Meslek hayatı boyuncu birçok usta ve çırak yetiştirdiğini söyleyen 4 kız çocuğu babası Hasan Erdem, Yarım asırdır çalıştığı fırında kazandığı parayla ailesinin geçimini sağladığını belirtti.
Hasan Erdem, yarım asırdır fırında çalışmanın getirdiği deneyimle, her bir ekmek hamurunun kıvamını, pişme süresini en iyi şekilde yaparak müşterilerine kaliteli ürünler sunmanın gururunu yaşıyor. Yaşını bir engel değil, bir avantaj olarak gören Erdem, geçen yılların ona kattığı ustalıkla, her bir ekmeği adeta bir sanat eserine dönüştürüyor. Çalışkanlık, azim ve sevgiyle her zorluğun üstesinden gelinebileceğini gösteren Erdem, gençlere de ilham oluyor.
Fırının başında geçen uzun yıllar boyunca birçok şey değiştiğini söyleyen Erdem, mesleğine olan tutkusunu ve sadakatini hiç kaybetmediğini belirterek, "1956 doğumluyum. Yarım asırdır ekmeğimi fırından çıkarıyorum. Hala da devam ediyorum. Severek yapıyorum. Herhangi bir sıkıntımız olmuyor. Yalnız ramazan ayının yaz mevsimine denk geldiği zaman bayağı zorluklar çektim. Bu meslekte çok uykusuz kalıyoruz tabi sıcaklıkta oldukça bizi etkiliyor. Ekmeğimi bu işten kazanıyorum. Beş tane kız çocuğum var. Hepsini okutmuşum. Hepsi ekmek sahibi olmuş artık. Eleman yetiştiremiyoruz. Eleman sıkıntısı çok çekiyoruz. Eskiden yetiştirebiliyorduk, şimdi artık gençler heves etmiyorlar. Hazıra konuyorlar zorluğa gelemiyorlar. Fırıncılık altın gibi bir meslek her yerde geçerli olan bir meslektir. Her tarafta ihtiyaç ve zaruri bir meslektir” dedi. Küçük yaşlardan beri fırıncılık mesleğine gönül veren Erdem, zamanın hızla akıp geçtiği bu yarım asırlık serüvende birçok zorluğa rağmen dimdik ayakta durduğunu belirterek, “Meslekte bazı zorluklarımız olmuştur. Gece eve gitmediğimiz oluyor. Tabii ki aile içinde çok şükür huzursuzluğumuz olmadı. Birbirimizi anlayışla karşılarız. Ekmeğimizi bu şekilde kazanmaya çalıştık. Bu mesleğe ben başladığımda 18 yaşlarımda falan vardım. Benim ustalarım benim kendi öz kardeşlerim ve benim küçüklerimdir. Bunlar benden daha önce başlamıştır. Hayatta çok zorluklar çektim. Gurbette bayağı çalıştık. İzmir'de, İstanbul'da ve Bursa'da çok çalıştım. Böyle yerlerde çalıştık, oralarda yetiştik. Kışın soğuk ve yazın sıcak. En başta mesleğini seveceksin. Dürüst olacaksın, kaliteli olacaksın. Kaliteni konuşturacaksın. Sağlık, afiyet olduğu sürece Allah muhafaza ederse mesleğime devam edeceğim. Öyle bir meslek ki hastalık. İnsanda hastalık oluyor. Bu meslekte de emekli oldum” şeklinde konuştu. İHA
Hasan Erdem, yarım asırdır fırında çalışmanın getirdiği deneyimle, her bir ekmek hamurunun kıvamını, pişme süresini en iyi şekilde yaparak müşterilerine kaliteli ürünler sunmanın gururunu yaşıyor. Yaşını bir engel değil, bir avantaj olarak gören Erdem, geçen yılların ona kattığı ustalıkla, her bir ekmeği adeta bir sanat eserine dönüştürüyor. Çalışkanlık, azim ve sevgiyle her zorluğun üstesinden gelinebileceğini gösteren Erdem, gençlere de ilham oluyor.
Fırının başında geçen uzun yıllar boyunca birçok şey değiştiğini söyleyen Erdem, mesleğine olan tutkusunu ve sadakatini hiç kaybetmediğini belirterek, "1956 doğumluyum. Yarım asırdır ekmeğimi fırından çıkarıyorum. Hala da devam ediyorum. Severek yapıyorum. Herhangi bir sıkıntımız olmuyor. Yalnız ramazan ayının yaz mevsimine denk geldiği zaman bayağı zorluklar çektim. Bu meslekte çok uykusuz kalıyoruz tabi sıcaklıkta oldukça bizi etkiliyor. Ekmeğimi bu işten kazanıyorum. Beş tane kız çocuğum var. Hepsini okutmuşum. Hepsi ekmek sahibi olmuş artık. Eleman yetiştiremiyoruz. Eleman sıkıntısı çok çekiyoruz. Eskiden yetiştirebiliyorduk, şimdi artık gençler heves etmiyorlar. Hazıra konuyorlar zorluğa gelemiyorlar. Fırıncılık altın gibi bir meslek her yerde geçerli olan bir meslektir. Her tarafta ihtiyaç ve zaruri bir meslektir” dedi. Küçük yaşlardan beri fırıncılık mesleğine gönül veren Erdem, zamanın hızla akıp geçtiği bu yarım asırlık serüvende birçok zorluğa rağmen dimdik ayakta durduğunu belirterek, “Meslekte bazı zorluklarımız olmuştur. Gece eve gitmediğimiz oluyor. Tabii ki aile içinde çok şükür huzursuzluğumuz olmadı. Birbirimizi anlayışla karşılarız. Ekmeğimizi bu şekilde kazanmaya çalıştık. Bu mesleğe ben başladığımda 18 yaşlarımda falan vardım. Benim ustalarım benim kendi öz kardeşlerim ve benim küçüklerimdir. Bunlar benden daha önce başlamıştır. Hayatta çok zorluklar çektim. Gurbette bayağı çalıştık. İzmir'de, İstanbul'da ve Bursa'da çok çalıştım. Böyle yerlerde çalıştık, oralarda yetiştik. Kışın soğuk ve yazın sıcak. En başta mesleğini seveceksin. Dürüst olacaksın, kaliteli olacaksın. Kaliteni konuşturacaksın. Sağlık, afiyet olduğu sürece Allah muhafaza ederse mesleğime devam edeceğim. Öyle bir meslek ki hastalık. İnsanda hastalık oluyor. Bu meslekte de emekli oldum” şeklinde konuştu. İHA