Bugün ki köşe yazımızda Emrullah Tekin tarafından kaleme alınan “Zehirli Suikastlar Tarihi” kitabından ilginç bulduğum bazı kısımlardan söz etmeye çalışacağım. Keyifli okumalar dilerim.
Sevgili Peygamber Efendimizin torunlarından biri olan Hz. Hasan zehirlenince, Hz. Hüseyin’e haber koşturuldu. Hz. Hasan’ın başı kardeşinin kucağındaydı ve aralarında şöyle bir konuşma geçmişti.
-Söyle, bu işi sana kim yaptı?
-A benim kardeşim, benim bildiğimi sen de bilirsin! Bana açık olan sana kapalı değildir. Fakat bize düşen sabır ve teslimiyettir. Hz. Hasan’ın zehirlenen öldürüldüğü tarihçiler tarafından kabul edilmektedir.
Zehircilik asıl ortaçağ Avrupa’sında oldukça fazla gelişmiş cemiyet hayatında türlü kötü emellere alet edilmiştir. Bilhassa İtalya ve Fransa’sı insani istenilen şekilde ve istenilen müddet zarfında öldüren zehirlerin imal ve satışı pek ziyade revaç bulmuş ve maddeler aile muhitlerinden saraylara sokulmuştur. İtalya’nın meşhur Borgiya ailesi aynı zamanda düşmanlarına karşı çok özel zehirler kullanmakla meşhurdu. Hatta, Osmanlı şehzadelerinden biri olan Cem Sultan’ın Papa Alexander Borgiya tarafından yavaş tesir eden bir terkiple zehirlendiği tahmin edilmektedir. Cem Sultan, kardeşi II. Beyazıt ile girdiği saltanat mücadelesini kaybeden talihsiz bir şehzadedir.
Prens Savelli düşmanlarını yok etmek için daha kurnazca bir usul bulmuştu. Öldürmek istediği kimselere harikulade güzel işlemeli bir kutu ile anahtar veriyor ve onlara bu kutuyu açıp hediyelerini görmelerini söylüyordu. Anahtarın ucunda ancak dikkatle bakıldığı zaman görülebilen zehirli bir iğne vardı.
Meşhur Fransız düşünürü Rabelais, Fransa’nın bir cenup şehrinde parasız kalır. İkamet ettiği otelin uşakları odasında üzerlerinde krala zehir, kraliçeye zehir, veliahtta zehir etiketleri yapışık üç şişe bulur ve bu durumu derhal hükümete haber verirler. Rabelais tevkif edilerek Paris’e sevk olunur. Yapılan tahkikat neticesinde şakacı düşünürün Paris’e bedava dönmek için böyle bir oyun tertip ettiği anlaşılır.
Romalılar, MÖ 2. Yüzyılda Sardunya ve Korsika’yı aldıklarında, adalarda Kuzey Afrikalı Kartacalılar tarafından getirilmiş bir zehir buldular. Dioskurides, adaların alınışından üç yıl sonra bilinci bulandıran be kasılma yüzünden dudaklara gülümsermiş gibi bir görünüm veren “Sardonia” bitkisinden söz eder. Sardonia gülüşü, sonradan hain ve alaycı gülüşler için bir deyim olarak kullanılagelmiştir.
Xenophon tarafından kaleme alınan “On Binlerin Dönüşü” adlı eserde. MÖ 400 yılında Perslerle savaşmaya giderken komutanı Fırat nehrinde boğulan Yunan ordusunun yolunu şaşırarak Karadeniz’e çıkması ve bir avuç yerli halka mağlup olması anlatılır. Koca ordunun yenildi nedeni ise buğdaylardan başka hiçbir yerde bulunmayan Kaçkar Deli Balıdır. Bu bal, Kafkas arısı tarafından ilkbaharda üretilir. Arı, balı için gerekli özü yaban gülü, kenevir ve karayemiş çiçeğinden alır. Bu çiçeklerin her biri ya uyuşturucu ya da kuvvetli bir zehirleyicidir.
Yapımında kullanılan organik elyaftan dolayı genellikle yeşil renkte olan Çin Seladon seramikleri, Burmanın Martaba Liman’ından getirildiği için, Osmanlılarca “Martabani” diye adlandırılmaktaydılar. Seladon seramiklerinin güzelliklerinin yanı sıra, içlerine konan yemek zehirli ise renk değiştirme özelliğine sahipti.