Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’da başka bir şey var. Denilir ki, o bir istihbaratçı yani farklılık normal değil mi? Hayır, bence değil. Örneğin Çin gezisi, Pekin’de mesaj verdi, toprak bütünlüğünüze saygılıyız dedi. Ardından Doğu Türkistan’ın iki kadim şehrini gök mavisi kravatıyla ziyaret etti.
Urumçi ziyaretinden yansıyan sıcak görüntüler, aradaki binlerce kilometre mesafeye rağmen bir yürek mesafesinde bulunduğumuzu gördüğümüz kardeşlerimizin balalarıyla samimi sohbet öne çıktı. İsimleri, Abdullah, Abdulsettar, Zübeyde, Lale, Habibe, Merhaba. Başkaları da vardı elbette. Bakan Fidan’ın etrafını sardılar, bir ağacın etrafında toplanır gibi.
Çok sayıda Uygur Türkü çocuk, Bakan Fidan ile adeta mahallenin ağabeysiyle konuşur gibi uzun uzun sohbet ediyor. İsimlerini soruyor, cevap veriyorlar. Bakan Fidan ile Uygur Türkü çocuklar dakikalarca şakalaşıyor ve samimi diyalog kuruyorlar.
Bakan Fidan çocuklara dokunuyor, elini omuzlarına atıyor, saçlarını okşuyor. Onlar Fidan’a sarılıyorlar. Çok keyifli bir sohbet. İşin daha çarpıcı kısmı ise Bakan Fidan ile Uygur Türkü çocukların direk anlaşabiliyor olmaları. Doğu Türkistan nire, Türkiye nere diyemiyoruz.
Kültür ve lehçe olarak aynıyız.
O çocuklar ki, bizim umudumuz. Defalarca videoyu izledim, çocuklarıma da izlettim. İzlenmeye doyulmuyor ki! Anlattım dilim döndüğünce. Hakan Fidan, onarın kokusunu getirdi. Seher vakti esen yel ile hüzünlerini de! Bir daha iyi ki varsın @HakanFidan diyorum.
Bu görüntülerden rahatsızlık duyan yok mu?
Olmaz mı?
Mankurt kafalılar, ABD’nin kucağına oturmuş, Washington’da Sürgün Hükümeti kuranlar, FETÖ vs. kin kusuyorlar. Uygur Türkeri’ne ihanetten söz ediyorlar. Duyan Doğu Türkistan’daki akan kanda, zulümde payları olmadığını sanır.
ABD’nin Çin politikaları için piyon olduklarını fark ediyorlar mı?
Etmezler mi?
Ama bir kere oturmuşlar Washington’a..
Dedim ya, uzaklarda kardeşlerimiz vardır, yel getirir kokularını, hüzünlerini!
Kaşgar’da Pazar yeri, yaşlı bir Türk kadını ismi Emine imiş. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ı görünce gözyaşlarına hakim olamıyor. Fidan "Bize dua edin" dediğinde ise yutkunuyor ve başını eğiyor.
Nedense Kaşgar’da Emine teyzemin hüznü sonrası aklıma Dilaver Cebeci hocam geldi. “Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Mahkuma Mektup” şiirini hatırladım. Sizde okuyun. Şöyle diyordu; “Sana bu mektubu bir gece yarısında yazıyorum / azatlığın zirvesinde sohbete dalmış yıldızlar / zühre bir şarkı tutturmuş babilden kalan / zavallı dünya habersiz, zavallı dünya sağır bir Harutla Marut birde ben dinliyorum”
Hüznüm bir kat daha arttı.
Sonra o cıvıl cıvıl çocuklar ile diyalog gülümsetti beni. Bütün hüznüm kayboldu. Hüznün yerini gelecek için umut aldı. O cıvıl cıvıl çocuklar ile büyüyen umutlarım.