırma yapan İbrahim Hakkı Konyalıdan öğrendiğimiz bilgiler ışığında mahalleye bu ismin verilmesinde en önemli etkenin Saltuklu hükümdarı İzzeddin Saltuk olduğu anlaşılmaktadır. (Saltuklu beyliğinin islam ve Hırıstıyan kültür merkezlerinden uzak bulunması ve tarihi rolünün küçük olması, onun tarihini aydınlatmakta mevcut zorlukların yaşanmasına neden olmaktadır”, İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleriyle Erzurum Tarihi, s.10.) İzzeddin Saltuğun (“İzzeddin Saltuk 1168 yılında ölmüş ve yerine oğlu Muhammed geçmiştir”, Sümer, Age., s.33.) da kullandığı unvanlardan biri de Sultan Melik olup mahallede bugüne kadar bu isimle gelmiştir. Bulunan kitabe de de Sultan Melik adı, Saltuk’un unvanı olarak geçmektedir. Mahalle, Erzurum şehri Osmanlı hakimiyetine geçmeden evvel, şehirde tespit edilen on iki mahalleden biridir.
ÜÇ KÜMBETLER
Erzurumda birçok tarihi ve turistik eser bulunmakta, bunların külliyatlı bölümü türbe ve kümbetlerden oluşmaktadır. Mezar anıtları olarak adlandırılan bu eserlerden Erzurumda bulunanların en önemlileri ise Üç Kümbetlerdir. Üç Kümbetler, Erzurum’un üç kıymetli tarihi türbesinin aynı zamanda adıdır. Üç sayısı Türkler de yedi, dokuz ve kırk gibi bir çeşit kutsallığına inanılan bir sayı olduğunda bu eserlerde böyle adlandırılmıştır. (Taşyürek, Erzurum Tarihi Türbeleri ve Ziyaret Yerleri, s.37.)
Sultan Melik Mahallesi sınırları içerisinde yer alan bu eserler Saltuklulardan kalma önemli yapılardır. Erzurum da, Çifte Minareli Medresenin güneyinde, Sultan Melik Mahallesinde bulunan ortadan kalkmış olan Üç Kümbetler mezarlığın içerisinde yer alan ve Anadolu’daki mezar anıtlarının en güzel örneklerinden, Üç Kümbetler ismi ile tanınan üç kümbetten en büyüğünün Emir Saltuk’a ait olduğu ve XII. yüzyılın sonlarında veya XIII. yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır. (Sümer, Age., s.44.)
Diğer kümbetlerin ise kime ait oldukları bilinmemektedir. Bunların da XIV. yüzyıla ait oldukları sanılmaktadır. Üç Kümbetlerin yanında kümbeti andıran bir diğer yapının mahiyeti ise anlaşılamamıştır. Bunun da kümbet olduğu ileri sürülmüşse de bazılarına göre de bir mescittir. Kesme taştan yapılmış olan bu kümbet sekizgen gövdeli, yüksek kasnaklı ve üzeri kubbe ile konik karışımı basık bir külahla örtülüdür. (Bulut, Erzurum Çarşı Pazar, s.21.)
İki renkli kesme taştan yapılan kümbetin üçgen alınlıklarında, yuvarlak kemerli kasnak nişlerinde Orta Asya takvimlerinde görülen burç figürlerini andıran boğa, yılan, yarasa, kartal gibi hayvan kabartmaları bulunmaktadır. Orta Asya Türk Kültüründe hayvanların birbirleriyle olan mücadelerini anlatan kabartmalarda işlenen yuvarlağın gökleri temsil ettiği bilinmektedir.( Bahattin Öğel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları I, MEB Yay., İstanbul 1997, ss.87-92.)
Buradaki nişlerden birisinin içerisindeki boğa boynuzları arasında bir insan başının benzerine diğer yerlerde rastlanmamaktadır. Bu kümbetin sekiz cephesinin dört yüzünde birer çift pencere bulunmaktadır. Kümbetin kapısı kuzey yönünde olup giriş kapısı saçakları üzerinde geometrik bezeme ile çiçek ve hayvan kompozisyonları görülmektedir. Emir Saltuk kümbetinin güneydoğusunda bulunan ikinci kümbetin alt kısmı kare planlı ve on iki cephelidir. Yöresel gri renkte bir taştan yapılmış olup üstte bir küçük, altta ise oldukça bezemeli üç büyük penceresi bulunmaktadır. Bu kümbetin güney cephesindeki penceresi aynı zamanda mihrap görünümündedir. Giriş kapısı üzerindeki kitabe yeri boş olup burada bir kitabe bulunmamaktadır. İkinci kümbete 4 m. uzaklıktaki üçüncü kümbet yöresel keyerk taşından yapılmıştır. Kümbet, on iki cepheli ve dört pencerelidir. Kuzey yönünde giriş kapısı bulunmaktadır. İç kısmında oldukça güzel bezenmiş mihrabı vardır. Kümbetin üzerini örten konik külahın kasnağında Emir Saltuk Kümbetine benzeyen bezemelere yer verilmiştir. Kümbetlerin çadır şeklinde yapılmış olması ise göçebe Türk sanatının devamını ve Orta Asya sanatının buraya intikalini göstermesi bakımından önemlidir.