Muhalefetin, kökü dışarıda mihrakların söyledikleri iki şey var! Muhalefet Türkiye’nin yönetilemediği ve yaşanmaz olduğu iddiasında. Birde Parlamenter Sistem. Bu sistem 60 yılda çok kaosa sebep oldu. Sosyal medya üzerinden PKK ve FETÖ netwörkü ise Türk gençlerini BATI kapılarına sürme hevesindeler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir gönül sultanı bakın ne diyor? 'İdrak kulağından gaflet pamuğunu çıkarmayana nasihat kâr etmez.' Elbette tüm bu söylediklerimiz idrak kulağı açık olanlar için bir anlam taşıyor. Bunun için milletimizin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da irfanı ve ferasetiyle önündeki tablonun kendisine işaret ettiği farkı görerek, Türkiye yüzyılı için en doğru kararı vereceğine yürekten inanıyorum. Bu yüzyılın adı Türkiye yüzyılı, unutmayın".
Erdoğan, Türkiye merkeze alındığında batıdan doğuya, kuzeyden güneye her tarafta güvenlik krizlerinin ve istikrarsızlıkların yol açtığı huzursuzluk ikliminin hâkim olduğuna dikkati çekerek: "Türkiye, bu endişe verici tablodan maruz kaldığı tüm saldırılara ve yaşadığı tüm badirelere rağmen güven ve huzur adası olarak ayrışmaktadır. Eskiden beri gelişmiş ülkelerle mukayese ederek kendi eksiklerimize, kusurlarımıza, yetersizliklerimize hayıflanan bir kesim vardır. Rahmetli Mehmet Akif'in bile Batı'nın fennine, tekniğine, bilimine olan gıptasını dile getirdiği şiirleri vardır. Hangi radikal ideolojiye mensup olursa olsun ülkemizi terk edenlerin istikametlerini hep Batı'ya çevirmeleri de kendi içindeki tutarsızlığa rağmen bir hakikat olarak tarihimizdeki yerini almıştır.”
Erdoğan, “Son dönemde sosyal medya mecralarında yine gelişmiş ülke güzellemelerinin yapıldığını, özellikle gençlerimizin bilinçaltlarına mutlaka buralara gidilmesi gerektiği fikrinin aşılanmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunlara cevabı önce ülkemizin yakın dönemde yetiştirdiği en büyük mütefekkirlerden Cemil Meriç'in diliyle verelim. 'Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmaz kılanlar vardır.' Cemil Meriç'in dediği gibi Türkiye'yi böyle göstermeye çalışanlar aslında ülkenin bu hâle gelmesi için her türlü sinsiliği yapanlardır. Gelişmiş ülkelerin bugünkü zenginliklerinin gerisindeki sömürge düzenini kan, vahşet ve soygun tarihini bir kenara bırakıyorum. Bu ülkelerin en önemli alametifarikaları olan güvenlik ve refah sırça köşkü, yaşanan her küresel krizle biraz daha çatlamakta, biraz daha kırılmaktadır."
Hayat yalnızca bir araba değildir!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatanlarını kaybedenlerin, devletleri yıkılanların başlarına felaketler geldiğinin görüldüğünü hatırlatarak: "Sizi zor gününüzde sarıp sarmalayacak, gerektiğinde ekmeğini, aşını, suyunu bölüşecek bir milletin mensubu değilseniz, vay hâlinize... Buna rağmen hâlâ başka ülkelerin, başka toplumların, başka hayat biçimlerinin güzellemesini yapanların gayesi, birey olarak bize iyilik etmek değil, tam tersine en büyük gücümüz olan sosyal yapımızı çökertmektir. Özellikle sırf daha iyi arabaya binmek, daha iyi telefon alabilmek, sırf daha çok konsere gidebilmek için süfli heveslerle ellerin, yani başka ülkelerin, başka toplumların kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz. Bugün böyle bir hevesle yola çıkanların, yarın merhamet ve şefkat ihtiyacı duyduklarında sığınacakları bir aile, bir sosyal bünye, bir devlet mekanizması bulamayınca yaşayacakları pişmanlığı tahmin edebiliyoruz."
"Türkiye olarak kendi inancımıza, kendi gücümüze, kendi kabiliyetimize, kendi potansiyelimize inanarak, güvenerek, dayanarak inşallah bu dönüşümü en az sıkıntıyla ve en büyük kazançla atlatacağız. İşte o zaman bu ülkenin kadri, kıymeti, değeri, eşsiz nimetleri çok daha iyi anlaşılacaktır" Bunun görüleceği güne kadar birliğe, beraberliğe, kardeşliğe sıkı sıkıya sahip çıkmanın, Türkiye'nin hep daha ileriye götürülmesi ve devletin sürekli güçlendirilmesinden başka yol bilen var mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir gönül sultanı bakın ne diyor? 'İdrak kulağından gaflet pamuğunu çıkarmayana nasihat kâr etmez.' Elbette tüm bu söylediklerimiz idrak kulağı açık olanlar için bir anlam taşıyor. Bunun için milletimizin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da irfanı ve ferasetiyle önündeki tablonun kendisine işaret ettiği farkı görerek, Türkiye yüzyılı için en doğru kararı vereceğine yürekten inanıyorum. Bu yüzyılın adı Türkiye yüzyılı, unutmayın".
Erdoğan, Türkiye merkeze alındığında batıdan doğuya, kuzeyden güneye her tarafta güvenlik krizlerinin ve istikrarsızlıkların yol açtığı huzursuzluk ikliminin hâkim olduğuna dikkati çekerek: "Türkiye, bu endişe verici tablodan maruz kaldığı tüm saldırılara ve yaşadığı tüm badirelere rağmen güven ve huzur adası olarak ayrışmaktadır. Eskiden beri gelişmiş ülkelerle mukayese ederek kendi eksiklerimize, kusurlarımıza, yetersizliklerimize hayıflanan bir kesim vardır. Rahmetli Mehmet Akif'in bile Batı'nın fennine, tekniğine, bilimine olan gıptasını dile getirdiği şiirleri vardır. Hangi radikal ideolojiye mensup olursa olsun ülkemizi terk edenlerin istikametlerini hep Batı'ya çevirmeleri de kendi içindeki tutarsızlığa rağmen bir hakikat olarak tarihimizdeki yerini almıştır.”
Erdoğan, “Son dönemde sosyal medya mecralarında yine gelişmiş ülke güzellemelerinin yapıldığını, özellikle gençlerimizin bilinçaltlarına mutlaka buralara gidilmesi gerektiği fikrinin aşılanmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunlara cevabı önce ülkemizin yakın dönemde yetiştirdiği en büyük mütefekkirlerden Cemil Meriç'in diliyle verelim. 'Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmaz kılanlar vardır.' Cemil Meriç'in dediği gibi Türkiye'yi böyle göstermeye çalışanlar aslında ülkenin bu hâle gelmesi için her türlü sinsiliği yapanlardır. Gelişmiş ülkelerin bugünkü zenginliklerinin gerisindeki sömürge düzenini kan, vahşet ve soygun tarihini bir kenara bırakıyorum. Bu ülkelerin en önemli alametifarikaları olan güvenlik ve refah sırça köşkü, yaşanan her küresel krizle biraz daha çatlamakta, biraz daha kırılmaktadır."
Hayat yalnızca bir araba değildir!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatanlarını kaybedenlerin, devletleri yıkılanların başlarına felaketler geldiğinin görüldüğünü hatırlatarak: "Sizi zor gününüzde sarıp sarmalayacak, gerektiğinde ekmeğini, aşını, suyunu bölüşecek bir milletin mensubu değilseniz, vay hâlinize... Buna rağmen hâlâ başka ülkelerin, başka toplumların, başka hayat biçimlerinin güzellemesini yapanların gayesi, birey olarak bize iyilik etmek değil, tam tersine en büyük gücümüz olan sosyal yapımızı çökertmektir. Özellikle sırf daha iyi arabaya binmek, daha iyi telefon alabilmek, sırf daha çok konsere gidebilmek için süfli heveslerle ellerin, yani başka ülkelerin, başka toplumların kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz. Bugün böyle bir hevesle yola çıkanların, yarın merhamet ve şefkat ihtiyacı duyduklarında sığınacakları bir aile, bir sosyal bünye, bir devlet mekanizması bulamayınca yaşayacakları pişmanlığı tahmin edebiliyoruz."
"Türkiye olarak kendi inancımıza, kendi gücümüze, kendi kabiliyetimize, kendi potansiyelimize inanarak, güvenerek, dayanarak inşallah bu dönüşümü en az sıkıntıyla ve en büyük kazançla atlatacağız. İşte o zaman bu ülkenin kadri, kıymeti, değeri, eşsiz nimetleri çok daha iyi anlaşılacaktır" Bunun görüleceği güne kadar birliğe, beraberliğe, kardeşliğe sıkı sıkıya sahip çıkmanın, Türkiye'nin hep daha ileriye götürülmesi ve devletin sürekli güçlendirilmesinden başka yol bilen var mı?