اِنَّـمَٓا اَمْوَالُكُمْ وَاَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌۜ وَاللّٰهُ عِنْدَهُٓ اَجْرٌ عَظ۪يمٌ
“Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah'ın yanındadır.” (Teğâbun 15)
Teğâbun Suresi’nin 14-18. ayetlerinde aile, mal ve mülk konuları birer imtihan vesilesi olarak işleniyor.
Mallar ve Çocuklar İmtihandır (Teğâbun 15): Mallar ve çocuklar, insanın dünya hayatındaki en kıymetli varlıkları olarak görülür. Ancak bu ayet, bu varlıkların sadece nimet değil, aynı zamanda birer sınav olduğunu vurguluyor. Bu sınav, kişinin sahip olduklarına karşı tutumuyla ilgilidir. Bir insan çok büyük maddi zenginliklere sahip olabilir, fakat bu zenginlikler onu Allah yolundan uzaklaştırabilir. Malının hayırlı işlerde kullanılmaması, cimrilik yapılması ya da sadece dünya zevklerine harcanması, insanı bu imtihanda başarısız kılabilir. Diğer taraftan, zenginlik sahip olanın, bu varlıkları ihtiyaç sahipleriyle paylaşarak ve Allah’ın razı olduğu şekilde kullanarak sınavı geçmesi mümkündür. Mesela: Büyük bir iş adamı, malını sürekli artırmak için her türlü helal-haram ölçüsünü göz ardı ediyorsa, bu imtihanı kaybetme riskini taşır. Ancak, işlerini Allah’ın rızasını gözeterek yürütüyor, çalışanlarının haklarını gözetiyor, zekâtını veriyor ve ihtiyaç sahiplerine yardım ediyorsa, bu mal ona cennetin kapılarını açabilir.
Çocuk imtihanı: Çocuklar da bir sevgi ve ilgi kaynağı olmalarına rağmen, ebeveynler için bir imtihan olabilirler. Onlara verilen eğitim, terbiyeleri ve yetiştirilme biçimleri ebeveynler için bir sorumluluktur. Bir ebeveyn çocuğuna Allah’ın emirlerini öğretmez, ahlak ve değerler konusunda ihmalde bulunursa, çocuk dünya sevgisiyle büyüyebilir ve aileyi Allah yolundan uzaklaştırabilir. Örnek: Bir anne baba, çocuklarının her istediğini yerine getiriyor, onlara sadece maddi anlamda zenginlik sunuyor, fakat ahlaki ve dini eğitimlerini ihmal ediyorsa, bu durumda çocuklar aile için bir imtihan aracı olabilirler. Eğer çocuklar doğru bir eğitimle yetiştirilirse, hem dünya hem de ahiret mutluluğu için birer nimet olabilirler.
Aile bireyleri arasında imtihanlar (Teğâbun 14): Bu ayette, eşler ve çocuklar arasında da imtihanların olabileceği belirtiliyor. Bir insanın ailesi, ona Allah yolunda engel oluşturabilir. Ancak, bu durumda bile affedicilik, hoşgörü ve sabır tavsiye edilmektedir. Aile içindeki bazı çekişmeler ve sorunlar, sabır ve hoşgörüyle aşılabilir. Örnek: Bir eş, diğer eşin ibadetlerine ve dini hassasiyetlerine karşı çıkabilir, hatta onun bu yönünü küçümseyebilir. Bu durumda dahi sabırlı olmak, eşini zorlamadan güzel ahlakla yaklaşmak önemlidir. Aile içinde kavga ve zıtlaşma yerine affetmek ve hoşgörülü olmak tavsiye edilmektedir.
Cimrilik ve iyilik konusu (Teğâbun 16-17): Malların imtihan olması cimrilikle de ilişkilendiriliyor. Ayetler, nefsin cimriliğinden korunmanın kurtuluş vesilesi olduğunu söylüyor. Malı hayırlı işlerde harcamak, Allah’a "ödünç vermek" olarak niteleniyor ve Allah’ın bu harcamaları kat kat fazlasıyla mükâfatlandıracağı belirtiliyor. Allah için yapılan her türlü iyiliğin ve hayrın boşa gitmeyeceğini garanti ediyor. Örnek: Bir kişi, elindeki imkânlarla yardımda bulunmak yerine sürekli biriktiriyor ve kendisi dışında kimseyi düşünmüyorsa, cimriliği onu bu imtihanda başarısız kılabilir. Fakat malını ihtiyaç sahipleriyle paylaşan, Allah yolunda infakta bulunan bir kişi bu imtihanda başarıya ulaşabilir.
Büyük mükâfat allah katındadır (Teğâbun 18): Son ayetlerde Allah’ın hem görüleni hem görülmeyeni bildiği, üstün ve hikmet sahibi olduğu hatırlatılarak, asıl büyük mükâfatın dünya hayatında değil, ahiret hayatında olduğunu vurguluyor. Bu, insanların dünya hayatındaki nimetlere ve sıkıntılara aşırı anlam yüklemek yerine, ahiret mutluluğunu hedeflemeleri gerektiğini öğütlüyor.
Sonuç: Bu ayetler, dünya hayatının nimetlerine fazlaca bağlanmanın, kişinin manevi hayatını tehlikeye atabileceğini, mal ve evlat gibi en değerli varlıkların bile insanı Allah’tan uzaklaştırabileceğini hatırlatır. Bu imtihanlardan başarıyla geçmenin yolu ise, malları ve aileyi Allah’ın rızasına uygun bir şekilde değerlendirmek, onları ahiret mutluluğuna bir vesile kılmaktır.