Bugün Mevlid Kandili. Alemlere rahmet olarak gönderilen, insanlık tarihinin en önemli şahsiyeti, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğum günü. Kur’an, onun gelişini insanlığa rahmet olarak tanımlar. O, sadece kendi dönemine değil, tüm insanlığa hitap eden bir peygamberdir. Peki, bu kadar büyük öneme sahip bir insanın mesajı neden günümüz toplumunda gittikçe etkisini yitiriyor? Maneviyatın yerini bilinçli bilinçsiz bir materyalizm alırken, insanlığın rehberi olan peygamber, neden öncü konumundan çekilmiş gibi görünüyor?
Oysa insanların Hz. Muhammed’e olan ihtiyacı hayati bir ihtiyaçtır. O, Kur’an’ın tebliğcisi ve uygulayıcısı olarak, tüm insanlığa ve zamana bağlı olmadan gönderilen son elçi ve son ilahi muallimdir. Allah, insanı en güzel şekilde yarattı. İnsan sadece bedeni ile değil, ruhu ve aklıyla insandır. Akıl, bu dünyada doğru yolu bulabilmek için bir rehbere muhtaçtır. İşte Hz. Âdem’den Hz. Muhammed (sav)’e kadar peygamberler, insanın bu rehberliğe olan ihtiyacını karşılamak için gönderildiler. Kur’an’da da belirtildiği gibi, peygamberler Allah’ın mesajlarını insanlığa iletmek, onları doğru yola çağırmak ve ahlaki bir toplumu inşa etmek amacıyla görevlendirilmişlerdir. Tarih boyunca peygamberler, sadece birer dini lider değil, aynı zamanda insanın hem bireysel hem de toplumsal yaşamında yol gösterici olmuştur.
Hz. Muhammed (sav), insanları doğruya çağırırken onları eğitmiş, maneviyatı ve ahlaki değerleri yaşamlarının merkezine yerleştirmelerini sağlamıştır. Onun hayatı, her yönüyle insanlığa örnek teşkil eden bir rehberliktir. Ne var ki, modern toplumlar, bu rehberliği göz ardı etmeye, hatta tamamen unutmaya başladı. Bugün dünya, hızla değişen bir teknoloji ve bilgi çağına evriliyor. İnsanlar artık günlük yaşamlarını bilim, teknoloji, ekonomi ve politika etrafında şekillendiriyorlar. Bu değişim, maneviyatın ve dini değerlerin toplumdaki yerini küçültmeye devam ediyor. Artık peygamberlerin rehberliği yerine, sanatçılar, politikacılar, ünlüler ya da sosyal medya fenomenleri rol modeli olarak seçiliyor. Bu kişiler, manevi ve ahlaki değerler yerine maddi başarı, şöhret ve güç odaklı yaşam biçimlerini yüceltiyor.
İnsan, sadece bedeni ile var olan bir varlık değildir; ruhu da vardır ve bu ruhun tatmin edilmesi gerekir. Maddi dünya ne kadar cazip görünse de, insanın içsel huzuru bulabilmesi için manevi bir yola da ihtiyacı vardır. Modern toplumlarda bu manevi arayış göz ardı edildikçe, insanlar içsel boşluklar yaşamaya başlarlar. Depresyon, kaygı bozuklukları, yalnızlık gibi modern dünyanın hastalıkları, bu manevi eksikliğin bir yansımasıdır.
Bugün, Hz. Muhammed’in (sav) doğum gününü kutlarken, onun öğretilerini yeniden hatırlamak ve hayatımıza katmak için bir fırsat olarak görmeliyiz. Maneviyat, insanın gerçek anlamda huzuru bulabileceği yegâne kaynaktır. Modern dünyanın getirdiği karmaşadan ve maddi dünyanın geçici cazibesinden sıyrılmak, Hz. Muhammed’in rehberliğini kabul etmekle mümkün olabilir. Unutulmamalıdır ki, Allah insanı sadece dünya hayatı için değil, ahiret hayatı için de yaratmıştır ve peygamberler bu iki dünyayı dengeleyerek insanı yücelten rehberlerdir. Manevi rehberlik olmadan insanların dünya ve ahiret hayatı onlara huzur, refah ve mutluluk getirmeyecektir.
Arkadaş, görüşlerime katılıp katılmaman önemli değil. Kimliğini gizlemen doğru değil. Müstear isim veya sıfatlarla yorum yazmak etik değil. Bu tür yaklaşımlar kişisel güven eksikliği, güç arayışı veya kimlik krizi gibi psikolojik sorunları yansıtabileceği ilmi bir tesbittir. Bu tür takma adlarla yazan kişiler gerçek kimlikleri ile aynı fikirleri ifade etmiyorlar. Kimliklerini gizlemenin, hem dini ve ahlaki değerlere uygun olmadığını düşünüyorum. Yazılan eleştirilerin daha yapıcı ve kişisel sorumluluk taşıyan bir şekilde ifade edilmesi gerekir, bunun yolu da açık kimliktir. Yazındaki uslup (LGBT, Cüzdan) atıflarınız da karşı çıktığım ilkesizliğe örnek.
Sayın hocam aynen katılıyorum yazdıklarınıza. Sanırım bu zayıflığın en büyük sebebi tukettigimiz gıdalar olabilir. 1. Hükümet ve siyasilerin mesrulasan ahlaksız ve yolsuzlukları 2. Sarayın soytarisi olmuş din alimleri 3. Hükümetin maneviyatimizi yıkan politikaları 4. Dikey şehirleşme 5. Ahlaksızlığın bizzat hükümet eliyle yaygınlaşması 6. Havadan püskürtülen, suya katılan aşılarla vücuda enjekte edilen kimyasallar 7. Siyonizme teslim edilmiş sağlık, eğitim adalet, medya 8. Siyasilerin kurtarıcı olarak görülmesi 9. Dini-milli kurum ve kişilerin itibarsizlastirilmasi 10. Ekonomi Bunlar psikolojik harbin bir parçasıdır ve toplumu yıkıma götürür. İster kabul edin ister etmeyin ama akp ve chp denilen illet, milleti yirmi yılda hem maddi hem manevi yıkıma götürmüştür. Kendi kandilleri sönmüş insanlar için kandillerin bir anlamı olmayacaktır.
Açık kimlik vereyim hocam istersen. Yazıda sana katildigimi söyledim. Zoruna giden ne oldu yazımda. Yukarıda yazdıklarımı isterseniz gelirim yüz yüze tartışırız. Bu tür haber sitelerinin altına yorum yazarken gerçek kimlik kullanmanın kime ne faydası var ki. Meşru kurallar dahilinde yazılmış bir yorum niye zorunuza gidiyor. Yıllardır din iman diyip memlekete Lgbtyi getirenlerin peşinden kosuyorsan sen de ya aklını ya da imanını sorgula. Ama yok demekki sen cüzdanını sorguluyorsun. Psikologa gerek yok rumuzu civciv olarak ta yazarız. Ne mantıksız tepki vermişsin bee.
Lütfen, dinden imandan ahlaktan bahsedip kimlik gizlemek dine imana ahlaka sığmaz... Bari kral olacağına Padişah falan olsaydın böylece yazılarındaki maddeler de tutarlı olurdu. Yani Kral kardeşim, senin talebini ve tespitini krallar yapmaz... Rica ediyorum, kendiniz olun. Pusula ekibinden de rica ediyorum, müstear veya takma ad ve sıfat kullanarak yazan arkadaşlara isimleriyle yazmalarını söylesinler.
Kral (!) kardeşim yazdıklarınızın bir kısmına katılıyorum. Beni üzen şey müstear isimler yahut sıfatlar kullanarak yazılması. Siz de onlardansınız! Ne demek kral? Psikolog bir arkadaşım var, seni ona sordum. Şu cevabı verdi: Bir adam kendini gizleyerek "kral" sıfatıyla yazıyorsa, bu durum çeşitli psikolojik özellikleri ve dinamikleri düşündürebilir: Güç ve Kontrol İhtiyacı: "Kral" sıfatıyla yazarak kendi hayatında ya da çevresinde eksik gördüğü otoriteyi ve gücü bu şekilde hayali bir rol üzerinden tatmin etmeye çalışıyor olabilir. Özgüven Eksikliği: Kendini gizlemek, kişinin gerçek kimliğiyle kabul görme veya saygı görme konusunda endişeleri olabileceğini gösterir. Kral gibi güçlü bir figürün arkasına saklanmak, özgüven eksikliğini gizleme çabası olabilir. Kimlik Arayışı: Kendini gizleyen ve kral olarak yazan kişi, kendi kimliğini ve yerini bulma konusunda karmaşıklık yaşıyor olabilir....1