Erzurum’un en nadide mahallelerinden birisi olan Yeğen Ağa tarihi dokusunun kaybetmeyen mahallelerimizden birisidir. Özellikle Yeğen Ağa camisinden Karanlık Kümbetin bitişine kadar alan görülmeye değer tarihi evlerle doludur. Bu durum hayretle karşılanacak; ama orası sanki Erzurum olmuş diğerleri ise gurbet. Özellikle o alan koruma altına alınmalı hatta taşıt trafiğine de kapatılmalıdır. Böylelikle düşler sokağı gibi bir yerimiz olur karşılıklı iş yerleri de açılarak güzel bir mekâna dönüştürülebilir. Yeğen Ağa Mahallesi’nin sınırları bu gün Üç Kardeşler Pasajının yanındaki Zabıta Karakolu’ndan başlayıp Gümrük Hamamı’nın karşısından Yegan Ağa camisinin yanından Karanlık Kümbete kadar olan alanı içine alacak kadar geniştir. Cirit Sok, Balyoz, Bakırcı Çıkmazı, Zafer Çıkmazı, Nene Hatun Caddesi, Gülahmet Caddesi, Gölbaşı Caddesi, Sakarya Caddesi Yeğen Ağa’daki önemli mekânlardan bazılarıdır.
YEĞEN AĞA CAMİ
Yeğen Ağa camisinin yapımını üstlenen Ahmet adındaki zat caminin yapımına başlar ve cami duvarları hızla yükselir. Caminin bitimine doğru Ahmet Efendi maddi olarak zorluk çeker ve etraftan borç para istemeye başlar. Hiç kimse Ahmet Efendi’ye borç para vermeye yanaşmaz. Bu durumu bilen ağa lakaplı dervişten başka. Derviş Ağa, Ahmet Efendiye borç para verir, böylelikle cami biter. Ahmet Efendi bir süre sonra borcunu ödemeye Derviş Ağa’nın evine gider. Derviş Ağa bu parayı ben sana yeğenimsin diye verdim der. Ondan sonrada cami ağa-yeğen parası ile yapıldığından ismi de Yeğen Ağa Camisi olarak anılmaya başlanmıştır. Başka bir rivayete göre de Derviş Ağa’nın evine, günü birlik yaşayan dünya nimetlerini hoyratça kullanan üç genç gelir ve ağadan zorla para isterler. Ağa’ya parayı vermezse kendisini öldüreceklerini söylerler. Ağa da onlara istedikleri bu parayı verir. Gençler hiç zorlanmadan bu parayı alınca şaşırırlar. Bu parayı değerlendirelim deyip iş hayatına atılırlar. Belli bir zaman sonra paraları bire beş olunca ağanın parasını geri vermeye giderler. Ağa onları böyle görünce parayı almaz ve şöyle der: “Ben bu parayı size borç olarak vermedim. Bu parayı götürün bir hayır işinde kullanın.” Gençler de parayla cami yapmaya karar verirler ve Yeğen Ağa camisini yaptırırlar. Ağa yeğen ortaklığı ile yapılan camii etrafına zamanla insanlar yerleşerek Yeğen Ağa Mahallesini kurarlar. Cami M.1661 H.1092 yılında yaptırılmıştır.506 Camii dam örtülü olup yapılan ilavelerle günümüze kadar gelmiştir. Asıl kapısı içerde olan caminin kapısı tahtadandır. Kare şeklinde olan cami düzgün kesme taş ahşap hatlıdır. Düzgün örtü dışarıdan bir çinko dam ile kapatılmıştır. İçten tavanı dört ahşap ayak taşır. Bu ahşap ayaklar zamanla yıpranmış birkaç kez onarım görmüştür. Cami de değerli madeni eşya olarak iki bakır şamdan vardır.507 Üstlerinde güzel bir sülüs ile bir kitabe bulunmaktadır. Kitabenin Türkçesi şöyledir: “Bu şamdanı 1094 yılında Yeğen Hacı Ahmet İbn-i-Mehmet yaptığı camiye vakfetti.” Mihrabı mukarnastır. Minaresinin küp kısmı taş, üst kısmı ise tuğladan yapılmış olup caminin sağ tarafında yer alır. Yeğen Ahmet Ağa Camii’nin yanı başında tartı aletlerin satıldığı mizanhane de yer alırdı. Bu gün bu çarşı ve meslek grubuna mahalle de rastlanılmamıştır.
YEĞEN AĞA CAMİ
Yeğen Ağa camisinin yapımını üstlenen Ahmet adındaki zat caminin yapımına başlar ve cami duvarları hızla yükselir. Caminin bitimine doğru Ahmet Efendi maddi olarak zorluk çeker ve etraftan borç para istemeye başlar. Hiç kimse Ahmet Efendi’ye borç para vermeye yanaşmaz. Bu durumu bilen ağa lakaplı dervişten başka. Derviş Ağa, Ahmet Efendiye borç para verir, böylelikle cami biter. Ahmet Efendi bir süre sonra borcunu ödemeye Derviş Ağa’nın evine gider. Derviş Ağa bu parayı ben sana yeğenimsin diye verdim der. Ondan sonrada cami ağa-yeğen parası ile yapıldığından ismi de Yeğen Ağa Camisi olarak anılmaya başlanmıştır. Başka bir rivayete göre de Derviş Ağa’nın evine, günü birlik yaşayan dünya nimetlerini hoyratça kullanan üç genç gelir ve ağadan zorla para isterler. Ağa’ya parayı vermezse kendisini öldüreceklerini söylerler. Ağa da onlara istedikleri bu parayı verir. Gençler hiç zorlanmadan bu parayı alınca şaşırırlar. Bu parayı değerlendirelim deyip iş hayatına atılırlar. Belli bir zaman sonra paraları bire beş olunca ağanın parasını geri vermeye giderler. Ağa onları böyle görünce parayı almaz ve şöyle der: “Ben bu parayı size borç olarak vermedim. Bu parayı götürün bir hayır işinde kullanın.” Gençler de parayla cami yapmaya karar verirler ve Yeğen Ağa camisini yaptırırlar. Ağa yeğen ortaklığı ile yapılan camii etrafına zamanla insanlar yerleşerek Yeğen Ağa Mahallesini kurarlar. Cami M.1661 H.1092 yılında yaptırılmıştır.506 Camii dam örtülü olup yapılan ilavelerle günümüze kadar gelmiştir. Asıl kapısı içerde olan caminin kapısı tahtadandır. Kare şeklinde olan cami düzgün kesme taş ahşap hatlıdır. Düzgün örtü dışarıdan bir çinko dam ile kapatılmıştır. İçten tavanı dört ahşap ayak taşır. Bu ahşap ayaklar zamanla yıpranmış birkaç kez onarım görmüştür. Cami de değerli madeni eşya olarak iki bakır şamdan vardır.507 Üstlerinde güzel bir sülüs ile bir kitabe bulunmaktadır. Kitabenin Türkçesi şöyledir: “Bu şamdanı 1094 yılında Yeğen Hacı Ahmet İbn-i-Mehmet yaptığı camiye vakfetti.” Mihrabı mukarnastır. Minaresinin küp kısmı taş, üst kısmı ise tuğladan yapılmış olup caminin sağ tarafında yer alır. Yeğen Ahmet Ağa Camii’nin yanı başında tartı aletlerin satıldığı mizanhane de yer alırdı. Bu gün bu çarşı ve meslek grubuna mahalle de rastlanılmamıştır.