Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Atatürk, bir 10 yıl daha ülkeyi yönetebilseydi bambaşka bir Türkiye olacaktık” sözünün arkasında ne olduğuna dair tartışmalar yapılıyor. Sahi, Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı, bugün nasıl bir Türkiye olurdu?
Erdoğan’ın ’10 yıl daha ülkeyi yönetseydi’ sözünün ardında elbette İsmet İnönü gerçeği yatmaktadır. Sorulardan biri, “İsmet İnönü, Anıtkabir’de Atatürk’ün kabrini kaç defa ziyaret etmiştir?” sorusu da var. İnönü ve Anıtkabir araması yapıldığında sadece 2 resmi görülüyor. Bu ziyaretler yaşlılık dönemi ait. Atatürk’ün kabri önünde saygı duruşunda bulunurken resim yok. Anı defterine bir şey yazmış mı? Buna dairde bilgi yok. Atatürk’ün ölmeden önce İnönü’yü gözden çıkardığı biliniyor.
Atatürk’ün hastalanmasının ardından çok kötü muamele gördüğü, kenara atıldığına dair Murat Bardakçı’nın Makbule Hanımın anı ve evraklarında sabit. Hatta Makbule Hanım, güç bela bir defa ağabeyini ziyaret ettiği, ardından bir daha göremediğini belgelerden görüyoruz.
İnönü’nün Cumhurbaşkanlığına yürümesinin ardında Mareşal Fevzi Çakmak’ın desteği var. Buda ilginç bir durum. Sonrasında İnönü hükümranlığı yayılır. Paralara resmi basılır, “Milli Şef” unvanını alır. Yine Gazetesi/Milletvekili Hulki Cevizoğlu, İnönü’yü “Kürtçü” olarak ilan eder. İnönü dönemini “Z Vitamini” isimli belgesel romanında H. Nihal Atsız, yerden yere vurur. Atsız’ın tespiti İnönü’nün “Kürtçü” olduğuna dairdir. Sonunda pişmanlık duyduğu, ama hataların büyük yaralar açtığını “Z Vitamini” eserinde görürüz.
Tartışma eski fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Kasım açıklamasıyla yeniden gündeme geldi. Tartışmanın bir tarafında İnönü’nün, 15 yıl boyunca Atatürk'ün mezarını (Anıtkabir) bitirmediğini de işaret olarak görür. Nejat Özonay, “1944'de yapımına başlanan Anıtkabir, Adnan Menderes tarafından 1 Eylül 1953 tamamlandı” bilgisini İnönü’nün Atatürk’e karşı intikamı olarak yorumlanır.
Gerçekten de Anıtkabir, Menderes tarafından tamamlanmış ve 5816 sayılı Atatürk'ü koruma kanunu da Adnan Menderes/Demokrat Parti döneminde çıkarılmıştır.
Nejat Özonay şu soruyu soruyor; “İsmet İnönü’nün kendi resmini Türk Lirasına bastırması da masum bir eylem değil. Yıllardır Anıtkabir’i ziyaret eden, Atatürk hakkında olumlu şeyler yazan Tayyip Erdoğan Atatürk düşmanı olarak yaftalarınken, İsmet İnönü’yü nereye koymalıyız?”
Özonay, “İsmet İnönü Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’nin başına gelmiş bir felakettir… Atatürk düşmanıdır. Aynı zamanda İnönü’yü savunan birisi gerçek Atatürkçü olamaz… Paraya kendi resmini basan, Atatürk’ün cenazesini 15 yıl bekleten, Anıtkabiri sadece bir kere kerhen ziyaret eden kişidir… Cumhuriyetin ilk yıllarında küçük bir kesim zenginleşirken halk yokluk içindeydi… İnönü döneminde halkın fakirliği daha da arttı… Adnan Menderes’in seçilişi bir halk devrimidir aslında… Tayyip Erdoğan’ı da liderliğe taşıyan da aynı tabandır… İsmet İnönü dönemi ülkeyi fakirleştirmesi dışında, jeopolitik kayıplar dönemidir… Ege adaları da buna dahildir” ifadelerini kullanmış.
İnönü’yü Türkiye’nin gerçek aydınlarından Atilla İlhan’da, Anti Atatürkçü olarak niteler. İlhan’a göre İnönü, Türkiye’yi Atatürk’ün çizgisinden çıkarmış, emperyalizme açık hale getirmiştir.
Bu tartışmaları, İnönü döneminde kayıp giden Nuri Demirağ, Nuri Killigil, Şakir Zümre isimlerinin akıbetleri üzerinden de değerlendirmek gerekiyor.
İnönü’nün kötü bir mirası da Menderes’e karşı iki seçim kaybedişinin ardından iç cephede oluşturduğu yarılmadır. DP’liler gençleri fırında yakıyor, kesip etlerini kasapta satıyorlar” gibi absürt çıkışların altında dönemin CHP’sinin muhalefet anlayışı da vardır.