Erzurum Lisesinin sembol isimlerinden biriydi Yavuz Tan. Yavuz Tan hocamız lise eğitim sürecinde benim derslerime hiç girmemişti. Yavuz Tan derslerime girmemiş olsa bile onun isminin bende farklı bir yeri vardır. Uzun boyu, takım elbisesi, gür bıyıkları, saçlarını yıllar içerisinde kaybetmiş görüntüsüyle karşımızda bir Yavuz Tan hoca vardı. Hakkında fıkraların dahi yazıldığı idarecilerimizden biriydi Yavuz hoca. Yavuz hocamızın sert bir mizacı vardı. Zira görev yaptığı eğitim kurumu lisedeydi ve öğrencilerin kanlarının kaynadığı bir dönemdi. Yavuz hocanın sert olması gerekliydi. Bizler o yıllarda bir otorite kabul etmek zorundaydık, yoksa Erzurum Lisesinin diğer liselerden bir farkı kalmayacak, okulda gürültü ve patırtılar eksik olmayacaktı. İşte Erzurum Lisesinde oto kontrol sağlayan isimlerin başında Yavuz Tan gelirdi. Müdür yardımcılarımızdan biriydi. Ek binada odası vardı. Yavuz hocanın odası alt kat veya üst kat mıydı hiç hatırlamıyorum. Lise 1. sınıftaydık. Sınıfımıza 4-B adı verilmişti. 4-B acaba ortaokulun devamı düşünülerek mi verilmişti onu bu gün dahi bilmiyorum. Lisede en yakın arkadaşım ve kardeşim olarak gördüğüm bu gün dahi ailece görüştüğümüz Erhan’la birlikte teneffüsteydik. Sınıf başkanımız bir kız öğrenciydi. O an başkan sınıfta değildi. Erhan’la sıraları yerlerinde ayırarak sınıfın içinde bir ileri bir geri sürmeye başladık. İçeri de bayağı bir ses olmuştu. Ses dışarıya da gitmiş ki Yavuz Tan hoca sınıfa kadar gelmişti. Yavuz hocanın geldiğinden ise bizim haberimiz olmamıştı. Sıraları sürerek devam ettiğimiz eğlence Yavuz Tan’ın arkamızda belirmesiyle birlikte sona ermişti. Erhan ve ben dona kalmıştık. Yavuz hocanın başında resmen ateşler püskürüyor gibiydi. Onu gördüğümüz an sıraları sürmekten vazgeçtik. Kaderimizi bekler gibiydik. Zira gelen Yavuz Tan’dı. Yavuz hoca gelin bakalım dedi. Ne oluyor? Bu gürültü nedir biz anlamaya kalmadan Yavuz hoca harekete geçmişti. Hocam dedik ama hocanın o an bizi pek dinleyesi yoktu. Haklıydı. Sınıfın içinde koskoca adamlar sıralarla oyun oynamakta nedir! Erhan birden hocam arkadaşımla beraber trencilik oynuyoruz demesin! Yavuz hocanın tüm sinir uçları hareket etmişti. Önce Erhan’a okkalı bir dokunuşta bulundu. Erhan o okkalı dokunuşla birlikte artık kendi değildi. Tabi ki sıra bendeydi. O okkalı dokunuştan bende nasibimi almıştım. Yavuz hocanın hadi bakalım şimdi biriniz lokomotif diğeriniz vagon oldunuz trencilik oynamaya devam edin dedi ve devam edin demesiyle sınıftan çıkması da bir olmuştu. Erhan’la birbirimize bakarak gülme krizine girmiştik. Canımızın acımasına hiç aldırış dahi etmiyorduk. Biz aslında bu olaydan böyle kurtulduğumuz için seviniyorduk. Yavuz Tan hocamla yıllar sonra yollarımız Rıfkı Salim Burçak Kız Meslek Lisesinde çakıştı. Aynı okulda birlikte onunla görev yapmak nasip olmuştu. Lise yıllarında başımızdan geçen kendisinin de içinde olduğu bu olayı anlattım. Yavuz hocam güldü ve geçmiş yıllara geri döndü. Olayı hatırlamadı. Yavuz hocama olayı yukarıda ki satırlarda ifade ettiğim gibi yeniden anlattım. Bizleri üzdüğü için özür diledi. Hocam özür dileyecek biri varsa onlarda biziz dedim. Ellerinden bir kez daha öptüm. Çayımızı yudumlarken Yavuz hocanın uzaklara daldığını görmemem mümkün değildi. Yavuz hocam ben okuldan ayrıldıktan sonrada bir süre daha çalışmaya devam etti ve bir süre sonrada emekli olduğunu duydum. Bir dönemin hızlı öğretmeni ve idarecisi Yavuz Tan şimdilerde emekliliğin tadını çıkarıyor. Hocam hasretle ellerinizden öper, saygılarımı sunarım. Bir sonraki yazımızda Erzurum Lisesinde ki tarih öğretmenlerimden Şükrü Özdemir hocamla ilgili anılarımı sizlerle paylaşmaya çalışacağım.