Anlayan dinlemiş, seven de görmüştür. O zaman bir kural yazalım: ‘Anlayan, görüp bilen kimsedir.’ Allah’ı bilen, yaptıklarını görerek bildi!
Allah, mahlûk olarak üç şey yarattı; bunların ilki ‘yokluk’tur. Varlık adında ne varsa hepsi yokluk ülkesindendir. Gece gündüz, doğu batı, yer gök, felek melek, can cin, insan, hayvan ve bitki hepsi o yokluk ülkesinde, anne karnındaki çocuk gibi, gizlenmişti. Yaratılışın ikinci evresinde bu gizli hazine vücut kazandı; üçüncü evresinde ise insan gözüktü ve insan görünen şeyleri adlarıyla andı.
‘Vücutlar için ata gök, anne de yer olduğuna göre, insan âlemin oğlu demektir.’
Âlemdeki bütün işler âdemle bilindi; iyi kötü, hayır şer, cennet cehennem…
Arapçada anlamı yokluk olan adem sözcüğüne (ölümlü varlık) biraz daha yakından bakalım: Allah, onun temelini dört şeyden kurdu ve ona âlem adını verdi. Âlem; toprak, su, ateş ve yeldir; Allah, bu dördünden dört varlık daha yarattı ve her varlık Ona secde etti. Onlar; bitkiler, hayvanlar, insanlar ve meleklerdir. Vücudu ve sureti ayakta tutan ise candır. Vücut nefis, akıl da can ile birliktedir.
Peki, bunlardan ebedî olanı hangisidir? Bu dört varlık birlik içindedir, âlemi birlikte ele geçirmişlerdir. Ne var ki, sadece melek ve insan ebedi kalır, insan dünyada ölünce yok olmaz, canı ahrete, ölümsüzlük âlemine gider.
‘Cennet ehline gelince onlar orada sonsuz kalacaklardır.’ (Bakara 82)
Âdem’in aslına gelince onun da dört temeli var: Vücut, nefis, akıl ve can; dördü bir yerde olunca insan vardır. Gövde bunların aletidir; eğer alet olmazsa insan bir şey yapamaz. Can bunlardaki diriliğin kaynağıdır; bu yüzden hepsi ona yönelmiş ve sıkı sıkıya tutunmuştur. Nefis lezzetlerin kaynağıdır, o sükût etse insanda lezzet duygusu yok olur. Akıl da fikirlerin kaynağıdır, içte dışta hükmeden odur.
Bu birlik ölümle ortadan kalkar, nefis ve vücudun aslı toprak olduğundan, toprak toprağa döner, can ve akıl Hakk’ın ışığı olduklarından, onlar ebedi kalıcıdır.
Bir de Âdem’deki sözün özüne bakalım: Kelamın aslı da dört varlığa bağlıdır; biri nefestir, biri sestir, biri harftir, biri de manadır. Küfür olsun, iman olsun, dile ne gelirse, söylenen söz bu dört şeyle birliktedir. Söz söylenip tamamlanınca bunların hayatı sona erer; birlikleri dağılır.
Harf ile mana ebedidir; bunlar, can ile akla ve gönle ulaşıp orada tevhid üzere hizmet ederler.
Allah, mahlûk olarak üç şey yarattı; bunların ilki ‘yokluk’tur. Varlık adında ne varsa hepsi yokluk ülkesindendir. Gece gündüz, doğu batı, yer gök, felek melek, can cin, insan, hayvan ve bitki hepsi o yokluk ülkesinde, anne karnındaki çocuk gibi, gizlenmişti. Yaratılışın ikinci evresinde bu gizli hazine vücut kazandı; üçüncü evresinde ise insan gözüktü ve insan görünen şeyleri adlarıyla andı.
‘Vücutlar için ata gök, anne de yer olduğuna göre, insan âlemin oğlu demektir.’
Âlemdeki bütün işler âdemle bilindi; iyi kötü, hayır şer, cennet cehennem…
Arapçada anlamı yokluk olan adem sözcüğüne (ölümlü varlık) biraz daha yakından bakalım: Allah, onun temelini dört şeyden kurdu ve ona âlem adını verdi. Âlem; toprak, su, ateş ve yeldir; Allah, bu dördünden dört varlık daha yarattı ve her varlık Ona secde etti. Onlar; bitkiler, hayvanlar, insanlar ve meleklerdir. Vücudu ve sureti ayakta tutan ise candır. Vücut nefis, akıl da can ile birliktedir.
Peki, bunlardan ebedî olanı hangisidir? Bu dört varlık birlik içindedir, âlemi birlikte ele geçirmişlerdir. Ne var ki, sadece melek ve insan ebedi kalır, insan dünyada ölünce yok olmaz, canı ahrete, ölümsüzlük âlemine gider.
‘Cennet ehline gelince onlar orada sonsuz kalacaklardır.’ (Bakara 82)
Âdem’in aslına gelince onun da dört temeli var: Vücut, nefis, akıl ve can; dördü bir yerde olunca insan vardır. Gövde bunların aletidir; eğer alet olmazsa insan bir şey yapamaz. Can bunlardaki diriliğin kaynağıdır; bu yüzden hepsi ona yönelmiş ve sıkı sıkıya tutunmuştur. Nefis lezzetlerin kaynağıdır, o sükût etse insanda lezzet duygusu yok olur. Akıl da fikirlerin kaynağıdır, içte dışta hükmeden odur.
Bu birlik ölümle ortadan kalkar, nefis ve vücudun aslı toprak olduğundan, toprak toprağa döner, can ve akıl Hakk’ın ışığı olduklarından, onlar ebedi kalıcıdır.
Bir de Âdem’deki sözün özüne bakalım: Kelamın aslı da dört varlığa bağlıdır; biri nefestir, biri sestir, biri harftir, biri de manadır. Küfür olsun, iman olsun, dile ne gelirse, söylenen söz bu dört şeyle birliktedir. Söz söylenip tamamlanınca bunların hayatı sona erer; birlikleri dağılır.
Harf ile mana ebedidir; bunlar, can ile akla ve gönle ulaşıp orada tevhid üzere hizmet ederler.