Bir tek gün, hayata dair beş büyük keşif yapmamıza yeter mi?
Neden olmasın!
Denemeye değer en azından.
★★
Öğretmen büyüğüm Sevgili Zeliha Gümüş paylaşmış Facebook’ta. Kaynağı belli değil; ama sosyal medyada bugüne dek karşılaştığımız en güzel hayat özetlerinden biri.
Harika, gerçek bir epigram.
İşte, uzun sürmesini ve güzel geçmesini dilediğimiz ‘bir cumartesi’ için hayatın içinden ‘beş ana duygu’...
Başka bir deyişle de her biri ötekilerden daha dramatik ‘beş durum’:
“İnanç...
Bir gün köylüler yağmur duasına çıkmaya karar verdiler.
İçlerinden sadece biri, bir çocuk, duaya elinde şemsiye ile gelmişti...
Güven...
Bir bebeği havaya fırlattığınızda bebek güler; çünkü onu mutlaka yakalayacağınızı bilir...
Umut...
Ertesi sabah uyanıp uyanamayacağımız hakkında hiçbir fikrimiz olmasa da her gece uyumadan önce alarmı kurarız...
Özgüven...
Yine gelecekle ilgili hiçbir garantimiz olmamasına karşın yarınlar için hep önemli planlar yaparız. Planlarımızı belki de her şeyden -hatta o an devinmekte olan hayatın kendisinden bile- daha fazla ciddiye alırız...
Ve...
Aşırı özgüven...
Herkesin acı çektiğini görürüz, bizim başımıza da aynı şeylerin geleceğini biliriz; ama yine de evleniriz...”
Ben, bu sonuncuyu ‘muziplik’ sayıyorum.
Çünkü en başta bu paylaşımı yapan Sevgili Zeliha Teyze ile eşi Sevgili (rahmetli) Kenan Amca’nınki olmak üzere, kırk yılı aşmış harika evlilikler biliyorum.
Öyle evlilikler, kendi kimyasıyla acı ve ağu üretmeyen, bununla birlikte hayatın getirdiği kaçınılmaz acıların ise iki yetişkin yüreğe eşitçe pay edildiği, bu yolla da mutsuzlukların ufalanıp yok edildiği birliktelikler...
Erkeğin kadına uyguladığı ‘insanlık dışı ve erkeklik onurunu küçülten şiddeti’ sıkça konuştuğumuz şu dünyada, kimi erkeklerin “Sen bu kadarını çekemezsin!” diyerek eşinin acı hissesini alıp kendi yüreğine gömdüğü ‘örnek’ evlilikler de var.
Hayata en fazla anlam katan, en güzel ve en tatlı meyveleri veren ve o meyveleri topluma bedava sunan büyülü ortaklıklar...
Bunlar, ne anonim şirketler gibi genetik kodlarla bölünme iştiyakına sahiptirler ne de limited şirketlerin karmaşık gelir-gider hukukuna saplanırlar.
Yalın ve saf hayatı bölüşüp büyütür böyle ortaklıklar...
Basit, nahif, mütevazı, kanaatkâr...
★★
Bu bağlamda sevgili anneme, rahmetli babama ve kendi küçük, mütevazı dairemde de sevgili eşime teşekkür borçluyum; çok ama çok sağolsunlar!
Bana bıraktıkları eşsiz mirasın ve ‘kerîm’ davranıp bugün de sunmaya devam ettikleri karşılıksız sevginin hep farkındayım.
Bunlara paha biçilemez!
Elbette hayatın bin bir türlü acısını soluduğu halde tatlı meyveler verebilen bütün anneler-babalar çok ama çok sağolsunlar.
Gazete manşetlerinden dökülen, haber bültenlerinden fışkıran, evlerimize asit yağmuru gibi sızan şu berbat ‘cinnet’ çağını ‘cennet’ çağına dönüştürebilecek inanç, umut, güven, özgüven -ve benim o dörtlüden ayırmaya kıyamadığım vefa, sebat, hoşgörü- gibi en temel duygular ya da değerler, ‘acıları bal eylemiş’ öyle ebeveynlerin eseridir.