Erzurum'da Türkmenlerin performansı büyüledi
Palandöken Kültür Yolu Festivali kapsamında İran’dan gelen Türkmen sanatçılar, Prof. Dr. Ali Kafkasyalı’nın ricasını kırmayarak özel bir sunum yaptılar. Atatürk Üniversitesinde Türkmen müziğini ve edebiyatını tanıtan sanatçılara Prof. Dr. Kafkasyalı teşekkür belgesi takdim etti.
Şeyma TAHİR/Pusula
Erzurum’da düzenlenen Palandöken Kültür Yolu Festivali için İran’ın Türkmen Sahra bölgesinden davet edilen sanatçılar, program dışına çıkarak Atatürk Üniversitesi ATATÖMER Müdürlüğünün amfisinde Türkmen kültürü, destanları ve müziği konulu bir etkinlik düzenlediler.
Türk dünyasının yakından tanıdığı Prof. Dr. Ali Kafkasyalı ve Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Nizam Işık’nın girişimleriyle düzenlenen etkinlikte; Karadeli Göklen Müzik Grubundan Abdurahım Muradi, Hudaýkulu Zerendi ve Meysem Şairi Türkmenistan ezgileriyle dinleyenlere unutulmaz anlar yaşattı.
Türkmen edebiyatı ve destanlarının konu alındığı söyleşiye ise Dede Korkut Edebi Dernek Üyelerinden Abdi Maheri, Hamide Etebari, Seher Etebari; Horasan Türk bahşısı(ozanı) Resul Abbaszade, Karadeli Göklen Müzik Grubu Kurucusu Recepmuhammet Samizade, Türkmen filolog Oğulmaya Samizade Saparova, Azerbaycanlı gazeteci Namık Ahmedov ve öğrenciler katıldı.
“Anadolu’yu bize vatan yapan Alparslan da Türkmen’dir”
İran Türklerinin Türk dünyası içerisinde önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ali Kafkasyalı, “ Türkiye’den sonra en büyük Türk topluluğu İran coğrafyasındadır. Şu an yaklaşık olarak İran’da 40 milyonun üzerinde Türk yaşamaktadır. İran coğrafyası en kadim Türk yurtlarından birisidir. İran Türkleri içerisinde Kaşkayların ve Türkmenlerin de ayrı yeri vardır. Bu zamana kadar yaptığım çalışmalardan yola çıkarak diyebilirim ki en cengaver Türk halkı; Türkmenlerdir. Geçmişte de sonrasında da emperyalist güçlerle mücadele etmişlerdir. Anadolu’yu bize vatan yapan Alparslan da Türkmen’dir” dedi.
Türkmen destanları hakkında konuşan filolog Oğulmaya Samizade Saparova ise geçmişten bugüne kültürlerini ve musikilerini devam ettirdiklerini dile getirerek, “Horasan ve Türkmen Sahra bölgesinde eskiden beri süregelen musikimizi devam ettiriyoruz. Musikimiz biraz ağırdır ve herkes anlamaz. Bu musikilerde dans yok, herkes oturup bir halka yapar ve destan dinler. Bizleri kahramanlığa götüren sözlü edebiyatımızdır. Bizim kültürümüzde destan çok fazla. Türkmenlerde birçok destan bulunuyor ve sayıları elliye yakın. Onların arasında Dede Korkut ve Köroğlu destanları en bilinenlerin başında gelir. Kahramanlık destanlarının yanında birçok âşık destanımız da bulunmakta” diye konuştu.
“En kapsamlı Köroğlu destanı Türkmenlere aittir”
Destanların da bir dinleme adabı olduğunu belirten Oğulmaya Samizade Saparova, “Bu destanlar dinlenirken daire şeklinde oturulup ortaya ateş yakılır. O ateşte yemek ve çay yapılır ve orada bulunanlara ikram edilir. O alanı terk etmek ise büyük saygısızlık kabul edilir. Örneğin Köroğlu destanı 7 günde anlatılır. Türk Dünyasının en büyük ve kapsamlı Köroğlu destanı Türkmenlere aittir. Bu destanın sonunda ise Köroğlu’nun ölümünden hiçbir zaman bahsedilmez. Çünkü mert ve kahraman insanların ölmeyeceği inancı vardır” ifadelerini kullandı.
Erzurum ve Diyarbakır’ın yeri ayrı
Destanlardaki yaş ayrımlarından bahseden Saparova, “Gençlerin ve yaşlıların dinledikleri destanlar farklıdır. Gençler erken saatlerde Tahir ile Zühreyi, Köroğlunu dinlerken yaşlılar daha çok Zeynel Arap gibi destanları gece saatlerinde dinlemeye gelirler. Bu destanlar her yaşa göre farklılık göstermektedir. Ayrıca bunların yanı sıra Türkmenlerin elliye yakın destanında Erzurum ve Diyarbakır’dan izler görebilirsiniz. Bu iki şehrin bizim için yeri ayrıdır. Destanlarımızda hem Erzurum’dan hem Diyarbakır’dan izler bulunmaktadır” diyerek kültürel yakınlığa dikkat çekti.
Ardından Türkmen sanatçılar, yöreye özgü çalgılarla bölgenin kültürünü yansıtan eserlerden örnekler seslendirdiler. Programın sonunda Prof. Dr. Ali Kafkasyalı Türkmen sanatçılara katılımlarından dolayı teşekkür belgesi takdim etti.