“ Allah; O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.” (Teğâbun 13)
Mümin Kuran’da buyurulduğu üzre iman ve amel eden kimse demektir. Mümin Yaratanın ve yaşatanın Allah Teala olduğunu bilir. Bu bilgi mümin kimsede Yaratıcıya karşı yakınlık artar. Yakınlık ise Allaha teslim olmayı, onu vekil bilmeyi gerektirir. Şöyle ki: İslam'da en temel imani değerlerden biri, Allah’a olan güven ve teslimiyettir. Bu, tevekkül kavramıyla ifade edilir. Tevekkül, bir Müslümanın hayatında Allah'ı her konuda vekil bilip, zorluklar karşısında O’na sığınması ve O'ndan yardım dilemesi anlamına gelir. Kuran-ı Kerim'de sıkça tekrarlanan bu kavram, Müminlerin Allah’a tam anlamıyla teslim olmalarını ve yalnız O’na güvenmeleri gerektiğini vurgular. Bu anlayış, imanın temel taşlarından biridir ve bir Müslümanın hayatını şekillendirir.
Konumuz olan, “Allah; O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler," ayetinde açıkça belirtildiği gibi, Allah'a tevekkül, iman eden bir kimsenin yalnızca O’na dayanması gerektiğini hatırlatır. Mümin, hayatındaki her durumda, karşılaştığı her sıkıntıda Allah’ın kudretine güvenir. Bu güven, yalnızca dünya işlerine değil, ahiret hayatına dair de bir teslimiyeti ifade eder. Mümin, her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğunu bilir ve bu bilinçle Allah’a sığınır.
Tevekkül, sadece dilde kalmayan, aynı zamanda kalpte de derin bir imana dayalıdır. Mümin, Allah’ın her şeyi en iyi şekilde yönettiğine ve her şeyin hayır ve hikmetle yaratıldığına inanır.
Tevekkül, pasif bir bekleyiş anlamına gelmez. Bir Müslüman, yapması gerekenleri yaparken sonuçları Allah’a bırakır. Yani tevekkül, insanın gayret sarf ettikten sonra Allah'a tam bir teslimiyet içinde olmasını gerektirir.
Mümin, Kuran’da belirtildiği gibi, Allah’ı vekil bilmek zorundadır. Allah’ı vekil bilmek, Allah’ın her türlü işte ve her durumda en iyi vekil, yani temsilci ve yardımcı olduğuna inanmaktır. Bir insanın hayatında karşılaşabileceği belirsizlikler, zorluklar ve problemler karşısında Allah’ı vekil bilmesi, O’na güvenmesi ve teslim olması, Müslümanın rahatlamasına ve huzura kavuşmasına vesile olur.
Kuran-ı Kerim'de tevekkül kavramına yönelik pek çok ayet bulunmaktadır. Âl-i İmran Suresi 173. Ayette şöyle buyurullmaktadır: "Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar onlara, ‘Düşmanlarınız size karşı bir ordu topladı, onlardan korkun,’ dediklerinde, bu onların imanlarını artırdı ve ‘Allah bize yeter, O ne güzel vekildir’ dediler."
Bu ayet, Müminlerin her türlü tehdit ve korku karşısında Allah’a sığınarak O'nu vekil bildiklerini gösterir. Müminler, zorluklar karşısında yılmaz, aksine Allah’a olan güvenleri ve imanları güçlenir. Onlar bilirler ki Allah, en güzel vekildir ve her şeyin sonunda Allah’ın takdiri esastır.
Mümin, Allah’ın her zaman yanında olduğunun bilincinde olmalıdır. Bu bilinç, kişinin tevekkülünü güçlendirir. Kuran’da sıkça tekrarlanan “O’ndan başka ilah yoktur” vurgusu, yalnızca Allah’a güvenmemiz gerektiğini hatırlatır.
Tevekkül eden bir mümin, dua ile Allah’tan yardım ister. Çünkü Allah, kendisine yönelen kullarını asla yalnız bırakmaz. Dualar, tevekkülün bir göstergesi olup, aynı zamanda Allah’a tam anlamıyla teslimiyetin de işaretidir.
Mümin, hayatında karşılaştığı zorluklar karşısında sabırlı olmalıdır. Tevekkülün temel unsurlarından biri de sabırdır. Zira insan, her zaman istediği sonucu hemen elde edemez. Allah’a güvenen bir kimse, her zorluğun sonunda bir hayır ve hikmet olduğuna inanarak sabretmelidir.
Tevekkül, hareketsiz kalmak ya da hiçbir şey yapmamak anlamına gelmez. Mümin, elinden geleni yaptıktan sonra sonucu Allah’a havale eder. İslam’da tevekkül, insanın kendi gayretini gösterdikten sonra Allah’a güvenmesi anlamına gelir. Bu, kişinin hem dünyada hem de ahirette başarılı olmasını sağlar.
Sonuç: Tevekkül, Müminin Allah’a olan yakınlığını ve imanını artırırken, aynı zamanda ahirette kurtuluşa erebilmesi için de bir vesiledir. Öyleyse, müminler de her an O’na güvenip, O’nu vekil bilerek hayatlarını sürdürmelidir. (M. Talat Uzunyaylalı)