Erzurum’un Pasinler ilçesindeki tarihi kümbette yapılan kazıda, üzerinde ‘Sultan Alaaddin’ yazısı olan sanduka bulundu. Mezardan çıkan ve DNA testine tabi tutulacak insan kemikleri, Konya'da bulunan Selçuklu sultanlarının DNA sonuçlarıyla karşılaştırılarak mezarın Selçuklu Sultanı 2'inci Alaaddin Keykubat'a ait olup olmadığı belirlenecek.
Manolya BULUT-PUSULA
Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Arslan’ın bilimsel danışmanlığı ve Erzurum Müze Müdürlüğü başkanlığındaki kazı ile 2. Alaaddin Keykubat ve annesi Gürcü Hatun’un mezarı arandı. Anadolu Selçukluları devrinde, 1249-1254 yılları arasında diğer iki kardeşiyle birlikte ortak hüküm süren 2. Alaaddin Keykubat ile Gürcistan’dan Selçuklu sarayına gelin olarak gelen ve 2. Gıyaseddin Keyhüsrev ile evlenen Gürcü Hatun Tamara’nın mezarı için Erzurum Pasin Ovası’ndaki kazı çalışmaları tamamlandı.
Konu ile ilgili konuşan Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Arslan şunları söyledi:
“Dönemin çağdaş kaynaklarından öğrendiğimiz kadarıyla, Anadolu Selçuklu Sultanı 2. Alaaddin Keykubat Moğol Hanı’nı ziyaret için diğer devlet yetkilileriyle birlikte Moğolistan’a giderken Erzurum’da dinlenmeye çekilir. Akşamında kendisi için verilen ziyafete katıldıktan sonra uyumaya geçer. Ancak aynı gecenin sabahında ölü olarak bulunur. Bazı çağdaş kaynaklar ölümün nedenine değinmezken, bazıları da zehirlenmiş olabileceğini imâ ederler. Bir diğer çağdaş kaynak ise annesi Gürcü Hatun’un da öldükten sonra Erzurum’daki oğlunun yanına defnedildiğini söyler. İbn-i Bibi, Kerimüddin Mahmud Aksarayi ve Niğde’li Kadı Ahmet gibi çağdaş vakanüvislerin verdikleri bu bilgi, bizi 2. Alaaddin Keykubat’ın türbesini aramaya yönlendirdi. Yaptığımız araştırmalar ve diğer çeşitli veriler sonucunda, köy halkının “Sultan Alaaddin Türbesi olarak nitelendirilen bu yerde kazı yapmaya karar verdik. Erzurum Müze Müdürlüğü Başkanlığında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden gerekli izinleri alarak kazımıza başladık. Kazı sonucunda kümbetin cenazelik katına ulaşarak mezar odalarından kemik ve diş örneklerini topladık. Ayrıca hafriyat içerisinde kalan taş sandukaları da gün yüzüne çıkarmış olduk. Etrafını da temizleyerek kısmi koruma altına aldık. Bundan sonra ortaya çıkardığımız bulguları teste tabi tutarak kümbetin 2. Alaaddin Keykubat ve annesi Gürcü Hatun’a ait olup olmadığını kesinleştirmiş olacağız. Aynı zamanda Sultan 2. Alaaddin Keykubat’ın zehirlenip öldürüldüğüne dair iddiaları da kesin biçimde ortaya koymuş olacağız."
Proje hazırlığındalar
DNA ve zehir testlerini yaklaşık dört ayda tamamlanacağını söyleyen Arslan, “Bundan sonra yapacağımız iş kemiklerin DNA testine gönderilmesi sürecini beklemek. Onun için de proje hazırlıyoruz. Bütçe lazım, kültür müdürlüğü, üniversiteler gibi aracılarla proje hazırlığı içerisindeyiz. Bütçe kaynağı oluşturmamız gerekiyor. Bunlar da süre isteyen konular. İşin yurtdışı ayağı da oluşabilir. DNA testini dün ölmüş birine yapmıyoruz, 800 yıl önce ölen insanlara yapılacak. Haliyle detaylı ve zorlu bir çalışma bizi bekliyor. Zehir testi de yapılacak. Çağdaş kaynakların zehirlendiğine dair iddiaları var. Bizim de tahminimiz o yönde” dedi.
Kazıya biz karar verdik
Bazı haber kaynaklarında yanlış bilgilendirme yapıldığını belirten Arslan şunları söyledi; “Konu çok dağılınca çıkan haberleri kontrol edemedik. Definecilerin sitesinde bile haber var. Bazı haber kaynaklarında alanı defineciler bulmuş biz üzerine kazı yapmışız gibi lanse edildi. Bir yıldır süren bir çalışmamız var. Bu tarz haberler emeğimizi yok etme anlamına geliyor. Bir yıldır arşivde çalıştım, çağdaş kaynakları topladık. O dönemde tarihçiler tarafından yazılan kaynaklar 2. Alaaddin Keykubat ve annesi Gürcü Hatun olabileceğini söylüyor. Bunun üzerine orada kazı yapmaya karar verdik. Kazıyı başlattıktan sonra tahrip edildiğini anladık. Güneşin, rüzgarın altında çalışan bir ekip var. Bu iddiayı ortaya atan da benim.”
Gürcü Hatun daha önemli
Bulunan cenazelerden birinin 2. Alaaddin Keybukat’ın annesi Gürcü Hatun’a ait olma ihtimaline de değinen Arslan, “Herkes 2. Alaaddin Keykubat’a odaklandı ama bence annesi daha önemli. Gürcü Hatun hem sultan karısı hem sultan annesi. Osmanlı’da Hürrem Sultan ne ise Selçuklu’da da Gürcü Hatun odur. Selçuklu’nun yıkılmasına sebep olan bir karakter. Mevlana’nın da müridelerinden. Tarihi açıdan baktığımızda Gürcü Hatun daha önemli bir kişidir” diye konuştu.
İki sanduka eksik
Sadece altı sandukaya ulaştıklarını ikisinin ise kayıp olduğunu dile getiren Arslan, köylülerin ifadesine göre sandukaların Ruslar tarafından da çalınmış olabileceğini söyledi. Arslan, “Mezar odalarını ortaya çıkardık. Sandukaların hepsi tam değil. Köylülerin ifadesine göre 10-15 yıl önce defineciler tahrip etmiş. Kimi köylüler de Rus işgali esnasında Rusların sandukaları götürdüğünü söylüyor. Tam olarak kim yaptı bilmiyoruz. Yüz yıl sonra bir yerde, müzede karşılaşırsak öyle anlaşılacak. 8 cenaze tespit ettik, bizdeki sanduka 6 tane. 2 tanesi eksik. Kümbetin tam olması gerekiyordu. Sadece temel hizasında ulaşabildik. Büyük ihtimalle o dönemde meydana gelen deprem sonucu yıkılmış. Sonra üzeri toprak dolmuş. Sonra da defineciler iş makinesi ile tahrip etmiş” ifadelerini kullandı.
Manolya BULUT-PUSULA
Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Arslan’ın bilimsel danışmanlığı ve Erzurum Müze Müdürlüğü başkanlığındaki kazı ile 2. Alaaddin Keykubat ve annesi Gürcü Hatun’un mezarı arandı. Anadolu Selçukluları devrinde, 1249-1254 yılları arasında diğer iki kardeşiyle birlikte ortak hüküm süren 2. Alaaddin Keykubat ile Gürcistan’dan Selçuklu sarayına gelin olarak gelen ve 2. Gıyaseddin Keyhüsrev ile evlenen Gürcü Hatun Tamara’nın mezarı için Erzurum Pasin Ovası’ndaki kazı çalışmaları tamamlandı.
Konu ile ilgili konuşan Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Arslan şunları söyledi:
“Dönemin çağdaş kaynaklarından öğrendiğimiz kadarıyla, Anadolu Selçuklu Sultanı 2. Alaaddin Keykubat Moğol Hanı’nı ziyaret için diğer devlet yetkilileriyle birlikte Moğolistan’a giderken Erzurum’da dinlenmeye çekilir. Akşamında kendisi için verilen ziyafete katıldıktan sonra uyumaya geçer. Ancak aynı gecenin sabahında ölü olarak bulunur. Bazı çağdaş kaynaklar ölümün nedenine değinmezken, bazıları da zehirlenmiş olabileceğini imâ ederler. Bir diğer çağdaş kaynak ise annesi Gürcü Hatun’un da öldükten sonra Erzurum’daki oğlunun yanına defnedildiğini söyler. İbn-i Bibi, Kerimüddin Mahmud Aksarayi ve Niğde’li Kadı Ahmet gibi çağdaş vakanüvislerin verdikleri bu bilgi, bizi 2. Alaaddin Keykubat’ın türbesini aramaya yönlendirdi. Yaptığımız araştırmalar ve diğer çeşitli veriler sonucunda, köy halkının “Sultan Alaaddin Türbesi olarak nitelendirilen bu yerde kazı yapmaya karar verdik. Erzurum Müze Müdürlüğü Başkanlığında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden gerekli izinleri alarak kazımıza başladık. Kazı sonucunda kümbetin cenazelik katına ulaşarak mezar odalarından kemik ve diş örneklerini topladık. Ayrıca hafriyat içerisinde kalan taş sandukaları da gün yüzüne çıkarmış olduk. Etrafını da temizleyerek kısmi koruma altına aldık. Bundan sonra ortaya çıkardığımız bulguları teste tabi tutarak kümbetin 2. Alaaddin Keykubat ve annesi Gürcü Hatun’a ait olup olmadığını kesinleştirmiş olacağız. Aynı zamanda Sultan 2. Alaaddin Keykubat’ın zehirlenip öldürüldüğüne dair iddiaları da kesin biçimde ortaya koymuş olacağız."
Proje hazırlığındalar
DNA ve zehir testlerini yaklaşık dört ayda tamamlanacağını söyleyen Arslan, “Bundan sonra yapacağımız iş kemiklerin DNA testine gönderilmesi sürecini beklemek. Onun için de proje hazırlıyoruz. Bütçe lazım, kültür müdürlüğü, üniversiteler gibi aracılarla proje hazırlığı içerisindeyiz. Bütçe kaynağı oluşturmamız gerekiyor. Bunlar da süre isteyen konular. İşin yurtdışı ayağı da oluşabilir. DNA testini dün ölmüş birine yapmıyoruz, 800 yıl önce ölen insanlara yapılacak. Haliyle detaylı ve zorlu bir çalışma bizi bekliyor. Zehir testi de yapılacak. Çağdaş kaynakların zehirlendiğine dair iddiaları var. Bizim de tahminimiz o yönde” dedi.
Kazıya biz karar verdik
Bazı haber kaynaklarında yanlış bilgilendirme yapıldığını belirten Arslan şunları söyledi; “Konu çok dağılınca çıkan haberleri kontrol edemedik. Definecilerin sitesinde bile haber var. Bazı haber kaynaklarında alanı defineciler bulmuş biz üzerine kazı yapmışız gibi lanse edildi. Bir yıldır süren bir çalışmamız var. Bu tarz haberler emeğimizi yok etme anlamına geliyor. Bir yıldır arşivde çalıştım, çağdaş kaynakları topladık. O dönemde tarihçiler tarafından yazılan kaynaklar 2. Alaaddin Keykubat ve annesi Gürcü Hatun olabileceğini söylüyor. Bunun üzerine orada kazı yapmaya karar verdik. Kazıyı başlattıktan sonra tahrip edildiğini anladık. Güneşin, rüzgarın altında çalışan bir ekip var. Bu iddiayı ortaya atan da benim.”
Gürcü Hatun daha önemli
Bulunan cenazelerden birinin 2. Alaaddin Keybukat’ın annesi Gürcü Hatun’a ait olma ihtimaline de değinen Arslan, “Herkes 2. Alaaddin Keykubat’a odaklandı ama bence annesi daha önemli. Gürcü Hatun hem sultan karısı hem sultan annesi. Osmanlı’da Hürrem Sultan ne ise Selçuklu’da da Gürcü Hatun odur. Selçuklu’nun yıkılmasına sebep olan bir karakter. Mevlana’nın da müridelerinden. Tarihi açıdan baktığımızda Gürcü Hatun daha önemli bir kişidir” diye konuştu.
İki sanduka eksik
Sadece altı sandukaya ulaştıklarını ikisinin ise kayıp olduğunu dile getiren Arslan, köylülerin ifadesine göre sandukaların Ruslar tarafından da çalınmış olabileceğini söyledi. Arslan, “Mezar odalarını ortaya çıkardık. Sandukaların hepsi tam değil. Köylülerin ifadesine göre 10-15 yıl önce defineciler tahrip etmiş. Kimi köylüler de Rus işgali esnasında Rusların sandukaları götürdüğünü söylüyor. Tam olarak kim yaptı bilmiyoruz. Yüz yıl sonra bir yerde, müzede karşılaşırsak öyle anlaşılacak. 8 cenaze tespit ettik, bizdeki sanduka 6 tane. 2 tanesi eksik. Kümbetin tam olması gerekiyordu. Sadece temel hizasında ulaşabildik. Büyük ihtimalle o dönemde meydana gelen deprem sonucu yıkılmış. Sonra üzeri toprak dolmuş. Sonra da defineciler iş makinesi ile tahrip etmiş” ifadelerini kullandı.