İlk harita Harput Kapı’ya
Erzurum Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu’nun Murat Türker Tüfekçi ile birlikte hazırladığı Osmanlı Dönemi Erzurum Şehir Haritası, geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkarılan Harput Kapı’nın bulunduğu alana konuldu. Prof.Dr. Küçükuğurlu, yer alan tüm tarihi mekanlara bu haritanın konulmasının önemli olduğuna işaret etti.
İrfan TARAKÇIOĞLU-PUSULA
Erzurum’un 400 yıllık geçmişindeki köşetaşı mekanlarının da yer aldığı, Tarihçi Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu ve Murat Türker Tüfekçi’nin Rus, Fransız ve İngilizlerin çizdiği haritalardan yola çıkarak hazırladığı ‘Osmanlı dönemi Erzurum’ haritası gün yüzüne çıktı. Tarihi harita geçtiğimiz yıllarda yeri belirlenen Harput Kapı’nın önüne özel bir platforma konuldu.
Tarihçi Prof.Dr. Murat Küçükuğurlu, haritanın Harput Kapı’yı tanıtan özet bir bilginin bulunduğu taş kaideye özel üretim bir malzemeden yerleştirildiğini söyledi. Erzurum valiliği Rölöve ve Anıtlar Bölge Müdürlüğü’nce yapılan çalışmanın kentteki belli başlı yerlere konulmasının tarih ve turizm açısından önemli olacağını anlatan Küçükuğurlu, “Geçmişte kentte hangi mekanların olduğunu bugüne ulaşan mekanların, o tarihte şehrin hangi noktasında kaldığını görebiliyorsunuz. Tarihte olup, bugün bulunmayan mekanlar, cadde ve sokakları, yerleri, o günden bugüne ulaşan yerleri görmek ayrı bir heyecan oluyor “dedi.
Harita hakkında bilgi verdi
Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu ile ‘Erzurum Arşivi’ni kuran Murat Türker Tüfekçi, kentin 400 yıllık geçmişine ışık tutacak bir çalışmaya imza atmıştı. 15 yıl süren bir alt yapı çalışmasından sonra 1829 yılındaki ilk Rus işgali sırasında komutan Uşakov’un çizdiği Erzurum krokisini ele alan Prof. Dr. Uğurlu ve Tüfekçi ardından 1840 tarihli Fransız ve 1855 tarihli bir İngiliz haritası buldu. Osmanlı, Cumhuriyet, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve tapu arşivlerinden de yararlanan Prof. Dr. Küçükuğurlu ve Tüfekçi, geçen 400 yıl içinde kaybolan kent tarihini cadde cadde, sokak sokak tüm detaylarıyla ortaya çıkardı. Yok olan tabyalar bulundu Şehrin önsözü olacak türden bir harita çizen ikili, ezber bozacak bilgilere de ulaştı. “Haritayı yaparken, sanki o günlerde yaşamış gibi hissettik kendimizi” diyen Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, birçok yeni bilgiye ve noktaya ulaştıklarını dile getirdi. Kentin savunmasında önemli rolü olan tabyalardan 52’sinin ismini bulduklarını ve yerlerini belirlediklerini anlatan Prof. Dr. Uğurlu, çalışmayla ilgili şunları söyledi. “Murat Türker Tüfekçi ile tanışmamızdan sonra yapılmamış bir şey yapalım dedik. Benim şehrimin haritasını Rus, İngiliz, Fransız çizmiş ama ben çizmemişim. Evet, bazı haritalar yok değil örneğin Fuat Bey’in yaptığı çalışma var ama bu kadar detaylısı yoktu. Orijinal kaynaklara dayanmak suretiyle Osmanlı dönemi Erzurum haritasına başladık. Rus, Fransız ve İngilizlerin çizdiği haritaları bulduğumuzda daha önce bilmediğimiz yer mekânlarla karşılaştık.” Kundakçı Mektebi… İskender Paşa Çarşısı… “Örneğin Lala Paşa Camii’nin yanında Menderes Caddesi üzerinde ‘Kundakçı Mektebi’ varmış. Bugün yok ve ismi bile unutulmuş. Ayrıca Sultaniye Medresesi… Bugünkü SGK binasının olduğu yerde hemen önünde bu medrese varmış. Bununla birlikte Erzurum’da İskender Paşa Çarşısı varmış. Bu da Lala Paşa Cami civarında görülüyor. Yine ismi unutulmuş Muhit Efendi Mahallesi, camisi, kütüphanesi ve medresesi ki kalenin hemen altında ama hepsi unutulmuş ve burası da bizim tespitlerimize göre iç kalenin hemen altında. Kuyumcular çarşısı mesela bugün akla ilk gelen yer Tebrizkapı ama bu haritalara baktığımızda Taşhan’ın hemen üzerinde olduğunu gördük. Bunun yanında büyük kavafhane var. Biri küçük diğeri büyük iki saraçhane görülüyor. Küçük Saraçhane Ali Paşa Camii’nin orada ve üstü kapalı bir çarşı. Erzurum’un tespit ettiğimiz 70’e yakın çarşısından bir kısmının üzeri kapalıymış.” Taşhan hapishaneymiş! “En ilginci de Rüstempaşa’yı biz bedesten olarak bilirdik. Fakat belgeler gösterdi ki burası bedesten değil. Çok çeşitli amaçlarla kullanılmış ve bir ara kürek mahkûmlarının tutulduğu hapishane olmuş. Sonra askeri depo olarak kullanılmış. Ardından Cumhuriyet’in ilk yıllarında elektrik santraline dönüştürülmüş. Taşhan dediğimiz bina Osmanlı’nın ilk dönemlerinde ticari amaçlarla kullanıldı ama sonraki asırlarda çok farklı amaçlarla kullanılmış. Tortum elektrik santrali yapılana kadar Erzurum’un elektriği buradan sağlanıyordu. Kısacası onlarca han, medrese ya da ne varsa birçok yapı ortaya çıktı ve artık yerlerini biliyoruz.”