Murat Bardakçı, yazısında yalnızca muhafazakâr kesimin 90 yıllık hayal ve ideallerini değil, muhafazakâr ve milliyetçi kesimin düşlerinin gerçeğe dönüştürüldüğünü de sade ve net satırlarla aktarmış.
Bardakçı, yazının devamında; “Hakikat olan hayaller sadece bunlardan ibaret değil...
Türkiye nerede ise altı asırdan, yani Fatih Sultan Mehmed zamanından buyana ilk defa kendi silâhını kendisi yapmaya başladı. İmal ettiğimiz SİHA’lar savaş konseptini değiştirirken kendi tankımızı bile kendimiz imal etmeye giriştik. “Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın devamı değildir, Osmanlı Tarihi ile bizim bir alâkamız yoktur” saçmalıkları son buldu, tarihimize devletçe sahip çıkıldı ve bir zamanların en büyük hayallerinden olan eski harfler bile seçmeli ders yapıldı. Türkiye bugün sadece yurt içindeki değil, yurtdışındaki Türk eserlerini de restore ediyor ve bir zamanların “Kızılelma”sı olan Türk Dünyası ütopyası, “Türk Devletleri Teşkilâtı” olarak faaliyette...
Çok değil, yirmi-yirmi beş sene öncesine kadar uzak birer hayal olan bu değişiklikler bir tarafa, Türkiye artık dünyada ismi geçen ülkelerden biridir!
KAPALI OLAN BAŞKA AYASOFYA MI VAR?
Muhalefet partilerinin iktidarı eleştirmesi, yapılan hemen herşeyi fena ve yanlış göstermeleri âdettendir, bir yerde de muhalif olmanın gereğidir. İktidarın ekonomi alanındaki uygulamalarına yahut dış politikasına veryansın edilebilir ama muhafazakâr kesimin nerede ise seksen senelik hayallerinin hakikat hâline getirilmesini inkârı, sadece ideolojik nankörlüktür.
Siyasî hayatları boyunca daima muhafazakâr çizgide bulunan ama sonradan Altılı Masa’yı teşkil edip yıllarca veryansın ettikleri CHP’nin şimdiki liderini cumhurbaşkanı yapma çabasına girişen liderlerden üçü, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan şimdi işte böyle davranıyorlar... Meselâ, Ayasofya zaten ibadete açılmışken ve mâbedi turistler de serbestçe gezebilirlerken Temel Bey’in “İktidara geldiğimizde, Ayasofya gerçek mânâda açılmış olacak, kendi ruhuna kavuşacaktır. ...Bazı bölümleri turistlere açılabilir” meâlindeki sözleri ile Ayasofya’nın bir başka muhafazakâr yönetim tarafından ibadete açılmış olmasını görmezlikten geliyor, yani muhafazakâr bir nankörlük sergiliyor!
İktidar, güç ve mansıp hırsının, uğrunda hayat boyu mücadele verilen hayalleri, hevesleri ve arzuları bile artık yerle bir edecek hâle gelmiş olması hazindir!” (Bardakçı, 27 Mart 2023/Habertürk)
Sadece Osmanlı bizim değildir saçmalıkları sonlanmadı, Selçuklu medeniyetine uzanan büyük adımlar, İngilizlerin mağlup edildiği Kutul Amare zaferimiz gibi yığınla önemli tarihi hadise artık filmlere, kitaplara konu olabiliyor.
Malazgirt ismi Ülkücü ve milliyetçi kesim için yer adından ibaret değildir. Mücahit Himoğlu hocamdan dinlemişimdir, Üniversite döneminde Erzurum’dan Malazgirt’e ülkücü bir grubun yürüyüş düzenlediğini. Erdoğan, Selçuklu’nun büyük mirası Ahlat’ı ihya ederken Anadolu’yu Türk milletine yurt yapan Alparslan’ın büyük zaferi Malazgirt Savaşı’nı her yıl görkemle kutluyoruz.
Sizce bu adımlar ne ifade ediyor?