Milli(!) Eğitim’imizin eksikliklerindendir, “Başımıza Gelenler”i anlayamamak, geçmişi unutmak ve gelecekte yaşayacağımız acıları bile isteye istemek. Milletler için daha dün denilecek ibretlik bir vaka “Şehit Kaymakam Mehmet Kemal Bey” hadisesi. Mehmet Kemal Bey, 1915 yılında gerçekleşen Ermeni tehciri ile ilgili olaylarda sorumluluğu olduğu gerekçesi ile 16 Aralık 1918 tarihinde tutuklandı. Tetkik-i Seyyiat Komisyonu tarafından Sansaryan Han’daki Polis Müdüriyeti’nde sorgulandı.
Meclis-i Vükela aralık ayı içerisinde tutuklananların yargılanmaları için Harp Divanlarının oluşturulmasına karar verdi. İlk Harp Divanı 16 Aralık 1918 tarihinde İstanbul’da kuruldu. Başkanlığına Hayret Paşa atandı. Boğazlıyan’da sivil Ermenilerin öldürülmesinden sorumlu tutulan Mehmet Kemal Bey, 5 Şubat 1919 tarihinde Harp Divanı’nda yargılanmaya başlandı.
Yargılama süreci 7 Nisan 1919 tarihine kadar iki ay devam etti. 18 duruşma yapıldı. İngilizlerin desteği, Ermeni komitecilerinin çabaları ile yalancı şahitler mahkemeye çıkarıldı. Siyasi baskılar nedeniyle bağımsız hareket edemeyen ve İngilizlerin istekleri doğrultusunda karar vermek zorunda kalacağını gören Hayret Paşa ve Ali Fevzi Paşa görevlerinden istifa ettiler. Mahkeme heyetinden Mirliva Mustafa Paşa (Nemrut Mustafa Paşa) idamı ısrarla istiyordu.
Kemal Bey 8 Nisan 1919'da idama mahkûm oldu. Damat Ferit Paşa devri iktidarında Şeyhülislam'ın fetvası ve İngilizlerin baskısı ile Kemal Bey Beyazıt Meydanı'nda idam sehpasına çıkarıldı.
Boğazlıyan Kaymakamı Şehit Kemal beye son sözü sorulduğunda; halka dönerek:
'Sevgili vatandaşlarım, Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet' demiştir. Bunun üzerine halk 'Kahrolsun böyle adalet' diye bağırmaya başlamıştır. Kemal Bey sözlerine devamla:
'Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin. Borcum var, servetim yok üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet...' demiştir.
TBMM 14 Ekim 1922'de çıkardığı özel bir kanunla 'Milli Şehit' olarak kabul etmiştir.
Şimdi bir seçim arifesindeyiz, soğan ile TCG Anadolu’yu, Uzaya fırlatılan milli uydu İMECE’yi, TOGG’u, insanız hava, deniz, kara araçlarını kıyaslayacağız galiba!
Unutmayın, seçim geleceğinizi belirler!