Sanal dünya hayatımızın neredeyse bir parçası olmuş. Hepimizin bir gerçek bir de sanal bir dünyası var çünkü. Geçtiğimiz hafta sosyal medya platformu instagrama gelen giriş yasağı ile bir nebze gerçek dünyaya dönebildik. Yazıyı kaleme aldığım ve sansürün dördüncü gününde benim de elim hala belli aralıklarla uygulamayı açmaya gidiyor. Uygulamaya girmenin bir takım farklı yolları olsa da bu seferlik alınan yasak kararına uyma kararı aldım. Yasak kararı kaldırılana dek hiçbir farklı uygulamadan girmeyeceğim. Elbette uygulanan sansürün hedeflediği amaca uyguladığını gördüğüm zamana dek.. Konuyu sizlere aslında internet özgürlüğü ve ifade özgürlüğü açısından değerlendireceğim. Sosyal medya platformlarını ve dolayısıyla instagramı, düşüncelerimizi ve görüşlerimzi paylaşabilmenin önemli araçları olarak kabul ediyoruz. İnternet özgürlüğü ve ifade özgürlüğünden dem vuranlarında bu özgürlüğe sahip çıkması gerekiyor. Uygulamanın sahibi ülkelerin görüşlerini baz alarak insanların düşüncelere sansür uygulanmaması gerekiyor. Beni bilen bilir. Ben özgürlüklerin tanınmasından, korunmasından yana tavır takınan bir hukukçuyum. Yapılan sansürü savunmuyor, ancak gelecek özgür düşünceler için yerinde bir hamle olduğunu düşünüyorum. Yasağa uyma kararım bu seferlik bundan. Çünkü sırf Filistin’i savundu diye insanların paylaşımlarına engel koyan, bazı paylaşımları kaldıran bir cürretin amacının çok da ifade özgürlüğü ve internet özgürlüğü olmadığı fikri daha baskın geliyor bende. Ortada bir KAT-Lİ-AM var, ortada bir SOY-KI-RIM var. Bunu görmezden gelemeyiz. Çünkü elimizden sadece bu geliyor: Protesto… Ses çıkarabilmek ve ölen ve soykırıma uğrayanların sesi olabilmek. Bu ses de kısılırsa masum bir halkın sahneden silindiğine şahit oluruz. Bu sesi kısanlar yarın senin, benim için paylaşımlara da sansür uygulayacak. Dolayısıyla uygulanan sansüre ülkemizin yasal ve toplumsal dinamikleri açısından bakmamız gerekiyor. Verilen tepkiyi bir hamle olarak doğru buluyorum. Ancak bu her kafasına estikçe uygulanacak bir sansür olduğu zaman elbette ki bunun karşısında olurum. Zamanlama doğru ama çok da uzamaması gerekiyor. Çünkü sansür uygulamaları, ifade özgürlüğünü kısıtlayacaktır. Kullanıcıların çeşitli konularda görüşlerini paylaşmaları, eleştirel düşünceler geliştirmeleri ve kamuoyunu bilgilendirmeleri zorlaşacaktır. Bu durum, demokratik süreçlerin ve halkın bilinçlenmesinin önünde engel oluşturacaktır. Biz güçlü bir ülkeyiz, tepkimizi gösterdik, ancak bu tepkinin uzaması farklı sıkıntılara yol açacaktır. İfade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı, temel insan hakları olarak kabul edilir. Türkiye'nin sansür politikaları, uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumlu olup olmadığı konusunda tartışmalara neden olabilir. Biz demokratik, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olmak zorundayız. Tepki eğer uluslararası sosyal medya platformlarının ülkemizdeki sansür kararına karşı nasıl hareket edeceklerini belirlemek içindiyse, karşılığını aldığı kanaatindeyim. Uzaması halinde tartışma ve eleştiri konusu olacaktır. Uzaması, ve alışkanlık haline getirilmesi uluslararası alandaki imajımızı olumsuz etkileyecektir. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Türkiye'deki ifade özgürlüğü durumunu düzenli olarak değerlendirmektedir.
Sonuç olarak, ülkemizde Instagram'a uygulanan sansür, karmaşık ve farklı boyutları olan bir durumdur. Bu konuda yapılacak değerlendirmelerde, ifade özgürlüğü, bilgiye erişim, ekonomi ve uluslararası ilişkiler gibi çeşitli faktörler dikkate alınmalıdır. Tepki ve hamleyi doğru buluyor, ancak her olay ve durumda uygulanmayacak olmasını umut ediyorum. Ve verilen tepkinin anlaşıldığını daha fazla uzamaması gerektiğinin de altını çiziyorum.
Çok iyi oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız, İnşaAllah uzun bir süre daha açtırmaz. Hele biraz , Instagram da ferahlasın, insanlar da.