Kamuoyu araştırmalarının doğru sonuç vermesi, yapılan yöntem ve örneklemeler ile ilişkilidir. Örnek seçiminin doğru yapılması, yeterli sayıda denek olması doğru sonucu etkiler. İlk anketteki garipliği vurgulamıştım.
Şöyle ki, seçim gecesinden itibaren milletin kafasında değişim ile sonuçların ilişkilendirildiğini gördük. Yani kötü sonuçların sebebi “Kabine mi?” yoksa “Genel Merkez” mi? Diye iki dar alana sıkışmış bir kabulü getiriyor. Seçim sonuçlarının değerlendirmesi elbette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve uzmanlar tarafından yapılacaktır. Oysa kabine ve genel merkez değişimiyle sınırlandırılmak istenen değişimin bazı hataları görmemezlikten gelinmesine yol açabileceği kanaatini taşıyorum.
Seçim kazanılmış veya kaybedilmiş olsun o il, ilçede hata yapılmadığı veya yapıldığını tek başına ifade etmeyecektir. Örneğin, devam eden başkan adayının seçimi kaybetmesinde değişime onay vermeyen il milletvekilleri veya teşkilatları da kusurlu sayılmaz mı?
Aday belirleme sürecinde şüpheli anketler, il milletvekillerinin ısrarlı destekleri hataları getirmez mi? Yine 31 Mart sonuçları okunurken, 1 yıl önce yapılan milletvekilliği seçimlerinde oy kaybı acaba Erdoğan ve ekibi tarafından dikkate alınmayacak mı?
Dağılım sonucu milletvekili kaybedilmiş veya kaybedilmemiş olsun, erime 1 yıl önceden görülmüşse tedbirin daha farklı olması gerekmez mi?
Dönelim anketimize; Optimar Mayıs ayında araştırma yapmış. Anket “Ak Parti Yönetiminde Köklü Değişim Olmalı mı” ve “Kabinede Köklü Değişim Olmalı mı” sorularını kapsıyor. Beklenildiği gibi “Yönetimde Değişim” isteyenler ile “Kabine” de değişim isteyenlerin oranı bir hayli yüksek. Yüzde 80 ve 75 rakamlarına ulaşıyor.
Üretilen algılar arasında 31 Mart Yerel Seçim sonuçlarında Ak Parti Yönetimi ile Kabine sorumlu gösterilmek isteniyor. Elbette sorumludur, fakat kanaatimce bu sorumluluğun daha geniş bir alana uzanması gerekiyor. Kabinenin sorumluluğunu aramak ise çok doğru olmasa gerekir.
Algı, kazanılan ve kaybedilen iller dahil ayrıntılı analizin yapılmasını etkiler. Yani seçimin kazanıldığı belediyelerde başarı ve başarısızlık unsurları veya kıstas ne ile ölçülmeli sorusu gizlenmemelidir.
Bir il ele alalım, devam eden ve kaybedilen belediyeler var. Kazanılan belediyelerde dahi ciddi bir oy kaybı, yani erime var. Bu sonuçları değerlendirirken “Kabine”nin sonuca dahil edilmesi gerçek sebepleri örtmüş olabilir mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, değerlendirmesini yalnızca kaybedilen belde, ilçe, il veya Büyükşehir üzerinden mi, yoksa devam etme başarısı gösterirken, oyu erimiş belediyeleri de mercek altına alacak mı?
Erdoğan’ın tecrübeli bir siyasetçi olduğunu unutmadan, okuma yapmakta fayda var. Optimar araştırma sonuçlarına göre; "Ak Parti yönetiminde köklü değişim olmalı" diyenlerin oranı %84. Bu oran Ak Parti'liler arasında da %80'i buluyor. "Kabinede köklü değişim olmalı" diyenlerin oranı ise %75. Ak Parti'lilerin %64'ü, MHP'lilerin %83'ü bu fikirde.
İşin garip yanı ise ankete katılan ve CHP, İyi Parti, Dem ve diğer partilere oy verenlerde her iki soruya yüksek oranda, yüzde yüze yakın “evet” cevabı vermiş.
İlginç değil mi?