Bugünler de kime dokunsam huzursuz, kime dokunsam mutsuz.. Ve sürekli aynı soruyla muhattap oluyorum. Sen adil kararlar aldığına inanıyor musun? Bu sorularla muhattap olmak gerçekten üzüyor, ve vicdanımı sızlatıyor. Çünkü adalete olan inanç eğer yok olduysa, toplumda artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Adalet mekanizmalarının etkin olması, bir toplumun huzur ve güven içinde yaşaması açısından kritik bir öneme sahiptir. Lakin çok değil sadece geçen birkaç ayda yaşadıklarımıza bile bakınca çok da huzur ve güven içinde olduğumuz söylenemez. Okula gitmesi gereken bir yavrumuz melek oldu mesela, dudak uçuklatan servet sahipleri enercilerini tazeliyor, sokak ortasında kadınlar öldürülüyor, bireysel silahlanma had safhada..Bir baba okul başladı diye endişelenir mi? Ben her gün hayırlısıyla eve gelseler diye dua ediyorum mesela. Daha birkaç gün önce minik bir yavrunun bir servis şoförü tarafından ezilmesi gözümün önünde. Yaşanan gelişmeler, adaletin yerini bir cezasızlık sistemine bıraktığını gösteriyor. Bu durum, yalnızca bireylerin hukuka olan güvenini zedelemekle kalmıyor, aynı zamanda toplumsal huzuru da tehdit ediyor. Peki nedir bunun altında yatan neden? Cezasızlık…Cezasızlık, bir eylemin, özellikle de suçların, yanlızca ceza mekanizması tarafından karşılık bulmaması anlamına gelir. Türkiye’de, bazı ses getiren davalarda, suç işleyenlerin yargı sürecinde karşılaştıkları muamele, adaletin tecellisi noktasında haklı olarak ciddi şüpheler doğuruyor. Kamuoyunda geniş yankı uyandıran bazı davalarda, sanıkların ağır cezalardan kurtulması veya oldukça hafif cezalarla yetinmeleri, adaletin sağlanmadığı algısını güçlendiriyor. Bu gibi durumlar ne mi yaratıyor? İnsanlar, haklarını aramakta isteksiz hale gelirken, toplumda adaletin varlığına dair inanç da giderek erozyona uğruyor. Çöküyor..Toplumda adalete olan inanç yavaş yavaş da değil bildiğiniz gürültü ile çöküyor. Burada ele alınan birçok sebep olabilir belki. Bunlardan sadece birini ele alacağım. Türkiye’nin infaz sistemi..Mevcut adalet mekanizmasındaki sorunların bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor infaz sistemindeki aksaklıklar. Ceza infaz kurumlarındaki sorunlar, suçluların rehabilitasyonu ve topluma kazandırılması noktasında büyük eksiklikler barındırmaktadır. İnfaz sisteminin yetersizliği nedeniyle, suçluların topluma kazandırılması hedefini gerçekleştirmesi şöyle dursun, cezaevlerinde geçirdikleri süre boyunca suçluların daha da radikalleşmesine neden oluyor. Cezaevlerimiz genellikle cezalandırma odaklı yapıdalar ve bu durum, suçluların doğal olarak toplumla yeniden entegrasyonunu zorlaştırıyor. Cezaevlerinin fiziksel koşulları, eğitim olanaklarının yetersizliği ve psikolojik destek hizmetlerinin eksikliği, suçluların ıslah edilmesi adına ciddi engeller teşkil ediyor. Eğitim programları, mesleki kurslar ve psikolojik destek gibi imkanların yetersizliği, mahkumların topluma kazandırılmasını engeller nitelikte. Türkiye’de her ne kadar göz ardı edilse de, rehabilitasyon, suçluların ceza infaz sürecinde yeniden topluma kazandırılmalarını hedefleyen bir süreçtir. Fakat, Suçluların bireysel ihtiyaçları, psikolojik durumları ve sosyal geçmişleri dikkate alınmadan uygulanan standart yaklaşımlar oldukça rehabilitasyonun hedefine varması nasıl düşünülebilir ki? İnfaz sisteminin yetersizliği, toplumda suçlulara yönelik olumsuz bir algıyı da beraberinde getiriyor. Sonuçta, cezaevinden çıkan bireyler, topluma yeniden entegre olma çabalarında büyük zorluklarla karşılaşıyor, iş bulma ve sosyal ilişkiler kurma konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Bu durum, toplumda suçlulara karşı bir stigma yani damgalanma oluşturarak, onların yeniden suç işlemesine zemin hazırlıyor. Peki çözüm ne dediğinizi duyar gibiyim. Çözüm sistemi en baştan ele almak! İnfaz sisteminin yetersizliklerini gidermek için kapsamlı reformlara ihtiyaç olduğu ortada. Öncelikle, ve en başta cezaevlerinde rehabilitasyon programlarının güçlendirilmesi gerekmekte. İnfaz sistemi, insan hakları temelinde yeniden yapılandırılmalı, eğitim, mesleki beceriler ve psikolojik destek gibi unsurların ön planda tutulmalıdır. Suçluların yeniden suç işlemelerini önleyecek ve topluma sağlıklı bireyler olarak kazandırılmalarını sağlayacak sağlam adımlar atılmalıdır.
Adaletin tecellisinde adil kararlar kadar, suçluların topluma kazandırılması da çok önemlidir. Bu nedenle, infaz sisteminin reforme edilmesi, acil ama çok acil bir ihtiyaçtır.