"Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz!" (Mülk 17) Bu ayet, insanları uyararak onları Allah'ın kudreti karşısında ne kadar aciz olduklarını hatırlatır. Yüce Allah, göklerden bir felaketi insanlara gönderebileceğini belirtir. İnsanlar, Allah'ın gücünü ve iradesini unutmakta ya da küçümsemekteyken, bu tehditlerin gerçekle yüzleşmelerini sağlar. Ayet, insanın varlık ve gücünü aşan durumları idrak etmeyi hatırlatıyor.
"Andolsun ki, onlardan öncekiler de (bunu) yalan saymışlardı; ama benim karşılık olarak verdiğim azap nasıl olmuştu!" (Mülk 18) Bu ayet, geçmiş kavimlerin de aynı şekilde inkâr ettiklerini fakat Allah'ın verdiği azabın nasıl korkunç olduğunun hatırlatılmasıdır. Bu, inkâr edenlere bir uyarıdır. Bir toplum, Allah'ın ayetlerini yalan sayarak ne kadar kibirlenirse kibirlensin, onların akıbeti, Allah'ın azabına uğrayarak korkunç olmuştur.
“Üstlerinde kanatlarını aça-kapata uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (havada) rahman olan Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir." (Müllk 19) Bu ayet, doğadaki muazzam dengeyi gösterir. Uçan kuşlar örneğiyle, doğadaki her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğuna işaret edilir. Kuşların uçarken, havada tutunabilmelerini Allah’ın kudretine borçlu oldukları vurgulanır. İnsanların bu şekilde bir güç ve irade karşısında kibirlenmeleri ise ne kadar yanlıştır.
"Rahman olan Allah'a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? İnkârcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar." (Mülk 20) İnkârcılara, Allah'a karşı herhangi bir güç ya da yardım edebilecek askerlerin olup olmadığını sorar. Allah’ın kudreti karşısında, insanlar her türlü güçten yoksundur ve yalnızca gaflette olurlar. Bu, insanın zayıflığını ve her türlü desteği yalnızca Allah'tan beklemesi gerektiğini anlatır.
"Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olan kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar." (Mülk21) Allah'ın verdiği rızkı kesmesi durumunda, insanın yaşamını sürdürebilmesi için kimseye güvenebileceği anlatılır. Ancak inkâr edenler, sürekli olarak kendi azgınlıklarına ve nefretlerine devam etmektedirler. Rızkın kaynağını göz ardı eden ve azgınlık içinde olanların sonu, elbette hüsran olacaktır.
"Şimdi (düşünün bakalım), yüz üstü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?" (Mülk 22) Bu ayet, iki farklı yolu karşılaştırarak, doğru yolu seçmenin önemini vurgular. Yüz üstü kapanarak yürüyen, hedefe ulaşmakta zorlanacakken, doğru yolu izleyen kişi ise en kısa ve güvenli yoldan varış noktasına ulaşacaktır. Burada hayatın doğru yolunun Allah’a teslimiyet ve itaat olduğu belirtilmektedir.
"Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!" (Mülk 23) Bu ayet, insanlara Allah’ın verdiklerinin değerini anlamalarını ve şükretmelerini hatırlatır. Allah, insanlara işitme, görme ve kalp gibi temel duyguları vermiştir. Bunların ne kadar önemli olduğunu unutarak şükürsüzlük yapmak, insanın en büyük hatasıdır.
"De ki: Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan O'dur; ancak O'nun huzuruna gelip toplanacaksınız." (Mülk 24) Bu ayet, insanların varlıklarını ve çoğalmalarını sağlayan Yüce Allah’ın her şeyin sahibi olduğunu belirtir. Nihayetinde herkes, Allah’ın huzuruna toplanacaktır. Bu, kıyametin hatırlatılması ve insanların bu gerçekle yüzleşmeye davet edilmesidir.
"Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit hani ne zaman (gerçekleşecek)? derler." (Mülk 25) İnkâr edenlerin yaklaşımı, doğru sözlü iseniz bu tehditlerin gerçekleşeceği zamanı söyleyin şeklindedir. Onlar, tehditleri küçümseyerek ne zaman geleceğini sorarlar, ancak bu, Allah’ın bilgisiyle sınırlıdır. İnsanların bu sorusu, onların inançsızlığını ve isyanlarını gösterir.
Bu ayet-i kerimelerle Rrabbimiz iraşdımızı, ikrarımızı beklemektedir. Yaratıcının sözüne rğmen irşat olmayan haşat olacaktır.