Yıllar önce sohbet ettiğimiz ünlü bir turizmci, “ Turizm demokrasi gibidir bir gecede gelmez, emek ister, çalışma ister, zaman ister” demişti.
O gün esprili bir söylem diye baktığım bu sözü bugün Palandöken’e bakarken daha iyi anlıyorum…
Bu kentte turizmin gelişmesi için elini taşın altına koyup, risk alıp mücadele edenler, elbette bugünleri böyle düşünmediler.
Yıllar önce Palandöken için hedef; Uludağ gibi eğlence merkezi değil, dünyanın kaymak için geleceği tek merkez olmasıydı…
Bu hedef doğrultusunda yapılan doğru yatırım ve tanıtım çalışmaları kısa sürede etkisini gösterdi. O yıllarda Rus, Polonya, İsrail ve Ukraynalı turistlerin her yıl tercih ettiği Palandöken Kayak Merkezi, 2011 yılına kadar altın çağını yaşadı.
Aktif muhabirlik yaptığım dönemlerde yaptığım haberlerden hatırlıyorum; Taksici esnafı için yabancı dil kursları açılmış, kentte sayıları birkaç tane olan cağ kebapçı sayısı artmıştı. Düne kadar yalnızca yerli turistlerin Oltu Taşı tespih almaya gittiği Taşhan bile adeta yeniden dirilmişti.
Neredeyse her akşam ulusal kanalların haber bültenleri ve magazin programlarında Palandöken Kayak Merkezi mutlaka yer alırdı.
Kayak merkezindeki otellerde çalışan gençler, yaz aylarında Antalya, Bordum, Marmaris gibi turizm beldelerinde kendilerine iş imkanı buldu. Bu gençlerin çoğu halen bu sektörde yönetici konumunda…
Şehirden bakılırken tüm heybeti ile duran Palandöken, turizmde kan ağlıyor. Bu yıl tek bir yabancı turist yok, yerli turist ise sınırlı. Son yıllardaki kan kaybı bu sezon da artarak devam ediyor.
Yılbaşına sayılı günler kaldı. Otellerdeki doluluk oranı yüzde 50’leri bile bulmadı. Siz bakmayın medyanın ‘Palandöken yeni sezona hazır’ haberlerine, gerçek hiç de öyle değil…
Dağdaki yatırımcılar ayakta durmakta zorlanıyor. Palandöken’e gelen bir tek İranlı turist var onunda sayısı yeterli değil.
Otellerin yeni yıl için iç pazar beklentisi son haftaya girmemize rağmen bekleneni vermedi. Önümüzdeki hafta kelebek etkisi yaratır, insanlar yeni yıl için Palandöken’i tercih ederse sürpriz olur…
Umudunu sömestri tatiline bağlayan turizmciler, sezondaki açığı o sürede kapatmayı düşünüyor. Tabi birde şehir oteli diye açılıp gözünü Palandöken’in pastasına dikenler var.
***
İyi de o görkemli günlerden bugünlere nasıl gelindi?
Özetleyelim...
Öncelikle kötü yönetim, yerel turizm politikası, uluslararası tanıtım fuarlarının görmezden gelinmesi, reklam alanlarının kullanılmaması ve uçak sefer sayılarının yetersizliği…
Zaten pahalı olan bilet fiyatları bu günlere özel iyice artırılıyor.
Sadece sömestr ve yılbaşı dönemlerinde kazanan oteller doğal olarak fiyatlarını bu zaman aralığında artırıyor. Üstüne birde ulaşım eklenince Erzurum’da kayak bir hayli tuzluya geliyor.Turizmci dert yanıyor, sesini duyan yok!
Kış turizmi kötü, şehirde ekonomi iyi mi?
Hayır, her alanda kan kaybı var ve bu kayıp maalesef durdurulamıyor.
Sanki şehir boğulmuş, gidişatın herkes farkında ama hiç kimse bir şey yapmıyor…
Yaşam standardı ve kalitesi yerlerde, sosyal hayat yok hükmünde…
Ölü taklidi yapan siyasilerimizin zaten böyle bir dertleri de yok!
Biz yazdığımızla herkes konuştuğu ile kalıyor…
Kent ufak ufak yok oluyor…
Nerde koltuktan maaşdan başka bir derdi olmayan varsa vekil yapıldı. Resim çekip dolanmaktan başka bir işe yaramıyorlar. Turizm gibi şehrin bir sürü sorunu var ama kimse devamlılığı olan bir sinerji yaratamıyor. Şehirden ses yükselince bir genel müdürle konuşuluyor, sorun halledilmiş gibi işin peşi bırakılıyor. Şu şehirde tuttuğunu koparan tek kişi Sekmen. Diğerleri fasa fiso.
Ne döşemişsin abla.
Ağzınıza sağlık umarım bu tespitlerinizi okuyacak okuryazar siyasiler vardır.