Etrafınıza bakmaktan vazgeçin!
Kendinize dönün!
Kendimden biliyorum zor…
Sıkıntılı… Çileli iş!
Kusuru başkasından bulmak…
Edip eyleyemediklerinizin suçunu umdukladıklarınızdan bulamadıklarınıza yüklemek…
Kolay ve zahmetsiz iş.
Üstüne bir de hatır koyup, suçlamak var…
Kaymaklı kadayıf gibi… başarısızlığınızı alıp götürür keyifli bir hayata kavuşturur sizi.
Ancak unutmamak gerekir ki, hayatınız o başarısızlığın gölgesinde devam etmekte…
Siz yok saysanız da nafile.
O halde gerçekçi olmalıyız.
Bütün suçu siyasete yüklemek hayatın içindeki şahsi hatalarınızı ortadan kaldırmaz.
Hayatın pahalı olduğunu söylemek ihtiyacınız olmadığı halde aldıklarınızın yükünü sizin iradenizden kaldırmaz.
Bu işi ben hallederim demek sizi devasa bir güce büründürmez…
Ancak yapacak hiçbir şeyim yok demek de, meselenin bütün kusurundan sizi temizlemez.
O halde ne yapmalıyız?
İrademiz kadar olaylara dahil olmalıyız!
Yok denmesi gerektiğinde boyun eğmemeli…
Olması gerektiğini bildiğimiz halde olayların seyrini değiştirmeye çalışanlardan olmamalıyız.
Beşer olarak dünyaya gelen bebeğin insan olmak yolculuğu bakış açısını derinleştirme becerisini geliştirmesiyle mümkün.
İşte bu bizim elimizde…
Dünyayı değiştiremeyiz ama kendimizi değiştirmemiz mümkün.
Ve bu dedikodu olmaktan öteye geçmeyen şikayet ve galiz sözlerle mümkün değil.
Çocuğun ismini aslan koymak onun bütün imkanlarını zorlayarak eşek olmasının önüne geçemez.