Tarih boyunca Türk coğrafyasının önemli mihenk taşlarından biri olan Erzurum, adeta açık hava müzesi gibi. Taşınmaz kültür varlıklarının yanı sıra Osmanlı –Rus savaşlarının çetin yaşandığı bir il…
Bu topraklar nice kanlı saldırılara, acılara maruz kaldı. Onların başında 93 harbi geliyor.
Ders kitaplarında kısıtlı bilgilerle okuduğumuz bu harp, özünde Çanakkale Savaşı ile eş değerdir. Bu şanlı direniş ne yazık ki aradan geçen zamana yenik düştü!
Şehri çevreleyen Aziziye ve Mecidiye Tablaları, 9 Kasım 1877’de dünyada tek bir örneği dahi hala bulunmayan askeri, genci yaşlısı ve kadını ile Rus ordularına karşı direniş gösterdi.
Eline balta, bıçak, odun geçiren Erzurumlular, vatanın bekası için tabyalara akın etti. O gün tabyalar masum insanların, vatan evlatlarının kanları ile sulandı. Rus ordusunun hızı kesildi, iç bölgelere ilerlemesi engellendi.
Harbin sembolü Nenehatun, kundaktaki çocuğunu bırakıp cepheye koştu. O gün orada tarih yeniden yazıldı. Günümüzde turistik olarak gezilen o mekanlar, nice adı bilinmez serdengeçtilere mezar oldu.
Her Erzurumlu çocuk o tabyalara bakarak büyüdü. Oysa bırakın bu şehrin evlatlarını ülkedeki tüm çocukların yazılan bu destanı bilmesi ve gelecek nesillere aktarması, en önemli görev olmalıydı.
***
Bu kahramanlık destanını bilen ve “Burası Türkiye’nin ikinci Çanakkale’sidir” diyen dönemin Erzurum Valisi Ahmet Altıparmak, tıpkı o gün ki gibi camilerden okunan sela ile sabah namazının ardından şehit torunları ve Erzurum halkı ile tabyalara yürüdü.
O gün duyan duymayanlara, bilenler bilmeyenlere anlattı. Kentte 93 harbi ruhu yeniden diriltildi. Sayın Altıparmak’a bir kez daha teşekkür ediyorum.
Uzunca bir süre anma törenleri her yıl düzenlendi. Sabahın erken saatlerinde ülke genelinde şehit torunları, ecdadına yürüdü.
Ancak araya giren pandemi sonrası adeta yine unutuldu, kamunun rutin etkinlikleri arasına girdi. Taki Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi’nin göreve başlamasına kadar.
Vali Çiftçi, kentte ki tüm sahipsiz tabyaları kamu kurumları ve STK’ların yardımı ile temizletip ziyarete açtı. Yok olmaya yüz tutmuş şehitliklerin gün yüzüne çıkarılmasına vesile oldu.
Şimdi 9 Kasım günü Erzurumluları yeniden tabyalara çağırıyor.
Çok mutlu oldum. Bu vatanın her karışının kıymetini bilmek, ecdadın neler yaşadığını anlamak, hatta o gün ki ruhu hissetmek için bu törenler çok önemli.
Gelecek nesillere buranın önemini anlatmak, tabyalarda yaşanan kahramanlık destanını aktarmak, boynumuzun borcu. Hatta 9 Kasım Ecdada Yürüyüş Törenlerinin devlet töreni kapsamına alınması lazım.
Çanakkale ve Sarıkamış törenleri gibi Ecdada Yürüyüş Törenleri de resmî tören statüsünde olmalı.
Kentin milletvekili ve siyasileri bu onur gününü Erzurum’a kazandırıp gelecek nesillere önemli bir miras bırakmalı.
Şu milleti eski kahramanlıkları anlata anlata , yolları kesip herkesin gözüne soka soka 100 yıldır pohpohluyorlar. Vatan millet sakarya edebiyatını bırakmamız lazım. bunlar gelişmemizi engelliyor, ne durumda olduğumuzu saklıyor, gerçekleri kapatıyor, yeter artık. ta 1000 yıl önceyi kutlamaya başladı millet. dünya marsta yaşamı konuşuyor biz hala anadolyu aldık, rusları yendiik(oda yalan da), erzurumu kurtardık falan filan, çocukların zihinlerini boş işlerle doldurmayın. bu boş işleri devlet daireleri organize ediyor çünkü yapacak işleri yok, akşama kadar yatıyorlar.