Başta insanlar ve hayvanlar olmak üzere meleklere, cinlere ve bütün varlıklara gözü ve görme duygusunu veren Allah’tır. Bu varlıkların görmesi sınırlı ve süreli iken, Allah için böyle bir şey söz konusu değildir, olamaz da.
Allah bizim her halimizi görüyor. İyi halimizi de kötü halimizi de ibadet yaptığımız anımızı da günaha girdiğimiz anımızı da…
Kur'an bu gerçek şöyle dile getiriliyor; “O kullarının her halinden hakkıyla haberdardır ve onları hakkıyla görür.” (İsra, 17/30)
Allah şöyle buyuruyor: “Güzel işlerde bulunun. Muhakkak ben sizin yaptıklarınızı hakkıyla görürüm.” (Sebe, 34/11)
***
Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin bir talebesi vardı. Bütün iyilik ve fazîletler onda mevcuttu. Sonradan gelmesine rağmen Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri onu pek ziyade seviyor, diğer talebeler bu hali çekemiyorlardı. Talebelerinin bu hali Cüneyd-i Bağdâdî'ye malum oldu.
Talebelerinin eline birer kuş verdi ve; "Her biriniz bu kuşları kimsenin görmediği bir yerde boğazlayıp getirsin" buyurdu.
Hepsi de kendilerine verilen kuşları aldılar, varıp ıssız bir mahalde boğazlayıp getirdiler. Yalnız o talebesi boğazlamadan getirdi.
Cüneyd-i Bağdâdî,"Niçin boğazlamadın?" deyince, "Hocam! Siz. "Kuşları kimsenin görmediği bir yerde boğazlayın." demiştiniz. Ben ise ıssız bir yer bulamadım. Her yeri Allahü teâlâ görüyor" idye yanıtladı.
Cüneyd-i Bağdâdî buyurdu ki: "Arkadaşınızın firasetini gördünüz mü?" Bunun üzerine; tövbe edip boyunlarını büküp, Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinden affedilmelerini dilediler.