Atatürk Üniversitesi’nde 5-7 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek olan TÜBA-GEBİP Yıllık Bilimsel Değerlendirme Toplantısı ve Genç Akademi Konferansı’nın açılışı 15 Temmuz Milli İrade Salonu’nda gerçekleşti.
Açılış programına Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Erzurum Vali Yardımcısı Volkan Düzgün, çok sayıda akademisyen ve misafirler katıldı.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Ömer Çomaklı açılış konuşmasında, “Atatürk Üniversitesi olarak her zaman bilime ve araştırmaya önem veriyoruz. Üniversitemiz Türkiye’nin önde gelen araştırma üniversitelerinden biri olma yolunda ilerliyor. Bu toplantı için TÜBA’ya teşekkür ediyorum. Kendilerini burada en güzel şekilde ağırlamamız için elimizden geleni yapacağız” şeklinde konuştu.
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker ise konuşmasında, “Toplantılarımızı her sene farklı bir üniversitemizde gerçekleştiriyoruz. Sürecin en önemli boyutu ödüllendirilmiş arkadaşlarımızın projesini birbirleriyle paylaşmaları daha nitelikli projeler için bir ekosistem oluşturabilir. Her bir oturum bizim için çok önemli” dedi.
'Borç parayla katıldığımız dönemleri hatırlıyoruz' Türkiye'nin bilimsel dünya üzerinden örnek aldığı, projelendirdiği çok yeni çalışmalar, dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip ettiği önemli stratejik çalışmalarının söz konusu olduğunu belirten Şeker, şunları söyledi: “Devletimiz, ilgili kuruluşlarımız gerekli desteği vererek biz bilim insanlarından çalışmamızı arzulamaktalar. Özellikle genç bilim insanlarımızın memleketin kıymetini bilerek, memleket için emek ve çabanın zorunlu olduğu bu akademik ekosistemde kendilerine sağlanmış olan bu imkanları iyi değerlendirmeli. Daha önceki yıllarda, şu an salonda çok kıdemli hocalarımız var. Bir proje desteği bulamamak, bir bilimsel toplantıya gitmek için neredeyse 2 yıllık birikimimizi harcadığımız dönemler, başkasından borç alarak başka bir ülkedeki toplantıya borç parayla katıldığımız dönemleri hatırlıyoruz. Geçmişin o sıkıntılı dönemlerinden bugünlere ibretler çıkarmak gerekiyor. Hocalarımız, ablalarımız, ağabeylerimiz o dönemlerde büyük sorumluluk bilinciyle Türkiye Cumhuriyeti'nin gelişimi için gayretle emekle azimle çaba sarf ettiler. Yeni neslin bu konularda onlardan öğreneceği çok şey var. Ama çok kolay şikayet ediyoruz, çok kolay vazgeçiyoruz. Ülkeyi terk etmek çabası içine kapılan, sosyal medyadaki algı yönetiminin kurbanı olan gençlerimiz ortaya çıkıyor. Türkiye'nin sağlamış olduğu bu imkanları dünyada sağlayabilen çok az ülke var. Kendi insanımızın kendi ülkesi için yapabileceği fırsatların sağlandığı bu ortamlarda bilimsel faaliyetler üretmek için daha çok sabırla, daha çok azimle, coşkuyla çalışması gerekiyor." 'Dur diyecek olan Akademisyenler' Prof. Dr. Muzaffer Şeker, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin turizm ağırlıklı bir gelir kazanma stratejisi var. Türkiye'nin yükseköğretimde yeni beyinler genç nesiller kazanma şeklinde yabancı öğrenci politikası var. Türkiye'nin yatırımcı çekme çabası var. Türkiye'nin birçok ülkeyle ortaklaşa iş yapma çabası var. Yabancı düşmanlığı öyle kötü bir risk ki bunların hepsine engel olacak ve ülkenin geleceğini dinamitleyecek olan bir başlık. O yüzden yabancı düşmanlığına dur demesi gereken öncelikli olarak akademisyenler. Çünkü biz birçok dostumuzun İran'da, birçok dostumuzun Ukrayna'da, birçok dostumuzun Suriye'de, Bosna'da ne eziyetler çektiğini ve çalışamayacak ortamlarla karşı karşıya kaldığını gördük. Bunların birçoğunu Türkiye bağrına bastı. Biz bu konularda yanlış yaparsak bunun vebalini çocuklarımız ödeyemez. Bu konuda lütfen sosyal medyaya esir düşmeyelim. Kafa karışıklığına düşmeyelim. Dünyanın her yerinde göçmenler var. En büyük göçmen alıcı Amerika, Avrupa. Bakın Fransız milli takımına, Alman milli takımına. Kimlerin onlar adına top koşturduğunu görürsünüz. Dünya küreselleşmiş ortamdayken, zenginleşmek, gelecek nesillere hep beraber yürümek mümkün. Devletin stratejisine, güvenliğine lütfen güvenelim ve bu konulardaki bireysel hataların, yakılan kibritlerin büyük yangılara vesile olmasına izin vermeyelim."Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan toplantıda Atatürk Üniversitesi ve TÜBA tanıtım filmleri oynatıldı, Atatürk Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı öğretim üyesi Dr. Derya Eroğlu ve ekibi konser verdi.
Toplantıda TÜBA-Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödülleri (TÜBA-GEBİP) programı kapsamında ödüllendirilen genç bilim insanları akademik çalışmalarının sunulması ve değerlendirilmesi yer alacak.
Manolya BULUT -Pusula Gazetesi
HABER MERKEZİ
sınırının altında inim inim inliyor, aç ve yoksul perişan halde yaşıyor. Bu kaçkınlara biz ,bu 13 yılda 100 milyar dolar harcadık, harcamaya da devam ediyoruz. Bunları neden görmeyip pembe tablolar çiziyorsunuz ?. Tabii ki sizin gibilerin tuzu kuru. Temmuzda belki 100 bin ₺ maaş alacaksınız. Vatandaş gıdasını karşılayamıyor, çoluk çocuğunun temel ihtiyaç maddelerini alamıyormuş herhalde umurunuzda değil.Bunlarla ilgili konferans yapıp bu gerçekleri, ülkeninin hal-i pür melalini anlatsanıza. Bugün üniversiteler bu ülkeye bir katma değer sağlamadılar. Mobel ödülü alan bir akademisyen yok, dünyanın başarılı ilk beşyüz üniversiteleri içerisinde yoklar, ürettikleri KDV'si yüksek bir teknolojik eserleri yok. Halbuki Harward,MIT, Stanford üniversiteleri her yıl devletine 150-200 milyar dolar katkı sağlıyorlar. Bizimkiler de ilkokullar gibi ellerini açıp devletten para istiyorlar.Sayın Hocamız ülkenin içinde bulunduğu gerçekleri yazınız bunlara çözümler üretiniz. Saygı ve selamlar.
Beyefendi, öncelikle, bu gelenler göçmen değil, sığıntı ve kaçkınlardır. Bunlar bu ülkeye, yanlış bir dış politika, başarısız bir dış politika sonucu geldiler ,bu ülkeye büyük bedeller ödettiler, ödetmeye de devam ediyorlar. ABD ve AB, bizim gibi işini bilmez değiller, ABD 300 bin,AB 29 ülke 660 bin sığınmacının, zenginini,bilim adamı , doktoru, mühendisi, seçerek aldılar,biz de işimizi bilmediğimiz için 10 milyonun üzerinde sığınakçı ve kaçını, çapulcuları , işe yaramayanları aldık. Aradaki fark bu. Bunların Suriye'dekileri, daha geçen gün, askerimiz ve polisimizin önünde, şanlı Bayrağımızı indirip çiğneyip yaktılar. Bunların bu uzantıları mı göçmen?. Şimdi para bulabiliyor muyuz ?. Üretim bitti, dışarıdan yüksek faizle borç alıp yaşıyoruz. Dış borç 547 milyar dolar olmuş. Yüksek enflasyonda, sefalette dünyanın beşinci, yüksek faizde dördüncü ülkesiyiz. Gelir dağılımında dünyanın en adaletsiz, 3'üncü ülkesiyiz. 85 milyon halkın 15 milyonu açlık, 53 milyonu yoksulluk