Cinnet mi geçiriyoruz yoksa toptan delirdik mi? Bunun cevabını bir çırpıda vermemiz mümkün değil…
Öylesine şirazeden çıktık ki şiddet hayatın her alanında fütursuzca geziyor.
Ülkede kan akmayan tek bir gün yok, aile içi şiddet kontrol edilemez boyuta geldi!
Topluma yansıyanların yanı sıra hiç yansımayan onlarca olay var!
Uyuşturucu batağındaki evladından şiddet gören mi istersin, psikolojisi normal olmadığı için eşinden, babasından şiddet gören mi, bir çok hikaye ile karşı karşıyayız…
Bu olayları sadece maddiyata bağlamak, ya da madde bağımlısı kişilere indirmek galiba olayın en kolay yanı...
Toplum olarak sinir hastalıkları içinde en çok bileneni depresyon, ya da şizofreni... Oysa bilmediğimiz adı konmamış nice hastalar var ve bunlar normal hayatına hiçbir şey yokmuş gibi devam ediyorlar.
Belki bir kaçınız sosyal medyada şu tanıma denk gelmişsinizdir; narsis kişilik bozukluğu. Bu yeni bir terim, yeni bir hastalık değil. Bir psikiyatri uzmanı doktor arkadaşımın dediğine göre toplumda bu hastalık çok yaygın ama kişiler hasta olduklarının farkında değil!
Aile içi şiddetin ana temelini ise bu narsisler oluşturuyor. Ve genellikle doktora bunlar değil, onların hasta ettiği kişiler başvuruyor. Oysa tedavi edilmeyen bu hasta kişiler zamanla kontrol edilemez insan öğüten bireylere dönüşüyor.
Bu en hafifi, birde tanısı konmamış şizofreni hastaları var. Yapılan bir araştırma insanı gerçekten endişeye sevk ediyor. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre dünyada yaklaşık 24 milyon kişi Türkiye’de ise 700 bin teşhisi konmuş şizofreni hastası var. 2022 yılı için verilen bu rakamlara hiçbir sağlık merkezine başvurmuş aslında hasta ama bilinmeyen kişiler dahil değil.
Bir çok şizofreni hastasının teşhisi ile işlediği suç kaydından sonra anlaşılmış. Yani kendi veya yakınlarının bir merkeze başvurduğu için değil, yargılanma esnasında istenen adli tıp raporu ile ortaya çıkmış.
Ne korkunç değil mi?
Hala psikolog ve psikiyatri doktorlarını deli doktoru diye nitelendirildiği, ‘ben deli değilim niye doktora gideyim’ fikrinin hakim olduğu bir toplumda aile içi cinayette, şiddet de normal değil mi!
Sağlıklı insan gibi yaşamayan, öyle davranmayan insanların eyleme geçip kendi ailesini dahi katledince neden şaşırıp olaya bir kılıf buluyoruz ki!
Hasta olmak kişinin elinde değil. Ayağı ağırsa, kalbi teklese hastaneye koşanlar neden psikolojik bir hastalığı ayıp sayıp doktor yardımı almaz ki…
Bu fikir bile hala bizim toplum olarak çok ama çok eğitilmek zorunda olduğumuzu göstermiyor mu?
İşte ülkenin, 22 yılda geldiği nokta: halkı yakan kavuran yüksek enflasyon, yüksek faizler, yüksek vergiler. 17 milyon, yüzde yirmi kesim, milli gelirin yüzde ellisini alarak, bir elleri yağda, bir elleri balda, astronomik bir hayat yaşarken, milli gelirin yüzde ellisini alan ,68 milyonun, 53 milyonu yoksulluk,15 milyonu da açlık sınırının altında, inim inim inliyor, yüksek enflasyon; ahlaksızlık, siddet, fakirlik, yoksulluk, fuhuş vb. getirir, toplumu çöküntüye, erimeye hatta yok olmaya götürür. Bu yazdıklarım, ülkenin nereye geldiğinin çok cüzi bir örneğidir. 482.6 milyar dolar dış borç, 2023 yılı bütçesindeki 1.4 trilyon ₺ açık, 22 yıldır kapanmayan 65 milyar dolar cari açık, 0.1 trilyon ₺ cari harcamalar,0.1 trilyon ₺ genel giderler, 994.4 milyar ₺ vazgeçilen vergiler vb. İşte ülkenin resmi bu. Bu resme bakarak ne bekliyorsunuz, Sayın Yazar Kardeşim?.. Bozuk bir fabrikadan mamul madde üretilemez, çıkmaz .Allah sonumuzu hayreylesin, gidişat çok kötü. Ülke... gidiyor. Selamlar.