“Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir.” (Haşr 1)
Ayetin içeriği Hadid, Haşır ve Cuma surelerinin birinci ayetleri, ‘göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir, uyarısını içermektedir.’ Bu ilahi ifadelerin manasını hakkıyla elbet Yaratan bilir.
Tebih ifadesi Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih etme, ululama anlamındadır. Namazdan sonra her biri otuz üç kez olmak üzere “sübhanellah”, “elhamdülillah” ve “Allahü ekber” müminlerin tesbihdir.
Kur’an, evrendeki her şeyin, gözle görülen ve görülmeyen, canlı ve cansız her varlığın Allah’ı tesbih ettiğini, yani O’nun kusursuzluğunu ve yüceliğini övdüğünü ifade eder. Bir kaya gibi sert yahut güneş ışığı gibi şeffafa olsun varlık varlığının farkındadır. Kuranî bakış bunu bize açıkça öğretir.
“Göklerde ve yerde olanların hepsi” ifadesi, kâinattaki her bir varlığın bu tesbihe dahil olduğunu vurgular. Bu, evrenin bir bütün olarak harmoni ve düzen içinde olduğu ve bu düzenin bir yaratıcının eseri olduğu anlamına gelir.
“Allah’ı tesbih etmektedir” ifadesi, varlıkların sadece fiziksel varlıklarıyla değil, aynı zamanda var oluş biçimleriyle de Allah’ın büyüklüğünü ve mükemmelliğini yansıttıklarını belirtir. Bu, varlıkların sadece dil ile değil, aynı zamanda varoluşlarının özünde Allah’a övgüde bulundukları anlamına gelir.
“O, üstündür, hikmet sahibidir” ifadesi ise Allah’ın sıfatlarına işaret eder. “Üstün” olması, Allah’ın her şeyin üzerinde ve her şeyden bağımsız olduğunu belirtir. “Hikmet sahibi” olması ise Allah’ın her işinde, yaratılışta ve evrenin işleyişinde derin bir bilgelik ve amaç olduğuna işaret eder.
Elbette, İslam inancına göre gökler ve yer, sadece insanlar ve hayvanlar gibi fiziksel varlıklarla değil, aynı zamanda melekler, cinler ve diğer görünmez varlıklarla da doludur. Bu varlıklar, farklı şekillerde Allah’ı tesbih eder ve O’nun emirlerine hizmet ederler.
Melekler, İslam öğretilerine göre, Allah’ın emirlerini yerine getirmekle görevlendirilmiş manevi varlıklardır. Onlar günah işlemezler ve sürekli olarak Allah’ı tesbih ederler. Kur’an’da meleklerin, göklerin farklı katlarında ve evrenin çeşitli yerlerinde Allah’ın emirlerini yerine getirdikleri ve O’nu övdükleri belirtilir.
Cinler ise insanlar gibi akıl sahibi yaratıklardır ancak fiziksel dünyada genellikle görünmezlerdir. Onlar da insanlar gibi serbest iradeye sahip olup, iyi veya kötü davranışlarda bulunabilirler. Cinlerin de kendi aralarında Allah’ı tesbih edenler olduğu gibi, isyan edenler de vardır. Cinler iradî varlıklardır.
Bu şeffaf varlıkların varlığı, İslam düşüncesinde evrenin sadece görünen yönlerden ibaret olmadığını, aynı zamanda bizim algılarımızın ötesinde varlıkların da bulunduğunu gösterir. Bu, Allah’ın yaratımındaki çeşitliliği ve evrensel boyutu daha da genişletir ve insanlara, gördüklerimizin ötesinde derin bir gerçeklik olduğunu hatırlatır. Bu perspektif, yukarıda bahsedilen ayetin anlamını daha da zenginleştirir ve kâinatın her köşesinde süregelen ilahi bir düzen ve harmoniye işaret eder.
Sonuç: Bu ayetler, Allah’ın yaratılışındaki amaç ve düzeni, O’nun her şeye kadir oluşunu ve evrenin her yönüyle O’nun varlığını nasıl yansıttığını düşünmeye teşvik eder. Aynı zamanda, insanların da bu büyük düzen içinde bir rolü ve sorumluluğu olduğunu ve evrensel bir tesbihatın parçası olduklarını hatırlatır. Bu tür ayetler, insanın kendi varlığını ve evrenle olan ilişkisini daha derin bir perspektiften değerlendirmesine imkân tanır.