Türkiye’nin olağan üstü dönemden geçtiği 2. Dünya Savaşı yıllarında ve birazda iç kamuoyunda vurgunculuk, karaborsanın başını alıp gitmesi üzerine ‘varlık vergisi” nin ortaya çıktığı görünüyor. Günümüzde savaş yıllarında olduğu gibi durum yok. 2. Büyük savaşın tarafı olmadığımız düşünülürse son 3 yılda yaşadıklarımız daha büyük etkiye yol açmış olabilir.
Türkiye’de fiyat artışlarının 2. Dünya Savaşı yıllarında yaşandığı gibi bir değişime benzerliği dikkat çekmektedir. Son 3 yılda büyük şirketler, holdingler ve bankaların karlarını asgari yüzde 200 – 500 oranında yükselmiş olması, fiyat değişimlerinde aç gözlülük ruhunun etkili olduğunu işaret etmektedir. Elbette bu değişimin parçası noktasında ev sahipleri, emlakçılar, inşaat firmalarının da pay sahibi olduğunu unutmamalıyız. Üzüm üzüme baka baka kararır misali.
Varlık Vergisi, genel kurula getirilmeden önce 1 Kasım 1942’de Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni toplantı dönemini açarken ‘vurgunculuk’ konusuna değinerek şu konuşmayı yapmıştır: “Şuursuz bir ticaret havası, haklı sebebleri çok aşan bir pahalılık belası, bugün vatanımızı ızdırap içinde bulunduruyor. Bu halin umumi harpten doğan, kendi hususi şartlarımızla ilgili olan sebeplerini ve çarelerini Cumhuriyet hükümeti, sizin yüksek nazarlarınıza etrafıtla serip anlatacaktır. Eminimki millet ve memleketin hayırına olan en isabetli tedbirleri bulacaksınız. Bizim gördüğümüz en tehlikeli hastalık, iki seneden beri cemiyetimizin içinde Cumhuriyet hükümetlerini, müvaffak etmemek için eleştirilmiş olan zehirli havadır... bulanık zamanı bir daha ele geçmez fırsat sayan eski batakçı fırsat ağası ve elinden gelse teneffüs ettiğimiz havayı ticaret metaı yapmaya yeltenen gözü doymaz vurguncu tüccar, (…)”
Varlık Vergisi, Şükrü Saraçoğlu Hükümeti tarafından 9 Kasım 1942 tarihinde TBMM’ye getirilmiştir. 11 Kasım’da Genel Kurul’da kabul edilen yasa, 12 Kasım’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. (Ankara Üniversitesi/Varlık Vergisi Uygulamasından Önce Siyasi ktidarın ve Basının Tutumu, başlıklı makale kaynak alınmıştır)
Varlık vergisi son yıllarda yapılan tartışmalarında yalnızca azınlıklar için çıkarılmış olarak anlatılmış, hatta Türk milletine kara çalınma meselesi olarak ele alınmıştır. Sözce aydın, gazeteci ve entelektüel çevreler ise millete yüklenmek, suçlamak için fırsat ararcasına söylemleri tekrarlar durur.
Varlık Vergisi ile ilgili Türkiye’de tek kaynağın zamanın İstanbul Defterdarı ve verginin en tepedeki uygulayıcısı Faik Ökte'nin 1951 'de çıkarttığı "Varlık Vergisi Faciası" isimli kitabı olmuş. Murat Bardakçı, yazısında “Daha önce de yeri geldiğinde birkaç defa yazmıştım: Türkiye'de entellektüel görünmenin yolu artık memlekete, geçmişe ve ortak değerlere hiç durmadan hakaretten geçer oldu...
Söze "Ah biz Türkler yok muyuz, bilseniz aslında ne kadar barbar milletiz!" diye başlar, "Anadolu'yu işgal edip Bizans gibi dünyanın en muazzam medeniyetlerinden birini yerle bir ettik" kerametini yumurtlar, "Birkaç yüzbin Ermeni ile Kürd'ü gözümüzü bile kırpmadan kıtır kıtır kestik" der ve nihayet "Bu işe hâlâ devam ediyoruz, önümüze çıkanı gözünün yaşına bakmadan kesip biçiyoruz" gibisinden büyük sözler ederseniz sizden büyük entellektüel, sizden âlâ aydın ve sizden daha çağdaşı yoktur!” demektedir.
Hanı şu batı karşısında hala aşılamamış aşağılık duygusunun üzerine durmaktadır Bardakçı.
bende yazının başlığını görünce son gelen vergilerle ilgili bir eleştiri yazacan sandım.meğerse canbaza bakın diyormuşsun gene.sende o yürek nerdeeeee...