Tarih sahnesinde yer alan devletlerin en önemli unsurlarından biri, askeriyedir. Askeri yapı, bir devletin gücünü, düzenini ve devamlılığını sağlar. Bu düzenin içinde yer alan komutanlar, yalnızca savaş meydanlarında değil, aynı zamanda barış zamanlarında da devlete hizmet eder. Osmanlı Devleti, bu gerçeği en iyi kavrayan imparatorluklardan biri olarak, askeri hizmetleri takdir etmek ve onları ödüllendirmek için belirli bir sistem kurmuştu. Bu ödüllendirme sisteminin en önemli parçalarından biri de nişanlar, yani madalyalardı.
Osmanlı ordusunda görev alan üst düzey komutanlar, sadece savaşlardaki başarılarıyla değil, barış zamanlarında da stratejik olarak önemli katkılarda bulunurlardı. Mirliva (tümgeneral) Şahap Paşa da bu komutanlardan biri olarak, Dördüncü Ordu’nun askeri yapılanmasında gösterdiği hizmetlerle ön plana çıkmış bir isimdir. Şahap Paşa’nın bu hizmetleri, Osmanlı Devleti’nin gözünden kaçmamış ve kendisine ikinci dereceden Mecidiye Nişanı verilmesi, padişah iradesiyle uygun görülmüştür.
Osmanlı Devleti'nde nişan ve madalya, sadece bir sembolden ibaret değildi. Bu onurlandırmalar, devletin sadakatini, memnuniyetini ve takdirini ifade ederdi. Mecidiye Nişanı da bu anlamda Osmanlı’nın en prestijli nişanlarından biri olarak, özellikle önemli hizmetlerde bulunanlara verilirdi. Sultan Abdülmecid döneminde oluşturulan bu nişan, adını da ondan almıştı. Şahap Paşa’ya verilen Mecidiye Nişanı, onun sadece orduya değil, Osmanlı Devleti'nin askeri yapısına kattığı stratejik değerin de bir simgesidir.
Dördüncü Ordu gibi geniş ve güçlü bir yapılanmanın istihkam faaliyetlerinde etkin rol oynayan bir komutanın, devlet tarafından ödüllendirilmesi, Osmanlı yönetim anlayışının bir yansımasıdır. Bu ödüller, bir yandan komutanlara moral verirken, diğer yandan devletin onlara olan güvenini de pekiştirirdi. Zira böyle bir nişanın verilmesi, yalnızca hizmetin bir karşılığı olarak değil, gelecekteki hizmetlerin de bir garantisi olarak görülürdü.
Osmanlı’nın bu anlayışını göz önüne aldığımızda, Şahap Paşa’nın aldığı Mecidiye Nişanı’nın, sadece bir madalya olmadığı açıkça görülmektedir. Bu nişan, devletin en üst makamından, yani halifelik ve padişahlık makamından gelen bir takdir nişanesidir. "İrade-i seniyye" yani padişah iradesiyle verilen bu nişan, devletin Şahap Paşa gibi komutanlarına duyduğu minnetin ve güvenin bir göstergesidir.
Bugün tarih kitaplarında okuduğumuz bu tür belgeler ve nişanlar, bize Osmanlı Devleti’nin başarıya nasıl değer verdiğini, sadakati nasıl ödüllendirdiğini ve güçlü bir askeri yapının nasıl inşa edildiğini hatırlatıyor. Şahap Paşa’nın hikayesi, Osmanlı’nın bir askeri düzenin arkasında nasıl büyük bir devlet aklı olduğunu ve bu aklın ödüllerle nasıl yaşatıldığını gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, tarih boyunca devletlerin büyüklüğü sadece fetihlerle değil, aynı zamanda bünyelerindeki liyakat sahiplerini tanıma ve onurlandırma kabiliyetiyle de ölçülür. Şahap Paşa ve onun gibi komutanlar, Osmanlı’nın bu anlamda ne kadar ileri görüşlü bir devlet olduğunu bizlere yeniden hatırlatıyor.
İyigünler Taner Hocamız adeta iğne ile nakış nakış süslüyor ŞAHAPPAŞA mızı tebrikler Taner Hocam sağol varol ellerinize sağlık diyorum ve bu değerli KOMUTANIMIZI bulduğunuzda onu kabri başında ziyaret ederiz inşallah hep birlikte
Taner hocamız belgeleri tek tek taramaya devam ediyor.. Ve her seferinde bizlere çok kıymetli bilgileri ulaştırıyor.. Şahap Paşa Komutanın sadece tabyaların projesini çizen biri olmadığını çok kıymetli biri olduğunu Taner hocamızın yazılarından anlıyoruz. Şahappaşanın kronojik hayatını da çok merak edenlerdenim. Mezarının yeri.. Hepsi bizlerde merak uyandıran şeyler.. Taner hocamız her gün yeni sürpriz belgelerden derlediği yazılar ile bizleri çok mutlu ediyor. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Sağ olsun, var olsun.
Teşekkür ederim Zeki bey
Merhaba efendim. Şifreli hoca ünvanı ile yazılar yazan ,araştırmalar yapan. Bizlerinde önemseyerek takip ettiğimiz sevgili TANER ÖZDEMİR HOCAMIZ. Ben şahappaşa tabyası da 20 askerlik görevimi motor ikinci kademesinde kademe çavuşu ve aynı zamanda oto elektrikçi olarak görev yaptım . Siz TANER BEY. takdirimizi kazandınız . Biz şahapoaşa askerleri olarak bizler sana vermiş olduğunuz uğraşılarınızdan ötürü gönülden teşekkür ediyoruz. . Ve bu uğraşılarınızın devamını da sizden bekliyoruz. İnşallah bir gün Şahap paşa tabyasının müze olarak açılışını hep birlikte orada istiklâl marşımızı söyleyerek açarız. . Ben şahsım olarak. Pusula gazetesine ve gazete çalışanlarına sizin nezdinizde teşekkür ediyorum. Ve ayrıca Sayın valimize de teşekkür ediyorum. Daha bitmedi. Sayın CUMHURİYET BAŞ SAVCISINA da gönülden teşekkür ediyorum. Ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Alanya'dan. ESKI ASKER EJDER hançer Kıran.
Teşekkür ederim Ejder bey. Belgeleri çözmeye devam ediyoruz. İnşallah şimdiki hedefimiz Şahap Paşamızın kronojik hayatı ardından mezarını bulma. Selam ve dua ile