Peygamber Efendimiz (asm), gece namazlarında kıyamda uzun sureler okuduğu, rüku ve secdeleri de uzun tuttuğu, ayetlerin derin anlamları üzerinde düşündüğü, namazların peşinden dualar yaptığı, Allah Teâlâ’yı zikrettiği, bol bol tövbe ve istiğfar ettiği de gelen rivayetlerden anlaşılmaktadır.
İbn Mesud (ra ) diyor ki:
“Bir gün Allah Resul’üyle beraber gece namazı kılmaya azmettim. Geceyi O'nunla geçirecek ve O'nun yaptığı ibadeti ben de yapacaktım. Namaza durdu, ben de durdum. Fakat bir türlü rükûa gitmiyordu. Bakara süresini bitirdi, "Şimdi rükûa gider." dedim; fakat O, devam etti; sonra Âl-i İmrân'ı, sonra da Nisâ süresini okudu ve ardından rükûa vardı. Namaz esnasında o kadar yoruldum ki, bir ara aklıma kötü düşünceler geldi.”
(Bu kötü düşünce ne olabilirdi? İlk anda acaba Hz. Süleyman (as) gibi Allah Resûlü'nü kıyamda iken vefat etti mi zannetti, diye akla gelebilir.) Onun için dinleyenler arasından biri sordu:“Ne düşünmüştün?” İbn Mesud (ra) :
"Namazı bozup, O'nu namazıyla baş başa bırakmayı düşünmüştüm."
Hz. Âişe Validemiz (ra) anlatıyor:
"Bir gece uyandığımda, Allah Resul’ünü yanımda göremedim. Aklıma, diğer hanımlarından birinin yanına gitmiş olabileceği ihtimali geldi. El yordamıyla etrafı yokladım. Elim ayağına dokundu. O zaman Allah Resul’ünün namaz kılmakta olduğunu anladım.. Başı secdedeydi. Kulak verdim, hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve şöyle yakarıyordu:”
"Allah’ım! Senin gazabından senin rızana sığınırım. İkabından affına sığınırım. Allah’ım! Başka değil, senden yine sana sığınırım. (Celâlinden cemaline, gazabından rahmetine, azamet ve heybetinden, şefkat ve re'fetine sığınırım.) Zatını senâ ettiğin ölçüde, seni senâ etmekten âciz olduğumu itiraf ederim." "Senin komşuluğun, yakınlığın, azizliktir. (Sana mücavir olan, aziz olmuştur.) Senin senâ ve övülmen, yücedir. Senin ordun mağlup edilemez. Sen vadettiğin şeyde, vaadinden dönmezsin. Senden başka ilâh, senden başka mâbud da yoktur."
Hazreti Ebû Zerr'i (ra) anlatıyor:
"Bir gece sabaha kadar namaz kıldı. (Dua ayetleri geldiğinde, o duaları ısrarla tekrar eden Allah Resulü, namazını saygı, huşû ve ibadet mozayiği hâline getirirdi. Nafile namazlarında, secdede, rükûda, kıyamda okuduğu çeşitli ve çok uzun dualar vardır. O gün sabaha kadar: "Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.” Ayetini okudu ve ağladı."
O (asm), namaza bir türlü doyma bilmiyor, âdeta hiç doyum noktasına varamıyordu.
Abdullah b. Amr da şu hâdiseyi naklediyor:
“Bir gece Allah Resul’ünün arkasında namaza durdum. Durmadan şu ayeti okuyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu: "Allah’ım, muhakkak onlar insanların çoğunu saptırmıştır. Kim bana tâbi olursa bendendir. Kim de isyan ederse, Gafûr sensin, Rahîm sensin."
Saadet Asrından
Ebu Katade (r.a.) Resulullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu bildirdi:
“Topluma su ikram eden en son içer.” [Müslim 681; Tirmizî 1895; İbn Mâce 3434; Ebu Davud 3725]
İbn Mesud (ra ) diyor ki:
“Bir gün Allah Resul’üyle beraber gece namazı kılmaya azmettim. Geceyi O'nunla geçirecek ve O'nun yaptığı ibadeti ben de yapacaktım. Namaza durdu, ben de durdum. Fakat bir türlü rükûa gitmiyordu. Bakara süresini bitirdi, "Şimdi rükûa gider." dedim; fakat O, devam etti; sonra Âl-i İmrân'ı, sonra da Nisâ süresini okudu ve ardından rükûa vardı. Namaz esnasında o kadar yoruldum ki, bir ara aklıma kötü düşünceler geldi.”
(Bu kötü düşünce ne olabilirdi? İlk anda acaba Hz. Süleyman (as) gibi Allah Resûlü'nü kıyamda iken vefat etti mi zannetti, diye akla gelebilir.) Onun için dinleyenler arasından biri sordu:“Ne düşünmüştün?” İbn Mesud (ra) :
"Namazı bozup, O'nu namazıyla baş başa bırakmayı düşünmüştüm."
Hz. Âişe Validemiz (ra) anlatıyor:
"Bir gece uyandığımda, Allah Resul’ünü yanımda göremedim. Aklıma, diğer hanımlarından birinin yanına gitmiş olabileceği ihtimali geldi. El yordamıyla etrafı yokladım. Elim ayağına dokundu. O zaman Allah Resul’ünün namaz kılmakta olduğunu anladım.. Başı secdedeydi. Kulak verdim, hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve şöyle yakarıyordu:”
"Allah’ım! Senin gazabından senin rızana sığınırım. İkabından affına sığınırım. Allah’ım! Başka değil, senden yine sana sığınırım. (Celâlinden cemaline, gazabından rahmetine, azamet ve heybetinden, şefkat ve re'fetine sığınırım.) Zatını senâ ettiğin ölçüde, seni senâ etmekten âciz olduğumu itiraf ederim." "Senin komşuluğun, yakınlığın, azizliktir. (Sana mücavir olan, aziz olmuştur.) Senin senâ ve övülmen, yücedir. Senin ordun mağlup edilemez. Sen vadettiğin şeyde, vaadinden dönmezsin. Senden başka ilâh, senden başka mâbud da yoktur."
Hazreti Ebû Zerr'i (ra) anlatıyor:
"Bir gece sabaha kadar namaz kıldı. (Dua ayetleri geldiğinde, o duaları ısrarla tekrar eden Allah Resulü, namazını saygı, huşû ve ibadet mozayiği hâline getirirdi. Nafile namazlarında, secdede, rükûda, kıyamda okuduğu çeşitli ve çok uzun dualar vardır. O gün sabaha kadar: "Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.” Ayetini okudu ve ağladı."
O (asm), namaza bir türlü doyma bilmiyor, âdeta hiç doyum noktasına varamıyordu.
Abdullah b. Amr da şu hâdiseyi naklediyor:
“Bir gece Allah Resul’ünün arkasında namaza durdum. Durmadan şu ayeti okuyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu: "Allah’ım, muhakkak onlar insanların çoğunu saptırmıştır. Kim bana tâbi olursa bendendir. Kim de isyan ederse, Gafûr sensin, Rahîm sensin."
Saadet Asrından
Ebu Katade (r.a.) Resulullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu bildirdi:
“Topluma su ikram eden en son içer.” [Müslim 681; Tirmizî 1895; İbn Mâce 3434; Ebu Davud 3725]