Lala Paşa Camiinin Kıble duvarında bir levha vardı. Yazısı şöyle idi: "Men tule gafletehu zâle devletehu” “Gafleti uzun ve derin olanın devleti yok olur!”
Düşünememe hali gaflet hâlidir, karanlıkta yaşamaktır düşünememek. Öldürücü gaaflet düşünmeden yaşamaktır. Düşünmek gafleti dağıtır, ama neyi nasıl düşündüğümüz de önemlidir. Şahsi hayatımız ve devletin hayatı dikkat ve derin düşünme ister. Dünya ve ahiret başarısı düşünme olmadan olmaz.
Evet, düşünmeye nereden başlamalı? Önce dünyayı, insanlığı, küresel güçleri mi düşünmeli. Hayır! Önce kendimizi düşünmeliyiz; insan en derin düşünmesini kendi varoluşu hakkında yapmalıdır. Kendi iç ve dış dünyasını derinlemesine ve ayrıntılı bir şekilde inceleyen kendini ve Yaratıcıyı tanıdığı zaman o artık gafletini azaltmış biridir. Düşünmenin ikinci merhalesi olan dış dünyayı, genel ve evrensel durumu düşünüp anlayabilir.
Fakat bu konuda her şeyi bilmek imkansızdır. Kişi Afrika tarihini, kültürünü, sosyal, ekonomik ve fiziki durumunu hele güncel siyaseti tüm yönleriyle bilmek, bilinenler üzerinde, metodik düşünmek, bir insanın bütün ömrünü alacak işlerdendir. İnsanın dünyadaki macerası kıyısı olmayan bir denize benzer, sonu yoktur. Kişi kedini en derin şekilde dış dünyayı ise çok derine inmeden düşünmesi gafletinden sıyrılmaya yetecektir.
O zaman diyebiliriz: Kendini düşünürken ayrıntılı, dış dünyayı düşünürken ise genel olarak düşünmelidir. Bu metotla yapılan düşünme eylemi insanın merkezi konumu etrafında gerçekleştiğinden insanın ‘bütünlüğü’ de gerçekleşir.
Düşünemeyen insan hem gafil hem de cahildir. O, çevreyi taklit eden bir maymun gibidir; insan düşünmeden insan mertebesine ulaşamaz. Allah (cc) insanı Kur’an ve Peygamber yoluyla tenvir etmiştir: Düşüncesi iman ve amel eksenli kişi ne cahilin ne de gafildir. O, kendini anlamış, Rabbini, kendinde, yakın bir bilgiyle görüp bilmiş olduğundan üzerinde yürümesi istenilen doğru yol (sırat-ı müstakim) parıltılı bir cadde olarak belirmiştir.
Sonuç olarak insan Yaratıcısının ayetlerini rehber ederek düşüncesini istikamette tutar. Zandan, vesveseden kurtulur, aklı, düşüncesi ona ahreti güneş gibi gösterir. Ömrü ile yaptığı ticaret karlı bir bilanço ile sone erer. İnşallah vereceği yer de cennet olur.