“Allah gökten bir su indirdi ve onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat verdi. Şüphesiz ki bunda dinleyen bir millet için büyük bir ibret vardır.” (Nahl 65)
Ayetteki “enzele/indirdi, akıttı” anlamlarına gelen fiildir. Enzele fiili Kuran’da çok sayıda ayette geçmektedir. İnme eylemi zorunlu olarak bir yüksekliği işaret etmektedir; inme eyleminin zuhura geldiği mekân göklerdir; inen şeyin karar kıldığı mekân ise yerdir.
Gökten indirilen nedir? diye cevap için Kuran’a başvurduğumuzda şu nimetlerin indirildiğini görüyoruz: Kuran (ve diğer ilahî kitaplar), hikmet, yağmur (su), sekinet (sükûnet ve huzur), emniyet, melekler (melek orduları), kanunlar, rızık, hayır, mizan, buyruk, ilim… Vb.
Yer ölüdür; gökten inen suyla yerde hayat meydana gelmektedir. Nitekim çok sayıda Kuran ayeti, gökten indirilen yağmurla ölü haldeki toprağın canlandırıldığını, envaı çeşit bitki, hayvan ve insan varlığının gökten inenle kaim olduğunu (ayakta durduğunu) vurgulamaktadır.
Yer fıtraten dindardır: Kendisi için diriltici bir nefha olan yağmuru derhal kabul eder ve yeryüzü, ölüyken kısa sürede yağmurla dirilir! Ancak irade sahibi bir varlık olan insan yağmur mesabesindeki Kuran’a uyma konusunda isteksiz yahut istikrarsız davranır; bir bedene sahip olsa da, manen ölü yahut karışık bir ruh haleti içinde kalır. Allah’ın indirdiğini beğenmeyen ve onunla amel etmeyenlerin dünyadaki bütün işleriyse aleyhlerine tahakkuk eder; onlar hayatlarıyla bir hayır kazanamamış kimseler zümresine dahil olurlar.
Sonuç: Gökten indirilen su, bir metafor olarak, Kuran’ı ifade etmektedir. Ayettin sonunda yer alan “dinleyenler” ifadesinin gökten inen yağmuru dinlemek olmadığı; Kuran’ı, ilahî mesajı dinlemek olduğu kimi müfessirlerce de vurgulanmıştır.
Ayetteki “enzele/indirdi, akıttı” anlamlarına gelen fiildir. Enzele fiili Kuran’da çok sayıda ayette geçmektedir. İnme eylemi zorunlu olarak bir yüksekliği işaret etmektedir; inme eyleminin zuhura geldiği mekân göklerdir; inen şeyin karar kıldığı mekân ise yerdir.
Gökten indirilen nedir? diye cevap için Kuran’a başvurduğumuzda şu nimetlerin indirildiğini görüyoruz: Kuran (ve diğer ilahî kitaplar), hikmet, yağmur (su), sekinet (sükûnet ve huzur), emniyet, melekler (melek orduları), kanunlar, rızık, hayır, mizan, buyruk, ilim… Vb.
Yer ölüdür; gökten inen suyla yerde hayat meydana gelmektedir. Nitekim çok sayıda Kuran ayeti, gökten indirilen yağmurla ölü haldeki toprağın canlandırıldığını, envaı çeşit bitki, hayvan ve insan varlığının gökten inenle kaim olduğunu (ayakta durduğunu) vurgulamaktadır.
Yer fıtraten dindardır: Kendisi için diriltici bir nefha olan yağmuru derhal kabul eder ve yeryüzü, ölüyken kısa sürede yağmurla dirilir! Ancak irade sahibi bir varlık olan insan yağmur mesabesindeki Kuran’a uyma konusunda isteksiz yahut istikrarsız davranır; bir bedene sahip olsa da, manen ölü yahut karışık bir ruh haleti içinde kalır. Allah’ın indirdiğini beğenmeyen ve onunla amel etmeyenlerin dünyadaki bütün işleriyse aleyhlerine tahakkuk eder; onlar hayatlarıyla bir hayır kazanamamış kimseler zümresine dahil olurlar.
Sonuç: Gökten indirilen su, bir metafor olarak, Kuran’ı ifade etmektedir. Ayettin sonunda yer alan “dinleyenler” ifadesinin gökten inen yağmuru dinlemek olmadığı; Kuran’ı, ilahî mesajı dinlemek olduğu kimi müfessirlerce de vurgulanmıştır.