B-12 Vitamininin yegâne kaynağı…
“Söğütlü Natürel Lahana Turşusu” gelecek yıl piyasada!
Erzurum’un Aziziye ilçesine bağlı Söğütlü Köyü’nde kurulacak tesiste, B-12 Vitaminin yegâne kaynağı olan ‘Söğütlü Natürel Lahana Turşusu” üretilmesine başlanacak. İlk parti ürünler ise 2021 yılının Kasım ayında piyasada satılacak.
Konuyla ilgili toplantıya, Erzurum Valisi Okay Memiş, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Aziziye Belediye Başkanı Mehmet Cevdet Orhan ve Söğütlü Muhtarı Seyfettin Küçükler katıldı. Toplantıda, Söğütlü mahallesinde, ‘natürel lahana turşusu’ üretilmesi konusu ele alındı.
Toplantıya Ankara’dan telekonferans yöntemiyle katılan kimya profesörü İbrahim Saraçoğlu, tarlada yetişen iri göbekli Erzurum lahanasının doğal lahana özelliği taşıdığını ve bu özelliğin çok önemli bir özellik olduğunu açıkladı.
Saraçoğlu, hiçbir bitki de B-12 vitamini bulunmadığını, sadece lahana bitkisinden yapılan turşularda B-12 vitamini bulunduğunu, Söğütlü Köyü’nde kurulacak tesiste üretilecek natürel lahana turşularının büyük rağbet göreceğini, natürel lahana turşularının sadece kaliteli bir gıda olmadığını aynı zamanda B-12 eksiliğini gideren tabii bir ilaç gibi insanlara yararlı olacağını ifade etti.
Saraçoğlu şunları kaydetti: “Lahana fonksiyonel bir sebzedir. Bugün modern tıbbın tedavi edemediği birkaç hastalığı tedavi etme özelliğine sahiptir. Kültür lahanası değil, açık alan tarımında üretilen lahana bu konuda etkili olmaktadır. Erzurum lahanası tam da bu özelliğe sahip bir lahanadır. Lahananın pek çok sağlık sorununa yararı bulunmaktadır. En önemli yararlarından biri de, dünyada hiçbir bitkide olmayan, fakat sadece lahana turşusunda olan B-12 vitaminini bize temin etmesidir. B-12 vitamini sadece hayvansal besinlerde bulunur, ancak beyaz lahananın fermentasyonu sonucunda B12-vitamini bakımından zengin, ekşi tadı olan ferment-lahana oluşur. Bu özellikte neredeyse hiçbir bitkide yoktur. Lahana turşusu, B-12 vitamini eksikliği çekenler için adeta mucizevi bir etkiye sahiptir. Lahana turşusunu çok tüketenlerde B-12 vitamini daima çok yüksek çıkar. Dengeli bir şekilde lahana turşusu tüketildiğinde, günümüzün önemli bir sağlık sorunu olan B-12 vitamini eksikliği ortadan kalkmış olacaktır.”
Beyaz lahana kürünü de tavsiye eden Saraçoğlu, bu konuda da şu bilgileri verdi: “Tarla lahanası yapraklarının, özellikle çöpe atılan en dış yapraklarının, kaynatılmasıyla yapılan lahana kürü; vücudumuzdan toksin atıcı, biyotransformasyon mekanizmasını harekete geçirici, düzensiz kan dolaşımını düzenleyici, selüloit yok edici ve oluşumunu önleyici, bağırsak (kolon) kanserini önleyici, kılcal damarların çatlamasını engelleyici, hormonları dengeleyici, yüksek kan şekerini düşürücü, kanser hastalarında ışın tedavisi ve kimyasal tedavi sonrası sorunlarının giderilmesinde yardımcı ve destekleyicidir.”
Erzurum Valisi Okay Memiş ile Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de yaptıkları değerlendirmede, Erzurum’un başta balı ve lahanası olmak üzere, pek çok tarım ürününün markalaştırılamadığını bu konuda ciddi çalışmalar başlatıldığını, bu çalışmaların etkili ilk örneğinin önümüzdeki yıl faaliyete geçecek olan “Söğütlü Natürel Lahana Turşuları” tesisinin olacağı müjdesini verdiler.
Memiş ve Sekmen, Söğütlü Natürel Turşusu’nun, büyük market zincirlerine de gireceğini, turşunun kısa sürede Türkiye’de tanınacağını, talebe göre, Pasinler’de yetiştirilen aynı özellikteki lahanaların da natürel turşu üretiminde kullanılacağını ifade ettiler.
Aziziye Belediye Başkanı Orhan ise, Dadaşkent ve Ilıca’da kuracakları ‘Söğütlü Halk Pazarlarında, başta lahana turşusu olmak üzere köyde üretilen tarla ürünlerinin doğrudan halka satışının sağlanacağını belirtti.
Söğütlü Muhtarı Seyfettin Küçükler de, köylerinin gerek arazi yapısı, gerek iklim koşulları ve gerekse çalışkan insan potansiyeliyle uzun zamanlardan beri Erzurum’un yazlık sebze ihtiyacını karşıladığını, bu ürünlerin başında da lahananın geldiğini hatırlattı.
Küçükler, “Köyümüz üreticileri kurulacak şirketin ortağı olacak ve Erzurum’da, kırsalda, ilk kez bir üretim tesisine köyümüz sahip olacaktır. Bizi teşvik eden ve destek olan yetkililere köyümüz halkı adına teşekkür ediyoruz.”
Not: Bu haber 1 Nisan olmamasına rağmen bir, 1 Nisan şakasıdır. Fakat natürel özelliklere sahip, B-12 vitamini deposu, Söğütlü Köyü ve Pasin Ovası lahanasının turşusu neden üretilmesin? Böyle bir tesisi kurmak neden zor olsun?
Yanıkdere’deki 3 bin şehitten utanmalıyız!
1918’de Ermeni çetelerince şehit edilen 3 bin masum Erzurumlunun cenazelerinin bulunduğu Yanıkdere şehitliği ne sebeple kaderine terk edilmiş bilinmez. Bu sahipsizlik neredeyse her sene gündeme getirilmektedir, ama yetkili etkili zevat, ne hikmetse, sessizliğini koruyor.
Peki, Yanıkdere Şehitliği’ne kim sahip çıkacak? Şu an içinde hayvanlar otlatılıyor, şehitliğin içi ve etrafı çer çöp dolu. Şehitliğin karşısı moloz yığınıyla bir diğer çöplüğe dönüştürülmüş durumda. Yakutiye Belediyesi mi sorumlu acaba? Hayır, öyle olsa sahip çıkarlar. O zaman Büyükşehir Belediyesi sorumludur? Yok canım, öyle olsa, her yanı kaymak gibi yapmaya çalışan Büyükşehir önderleri, şehitliği bu halde bırakırlar mı hiç? O zaman buranın sorumluluğu Kültür İl Müdürlüğü’ne aittir! İyi de onlar zaten hiç sahip çıkmıyor. Anlaşıldı; Yanakdere’nin sorumluluğu valiliktedir; Sn. Erzurum Valisi Okay Memiş Bey, gereğini yapacaktır.
Yanıkdere’de ne olmuştu?
1916 yılında Ruslar Erzurum’u işgal etmişti. 1917 yılında Rus Askeri birlikleri Erzurum’u terk etmiş, Erzurum’daki komutanlığa da Ermeni Komiteci Antranik’i tayin etmişlerdi. Erzurum’da 1918 yılının Şubat ve Mart aylarında tam bir Müslüman soykırımı Antranik ve Dr. Azeryev tarafından düzenlenmiş ve yaptırılmıştır. Ermeni Taşnak Çeteleri, tarihi Türk Yurdu Erzurum’u insanıyla, medeniyetiyle, kültür varlıklarıyla, sanat eserleriyle ve bin yıldan beri gururla taşıdığı Müslüman Türk kimliğiyle ortadan kaldırmaya ve tarih sahnesinden silmeye çalışmışlardır.
Yanıkdere’ye gelince: 20 Şubat 1918’de, demir yoluna biriken karların temizletileceği bahanesi ile şehirden zorla toplanan her yaştan insan, elleri bağlı olduğu halde, yirmişer kişilik guruplar halinde vagonlara doldurulup Yanıkdere mevkiine götürülür. Tren Yanıkdere Köprüsüne gelince, elleri birbirine bağlı insanlar silah zoruyla ve kafalarına baltalarla vurularak dereye itilir. Kopan feryatların duyulmaması için de tren sürekli düdük çalmaktadır. Vagonlar boşaltıldıkça tekrar doldurulur. Bu hunharca cinayetler tekrarlanır durur. Ermeni caniler, ellerindeki tüfek ve el bombaları ile de dereye döktükleri insanlara ateş yağdırmaktadırlar. Ermenilerin Yanıkdere’de bu suretle katlettikleri masum insan sayısı 3 bin civarındadır.
Ne var ki, Yanıkdere şehitleri için uyduruk bir anıt yapıldı o da kaderine terk edildi.
Oysa burası içinde bir müzeyi de barındıracak şekilde tertip edilebilir; çevresi şehitlerin manevi huzuruna yakışır bir şekil alabilir; tez zamanda da almalıdır.
Zahire ambarı gibi pil ambarı!
Sağ olsunlar var olsunlar; belediyelerimiz rutin hizmetlerinin dışında bir de böyle ‘titiz temizlik’ aparatları üretiyorlar son zamanlarda. Ne var ki, görüp hayret eden vatandaşlar gibi bizim de merakımıza ve hayretimize mucip oldu. Aziziye Belediye binası önüne konulmuş, fotoğraftaki atık toplama sistemi ilginç özelliklere sahip. Eni bir metreden fazla, boyu da iki metreye yakın gözüküyor. Beş ambarı var sistemin: cam amparı, plastik ambarı, metal ambarı, kâğıt ve atık pil ambarları. Bu ambarları duyarlı Dadaşkent sakinleri sayılan maddelerle dolduracaklar. Artık ambarlar kaç yıla dolarsa, elli yıl mı, yüz yıl mı! Yetmemiş ambarlardan Dadaşkent’te birkaç noktaya daha konulmuş… Hiç olmazsa şu ambarların eni boyu biraz küçük ölçekli olsaymış ya!..
Bu bir kaynak israfıdır…
Allah cümlemize akıl fikir versin, başka ne diyelim?...
ŞİİR
ERZURUM SAZLIĞI
Erzurum Ovası'nın orta yerindeydi saz
Katar katar gelirdi leylek, ördek, turna, kaz
İki yüz çeşit kuş ağırlardı, bahar ve yaz
'Kuş senfonisiydi' yerdeki gökteki avaz
Firuz Bey, Tivnik, Karaz, Ağaver'di, köprüsü
Köprülere bağlıydı yirmi köyün öyküsü
Göl suyu yükseldi mi geçit vermez köprüler
Denir elbet, ey sazlık, sensin ömür törpüsü
Dört yanı doluydu kuş yumurtası kuş tüyü
Baharı, yazı, pek güzeldi, sanki bir büyü!
Saz dalında şarkı söylerdi sazın bülbülü
Hem yerlisi hem yabancısı övdü bu gölü
Erzurumlu cilden dokudu zembille sele
Bak! Selem dolu sazlık yumurtası, gel hele
Tavuğu nedecen, kaz yumurtası yesene!
Al beyim, al! Fırsattır, verme sepeti yele
Cil; halı yastıkta, duvarda, damda, tavanda
Her yerde; semerde, neyde, kalemde, kavalda
Gör! Köylü, manda sürüsünü saza salanda
Ne hoş olur; bin camız, sazda kanal yaranda
İnce cilden mamul; rapata, seccade, hasır
Hasırsız olur mu ev, olsa da adı kasır
Yaktı kalın cilini: dükkân, hamam, fırın, ev
Gelip geçti azizim, nice böyle bin asır
Ellili yıllardaydı… girdik sazın kanına
Sönüp gitti gölü, değdi mi acep karına
Yazık ettik yazık, şu Erzurum'un sazına
Gitti kuş, gitti seda, kaldık motor cazına
M.Talât Uzunyaylalı
KURAN ÜZERİNE DEĞİNMELER…
Kuran’ın Rehberliği olmadan cennetin yolundan yürüyemeyiz...
*
Kuran’ın sadece lafzını değil anlamını okumamız gerekiyor. Kuran’ın anlamını okuyup üzerinde düşünelim. Kuran, Kelam sıfatının tecellisidir; kelamı olup Kuran'ı olmayan insan hayvan mertebesinde insandır.
*
Vücudumuz ses ve kelime olmadan bizimle konuşur; mesela midemiz açlık ve susuzluk hissi vererek durumunu bize açıklar. Duygularımız hüzün ve sevinç diliyle bizimle konuşur. Bunun gibi vicdanımız da kabul ve isyan ederek bizimle kelam eder. Anlamalıyız ki bu durumumuz fıtrî bir Kuran’dır…
“Söğütlü Natürel Lahana Turşusu” gelecek yıl piyasada!
Erzurum’un Aziziye ilçesine bağlı Söğütlü Köyü’nde kurulacak tesiste, B-12 Vitaminin yegâne kaynağı olan ‘Söğütlü Natürel Lahana Turşusu” üretilmesine başlanacak. İlk parti ürünler ise 2021 yılının Kasım ayında piyasada satılacak.
Konuyla ilgili toplantıya, Erzurum Valisi Okay Memiş, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Aziziye Belediye Başkanı Mehmet Cevdet Orhan ve Söğütlü Muhtarı Seyfettin Küçükler katıldı. Toplantıda, Söğütlü mahallesinde, ‘natürel lahana turşusu’ üretilmesi konusu ele alındı.
Toplantıya Ankara’dan telekonferans yöntemiyle katılan kimya profesörü İbrahim Saraçoğlu, tarlada yetişen iri göbekli Erzurum lahanasının doğal lahana özelliği taşıdığını ve bu özelliğin çok önemli bir özellik olduğunu açıkladı.
Saraçoğlu, hiçbir bitki de B-12 vitamini bulunmadığını, sadece lahana bitkisinden yapılan turşularda B-12 vitamini bulunduğunu, Söğütlü Köyü’nde kurulacak tesiste üretilecek natürel lahana turşularının büyük rağbet göreceğini, natürel lahana turşularının sadece kaliteli bir gıda olmadığını aynı zamanda B-12 eksiliğini gideren tabii bir ilaç gibi insanlara yararlı olacağını ifade etti.
Saraçoğlu şunları kaydetti: “Lahana fonksiyonel bir sebzedir. Bugün modern tıbbın tedavi edemediği birkaç hastalığı tedavi etme özelliğine sahiptir. Kültür lahanası değil, açık alan tarımında üretilen lahana bu konuda etkili olmaktadır. Erzurum lahanası tam da bu özelliğe sahip bir lahanadır. Lahananın pek çok sağlık sorununa yararı bulunmaktadır. En önemli yararlarından biri de, dünyada hiçbir bitkide olmayan, fakat sadece lahana turşusunda olan B-12 vitaminini bize temin etmesidir. B-12 vitamini sadece hayvansal besinlerde bulunur, ancak beyaz lahananın fermentasyonu sonucunda B12-vitamini bakımından zengin, ekşi tadı olan ferment-lahana oluşur. Bu özellikte neredeyse hiçbir bitkide yoktur. Lahana turşusu, B-12 vitamini eksikliği çekenler için adeta mucizevi bir etkiye sahiptir. Lahana turşusunu çok tüketenlerde B-12 vitamini daima çok yüksek çıkar. Dengeli bir şekilde lahana turşusu tüketildiğinde, günümüzün önemli bir sağlık sorunu olan B-12 vitamini eksikliği ortadan kalkmış olacaktır.”
Beyaz lahana kürünü de tavsiye eden Saraçoğlu, bu konuda da şu bilgileri verdi: “Tarla lahanası yapraklarının, özellikle çöpe atılan en dış yapraklarının, kaynatılmasıyla yapılan lahana kürü; vücudumuzdan toksin atıcı, biyotransformasyon mekanizmasını harekete geçirici, düzensiz kan dolaşımını düzenleyici, selüloit yok edici ve oluşumunu önleyici, bağırsak (kolon) kanserini önleyici, kılcal damarların çatlamasını engelleyici, hormonları dengeleyici, yüksek kan şekerini düşürücü, kanser hastalarında ışın tedavisi ve kimyasal tedavi sonrası sorunlarının giderilmesinde yardımcı ve destekleyicidir.”
Erzurum Valisi Okay Memiş ile Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de yaptıkları değerlendirmede, Erzurum’un başta balı ve lahanası olmak üzere, pek çok tarım ürününün markalaştırılamadığını bu konuda ciddi çalışmalar başlatıldığını, bu çalışmaların etkili ilk örneğinin önümüzdeki yıl faaliyete geçecek olan “Söğütlü Natürel Lahana Turşuları” tesisinin olacağı müjdesini verdiler.
Memiş ve Sekmen, Söğütlü Natürel Turşusu’nun, büyük market zincirlerine de gireceğini, turşunun kısa sürede Türkiye’de tanınacağını, talebe göre, Pasinler’de yetiştirilen aynı özellikteki lahanaların da natürel turşu üretiminde kullanılacağını ifade ettiler.
Aziziye Belediye Başkanı Orhan ise, Dadaşkent ve Ilıca’da kuracakları ‘Söğütlü Halk Pazarlarında, başta lahana turşusu olmak üzere köyde üretilen tarla ürünlerinin doğrudan halka satışının sağlanacağını belirtti.
Söğütlü Muhtarı Seyfettin Küçükler de, köylerinin gerek arazi yapısı, gerek iklim koşulları ve gerekse çalışkan insan potansiyeliyle uzun zamanlardan beri Erzurum’un yazlık sebze ihtiyacını karşıladığını, bu ürünlerin başında da lahananın geldiğini hatırlattı.
Küçükler, “Köyümüz üreticileri kurulacak şirketin ortağı olacak ve Erzurum’da, kırsalda, ilk kez bir üretim tesisine köyümüz sahip olacaktır. Bizi teşvik eden ve destek olan yetkililere köyümüz halkı adına teşekkür ediyoruz.”
Not: Bu haber 1 Nisan olmamasına rağmen bir, 1 Nisan şakasıdır. Fakat natürel özelliklere sahip, B-12 vitamini deposu, Söğütlü Köyü ve Pasin Ovası lahanasının turşusu neden üretilmesin? Böyle bir tesisi kurmak neden zor olsun?
Yanıkdere’deki 3 bin şehitten utanmalıyız!
1918’de Ermeni çetelerince şehit edilen 3 bin masum Erzurumlunun cenazelerinin bulunduğu Yanıkdere şehitliği ne sebeple kaderine terk edilmiş bilinmez. Bu sahipsizlik neredeyse her sene gündeme getirilmektedir, ama yetkili etkili zevat, ne hikmetse, sessizliğini koruyor.
Peki, Yanıkdere Şehitliği’ne kim sahip çıkacak? Şu an içinde hayvanlar otlatılıyor, şehitliğin içi ve etrafı çer çöp dolu. Şehitliğin karşısı moloz yığınıyla bir diğer çöplüğe dönüştürülmüş durumda. Yakutiye Belediyesi mi sorumlu acaba? Hayır, öyle olsa sahip çıkarlar. O zaman Büyükşehir Belediyesi sorumludur? Yok canım, öyle olsa, her yanı kaymak gibi yapmaya çalışan Büyükşehir önderleri, şehitliği bu halde bırakırlar mı hiç? O zaman buranın sorumluluğu Kültür İl Müdürlüğü’ne aittir! İyi de onlar zaten hiç sahip çıkmıyor. Anlaşıldı; Yanakdere’nin sorumluluğu valiliktedir; Sn. Erzurum Valisi Okay Memiş Bey, gereğini yapacaktır.
Yanıkdere’de ne olmuştu?
1916 yılında Ruslar Erzurum’u işgal etmişti. 1917 yılında Rus Askeri birlikleri Erzurum’u terk etmiş, Erzurum’daki komutanlığa da Ermeni Komiteci Antranik’i tayin etmişlerdi. Erzurum’da 1918 yılının Şubat ve Mart aylarında tam bir Müslüman soykırımı Antranik ve Dr. Azeryev tarafından düzenlenmiş ve yaptırılmıştır. Ermeni Taşnak Çeteleri, tarihi Türk Yurdu Erzurum’u insanıyla, medeniyetiyle, kültür varlıklarıyla, sanat eserleriyle ve bin yıldan beri gururla taşıdığı Müslüman Türk kimliğiyle ortadan kaldırmaya ve tarih sahnesinden silmeye çalışmışlardır.
Yanıkdere’ye gelince: 20 Şubat 1918’de, demir yoluna biriken karların temizletileceği bahanesi ile şehirden zorla toplanan her yaştan insan, elleri bağlı olduğu halde, yirmişer kişilik guruplar halinde vagonlara doldurulup Yanıkdere mevkiine götürülür. Tren Yanıkdere Köprüsüne gelince, elleri birbirine bağlı insanlar silah zoruyla ve kafalarına baltalarla vurularak dereye itilir. Kopan feryatların duyulmaması için de tren sürekli düdük çalmaktadır. Vagonlar boşaltıldıkça tekrar doldurulur. Bu hunharca cinayetler tekrarlanır durur. Ermeni caniler, ellerindeki tüfek ve el bombaları ile de dereye döktükleri insanlara ateş yağdırmaktadırlar. Ermenilerin Yanıkdere’de bu suretle katlettikleri masum insan sayısı 3 bin civarındadır.
Ne var ki, Yanıkdere şehitleri için uyduruk bir anıt yapıldı o da kaderine terk edildi.
Oysa burası içinde bir müzeyi de barındıracak şekilde tertip edilebilir; çevresi şehitlerin manevi huzuruna yakışır bir şekil alabilir; tez zamanda da almalıdır.
Zahire ambarı gibi pil ambarı!
Sağ olsunlar var olsunlar; belediyelerimiz rutin hizmetlerinin dışında bir de böyle ‘titiz temizlik’ aparatları üretiyorlar son zamanlarda. Ne var ki, görüp hayret eden vatandaşlar gibi bizim de merakımıza ve hayretimize mucip oldu. Aziziye Belediye binası önüne konulmuş, fotoğraftaki atık toplama sistemi ilginç özelliklere sahip. Eni bir metreden fazla, boyu da iki metreye yakın gözüküyor. Beş ambarı var sistemin: cam amparı, plastik ambarı, metal ambarı, kâğıt ve atık pil ambarları. Bu ambarları duyarlı Dadaşkent sakinleri sayılan maddelerle dolduracaklar. Artık ambarlar kaç yıla dolarsa, elli yıl mı, yüz yıl mı! Yetmemiş ambarlardan Dadaşkent’te birkaç noktaya daha konulmuş… Hiç olmazsa şu ambarların eni boyu biraz küçük ölçekli olsaymış ya!..
Bu bir kaynak israfıdır…
Allah cümlemize akıl fikir versin, başka ne diyelim?...
ŞİİR
ERZURUM SAZLIĞI
Erzurum Ovası'nın orta yerindeydi saz
Katar katar gelirdi leylek, ördek, turna, kaz
İki yüz çeşit kuş ağırlardı, bahar ve yaz
'Kuş senfonisiydi' yerdeki gökteki avaz
Firuz Bey, Tivnik, Karaz, Ağaver'di, köprüsü
Köprülere bağlıydı yirmi köyün öyküsü
Göl suyu yükseldi mi geçit vermez köprüler
Denir elbet, ey sazlık, sensin ömür törpüsü
Dört yanı doluydu kuş yumurtası kuş tüyü
Baharı, yazı, pek güzeldi, sanki bir büyü!
Saz dalında şarkı söylerdi sazın bülbülü
Hem yerlisi hem yabancısı övdü bu gölü
Erzurumlu cilden dokudu zembille sele
Bak! Selem dolu sazlık yumurtası, gel hele
Tavuğu nedecen, kaz yumurtası yesene!
Al beyim, al! Fırsattır, verme sepeti yele
Cil; halı yastıkta, duvarda, damda, tavanda
Her yerde; semerde, neyde, kalemde, kavalda
Gör! Köylü, manda sürüsünü saza salanda
Ne hoş olur; bin camız, sazda kanal yaranda
İnce cilden mamul; rapata, seccade, hasır
Hasırsız olur mu ev, olsa da adı kasır
Yaktı kalın cilini: dükkân, hamam, fırın, ev
Gelip geçti azizim, nice böyle bin asır
Ellili yıllardaydı… girdik sazın kanına
Sönüp gitti gölü, değdi mi acep karına
Yazık ettik yazık, şu Erzurum'un sazına
Gitti kuş, gitti seda, kaldık motor cazına
M.Talât Uzunyaylalı
KURAN ÜZERİNE DEĞİNMELER…
Kuran’ın Rehberliği olmadan cennetin yolundan yürüyemeyiz...
*
Kuran’ın sadece lafzını değil anlamını okumamız gerekiyor. Kuran’ın anlamını okuyup üzerinde düşünelim. Kuran, Kelam sıfatının tecellisidir; kelamı olup Kuran'ı olmayan insan hayvan mertebesinde insandır.
*
Vücudumuz ses ve kelime olmadan bizimle konuşur; mesela midemiz açlık ve susuzluk hissi vererek durumunu bize açıklar. Duygularımız hüzün ve sevinç diliyle bizimle konuşur. Bunun gibi vicdanımız da kabul ve isyan ederek bizimle kelam eder. Anlamalıyız ki bu durumumuz fıtrî bir Kuran’dır…