3 yıl önce 13 olan tescilli ürün sayımız 55’e çıktı, üretim ve satışta resmen patlama oldu..
Coğrafi işaret candır
gerisi heyecandır!
Son yıllarda trent haline gelen coğrafi işaretin faydaları say say bitmez.
Bölgelerdeki belli bir üne sahip olmuş, kültürel miras olarak da gördüğümüz ürünlerin koruma altına alınması, sadece ürünü, üreticiyi değil, tüketiciyi de korumayı öngören coğrafi işaret, Erzurum’da da gündemden düşmez oldu..
Hakan Oral’ın Ticaret Borsası’na başkan seçilmesinden sonra büyük bir artış sağlanan Erzurum’da coğrafi işaretli ürün sayısının 55’e çıkmasının, bu alanda kentin önemini daha belirgin bir hale getirdiğinin de göstergesi oldu.
Öyle ki, daha 2021yılında sadece 13 tescilli ürünü varken bugün Erzurum’un 55 tescilli ürüne sahip olması, herşeyi anlatıyor aslında.
Peki, artık sıklıkla duyduğumuz bu coğrafi işaretin birebir şehire ve şehir ekonomisine katkısı nedir, ne kadardır?
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu’nda Dr.Erkan Denk tarafından organize edilen Çalıştay’da en son coğrafi işarete kavuşan ürünlerimizden su böreğini temsilen Anadolu Su Böreği işletmecisi Serkan Akköse, ‘dan dan dan’ anlattı bu faydalarını!
Ticaret Borsası’nın katkıları ile sağlanan coğrafi işaret aldıktan sonra üretim ve satışta patlamalar yaşadıklarını söyleyen Akköse, ‘’ Bir anda şeklimiz değişti, kargolarımızı yetiştiremez olduk, tur otobüslerinin hücumuna uğradık. Yelkene rüzgar doldu ve yelken ilerledi. Kuzey Irak dahil bugün çok kısa süre içerisinde 11 şube açacak şekilde büyüdük, geliştik. Ulusal televizyonlar, yayın organları bizden, böreğimizden bahsetti. Kadın gücü mottosuyla turizme de önemli katkılar sunuyor olduk’’ dedi.
Öğrencilerin ilgi ile dinlediği Serkan Akköse kısa sunumunda bunları anlatırken, aslında coğrafi işaretin ben bir mucize olduğunu anlıyor ve o mucizenin gerçekleşmesinde emeği geçen herkesi, ama ayırt etmeden herkesi ayakta alkışlıyorum.
Diyeceğim odur ki, maksat hasıl olmuştur, ürünlerimiz artık daha çok tanınıyor ve resmiyet kazanıyor.
Ez cümle, coğrafi işaret candır, gerisi heyecandır.
Bu benim son kararımdır!
---
Eski başkanlar, meclis üyesi sırasına oturdular..
Birinci sınıf ikinci adamlar!
Prof.Dr.Hikmet Koçak hocam örneğinde olduğu gibi hem de Atatürk gibi Üniversite kuran bir köklü Üniversiteye iki dönem rektörlük yapıp da başka bir Üniversiteye rektör yardımcısı olunabiliyorsa Belediye başkanlığı yapıp da aynı ilinde ya da ilçesinde meclis üyesi olunabilir mi sorusunun da cevabını bulmuş oluyoruz.
Olabiliyor, hem de bal gibi olunabiliyormuş!
Daha önce Pazaryolu ilçesinde uzun dönem belediye başkanlığı yapan Recep Kaplan, aynı ilçeye belediye meclisi oldu.
AK Partili İbrahim Şahin’in belediye başkanı seçildiği ilçede Recep Kaplan da partisinden birinci sıra meclis üyesi adayı oldu ve seçildi.
Büyükşehir Belediye meclis üyesi de olan Recep Kaplan, bu defa belediye başkanı olarak değil, meclis üyesi olarak bölgesine hizmete soyundu.
Aynı durumda belediyelik iken iki dönem Narman ilçesinin Şekerli Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Ferkan Akbulut, Narman ilçesinden Belediye meclis üyeliğine getirildi.
Aydemir Adem Kınalı’nın başkan adayı olduğu seçimde AK Parti’den meclis üyesi adayı olan Ferkan Akbulut, seçilerek, uzun bir süre sonra belediye başkanlığı yaptığı ilçesinde bu defa meclis üyesi olarak ilçe ve belde halkının karşısına çıktı.
Daha önce Şekerli gibi kapatılan Tortum ilçesi Bağbaşı Belediye Başkanlığı yapan Karabey Eroğlu da meclis üyesi olarak o sıralarda oturuyor.
Eroğlu, AK partili Tortum Belediye Başkanı Muammer Yiğiter’in listesinden meclise giren isim oldu.
Kanaatimce, mevzuatları bildikleri için onlar birinci sınıf ikinci adamlar, sanırım tüm bildiklerini, tecrübelerini de meclis üye sıralarında kararlarda yansıtırlar..
---
Bu hediyeyi öptüm başıma koydum!
Daha dün gibiydi bizim son beşik Berat’ı fakültesine kaydını yaptırırken.
30 Eylül 2019 idi, ilk mektebe de elinden tutup götürdüğüm Berat’ı bu defa el ele değil, kol kola Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ne götürüp kaydını yaptırdığım tarih.
Tam tamına 5 koca yıl geçmiş.
Dile kolay, tam 5 yıl.
Ne garip tesadüftür ki, o ne güzel tesadüftür ki, o Berat tam da benim doğum günüme denk gelen bir günde okulundan mezun oldu, diplomasını aldı, cüppe giydi, kep fırlattı havaya.
Bugün çok kutlayan, hediye yağdıran oldu ama en güzel hediye Berat’ın mezuniyeti oldu.
O cüppe oldu, o kep oldu!
Onca yoğunluğum arasında mezuniyet törenindeydim.
Çok sayıda öğrencinin de aileleri ile birlikte iştirak ettiği mezuniyet töreninde nasıl duygulandım, anlatamam.
Ne güzel, anlamlı bir dilekti öyle.
Tarihinde ilk defa bir ‘eczacı’nın dekanlık yaptığı Eczacılık Fakültesi’nde dekan hanım Prof.Dr. Beyzagül Erkayman, ‘’Yolunuz açık, bahtınız açık, önlükleriniz hep beyaz kalsın’’ dileğinde bulunarak konuşma yaptığı kürsüyü terkettiğinde, ne yalan söyleyeyim, gözyaşlarıma hakim olamadım.
Sevgili dekan hanımla tören sonrası fotoğraf çektiren oğlum da bir eczacı oluyor ve hiç de ailede ezberimizin olmadığı bir alanda, ilaç sektöründe yer alacak.
Ne mutlu bana, ne mutlu biz ailelere.
Doğum günümde bana bahşedilen bu hediyeyi aldım, kabul ettim, başımın üstüne koydum.
Benim gibi diğer ailelerin de çocuklarının yolları, izleri açık olsun..
--
Hem otomobillerin hem de istasyonların sayısı artıyor artık..
Şarj istasyonuna yer açın lütfen!
Artık kullanımı giderek yaygınlaşan ve satışı bir hayli artış gösteren elektrikli araçlar için şimdi moda, şarj istasyonları.
Günün her saatinde elektrikli otoların şarj imkanına kavuşabilmeleri amacıyla uygun yer ve bölgelere istasyonlar kurulmaya başlandı.
İnternet üzerinden bağlantı yapmak suretiyle gerçekleşebilen şarjlar sayesinde elektrikli otomobil sürücüleri artık eskisi gibi de zorlanmıyor.
Neredeyse her kilometre başına kurulan insansız istasyonlar, bir çok kişiye de istihdam sağlamışa benziyor.
Özellikle trafiğin yoğun olduğu, kamera ile gözetlenmesi mümkün, korunaklı ve korumalı bölgelerdeki istasyonlar sayesinde bir sektör oluştu ve çoğu kişi de bu sayede evine ekmek götürebilecek.
Bir nevi kapısız, bacasız işyeri olarak bilinen elektrikli otomobil şarj istasyonlarının daha da yaygınlaşması için ilgili şirket yönetimi, keşif yapmaya devam ediyor.
--
18 Ağustos’da 3 aylık tadilata giriyor..
Palan Otel mola veriyor!
Bir çoğumuzda da artık anılarının olduğu Palan Otel, Erzurum’un ilk dağ otellerinden.
1998 yılında açılan 4 yıldızlı Palan Otel, ilk defa kapsamlı bir tadilattan geçecek ve 3 ay kapalı kalacak.
Bugünlerde kış yoğunluğunu gideren, sessizliğe gömülen otel yönetimi, bu kapsamlı değişim için de çok önemli bir harcama bütçesini de gözden çıkarttı.
18 Ağustos tarihinde kapısına kilit vurulacak olan otel, kapsamlı değişime tabi tutulacak, Kasım ayı sonlarında yeniden yenilenmiş, yeni konseptiyle misafirlerine kapılarını tekrardan açacak.
Yüzme havuzu ve saunası da dahil 8 kattan oluşan, 158 odası bulunan Palan Otel, 2025 Turizm başkenti proğramı için tam teşekküllü hazır hale gelecek.
Bu arada, otel yönetimince grubun genel müdür yardımcılığına getirilen Ali Güney’in yerine son derece turizm geçmişi olan Kamuran Eroğlu getirildi.
Ali Güney gibi Erzurum’un eniştesi olan Kamuran Eroğlu’nun eşi de Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde akademisyen.
Kış dönemleri bitse bile her yaz döneminde de kapıları açıktı, personel çıkışı filan da olmazdı oysa.
Hem artık son dönemlerde ihtiyaç haline gelen tadilat hem de yeni genel müdür şehr-i mübarekemize hayırlı olsun..
---
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Boş konuşan birini dinlemektense horoz sesi dinlemeyi tercih ederim. Hiç değilse öteceği zamanı bilir! (Bob Dylan)
DUVARIN DİLİ: Ben bi mutlu olayım, seni de yanıma aldıracağım!
Sayın Yazar, tescili ürünler değil de KDV'si teknolojik ürünler üretilmelidir. İki kamyon patates, iki kamyon soğan ,bir iPad bir iPhone alamıyor. Eğer, KDV'si yüksek teknolojik ürün üretilebiliyorsa eyvallah, yoksa gerisi teferruat. Kocak' ın rektör yardımcısı olması yadırganacak bir durum. Mercedesten inip renaulta binmek gibi.