Bu haftaki yazımızda şehrin önemli mahallerinden biri olan Yoncalık Mahallesine değinmeye çalışacağım. 2ooo’li yıllarda başlattığım bu çalışmanın ortaya çıkmasında sayısız Erzurum sevdalısı vardır. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim.
Erzurum’da şehirleşmenin ilk başladığı askeri kışlanın olduğu mekândır Yoncalık. Eski hükümet konağından yukarı Yenikapı Çarşısı’nın ve arkasındaki Aliravi kışlasının yıkılarak bu caddenin şimdiki İller Bankası’nın yukarısında Karayolları Bölge Müdürlüğüne ulaşması ile şehirde ilk şehirleşme başlamış ve bundan payına düşeni almıştır Yoncalık. Eskinin otobüs durağı Mahallebaşı iken bugün bu özelliği Yoncalık Mahallesi almıştır. Yonca baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızı veya mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çay bitkilerinin genel adıdır. Yoncalık ise yonca tarlasına verilen addır. Bu tanımdan yola çıkarak Yoncalık Mahallesi’nin isminin de buradan geldiği söylenebilir. Şehrin dışında kaldığı için insanımız buraya yonca toplamaya gelir hayvanlarını beslermiş. Zamanla şehir gelişmeye başlayınca tarlalar iskâna açılmış ve geriye ise ismi kalmıştır. Türklerin yetiştirdiği bitkininde yonca olması mahallenin isminin tesadüfi koyulmadığını gösterir. Mahalle, Cennetzade ismiyle de anılır. Mahalle aşağı ve yukarı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Aşağı kısımda yer alan en önemli yapı Cennetzade camisidir.
CENNETZADE CAMİ: Cami’ye ismini veren Cennetzade tarihi kayıtlara göre Erzurum’un ileri gelen ailelerinden birine mensup olup on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllara damgasını vurmuştur. Cennetzade sur dışında Tebrizkapı da otururmuş, zengin bir şahsiyet olup sayısız eser bırakmıştır. Tebrizkapıdaki meydanda yer alan musallayı tamir ettirmiş, Gürcü Mehmet Camisinin aydınlatılmasını, mum tedarik ederek gidermiştir. Cennetzade adıyla daha önceki dönemlerde birde medrese yapılmıştır. Bu medrese 1727 yılında Abdullah Edip Efendi İbn-i Mehmet Rağıp tarafından yaptırılmış olup Cumhuriyet Caddesinin açılması zamanında yerini caddeye bırakmış ve yıkılmıştır. Bugün yıkılmış olan Temurayak Mahallesindeki sabunhaneyi de yaptırmıştır. Mülki ve askeri erkân arasında da Cennetzadenin itibari yüksektir. Cennetzade Abdullah Efendi ile anlatılan bir fıkra bu lakabı nasıl aldığını gün yüzüne çıkarmaktadır. Diyarbakır eşrafından Küfrizade İbrahim Efendi adında birisi Erzurum’a sürgün edilir. O tarihte Ayaşlı Esat Paşa, Erzurum valisidir. Küfrizade Erzurum’a gelmeden önce Vali Esat Paşa’ya bir mektup yazar ve mektubunda Erzurum’da nerde kalacağını sorar. Vali Esat Paşa, mektubu alır. İmza yerinde “Küfri” imzasını görünce mektubun altına şu ayeti kerimeyi yazar: “Vesikallezine keferu, ial cehenneme zümera. O kafirler ki, bölük bölük cehenneme sürülürler.” Mektubu daha sonra paşa Divan kâtibine verir. Divan kâtibi mektuptaki inceliği anlar. Paşanın emri üzerine Erzurum Eşraflarından “Karacehennemzade Abdullah Efendi” ye bu görevi verir. Bu şakayı işiten Erzurum Kadısı Abdullah Edip Efendi, Valiye müracaat ederek misafirin kendisine verilmesini ister ve Karacehennemzade lakabının da “Cennetzade” olarak değiştirilmesini talep eder. O tarihten sonra Abdullah Efendiler’in aile lakaplarının “Cennetzade” olarak anılmasına neden olur. Cennetzade camisi ise 1785 yılında İsmail Efendi tarafından yaptırılmıştır. Sağ ve sol duvarları adi taştan yapılı olan caminin kıble duvarı muntazam kesme taştan örülmüştür. Dört adi taş sütun üzerine yükselen üç tuğla kubbe ön ibadet yerini örter. Minaresi caminin sağındadır. Cami mimari özellikleri bakımından Şeyhler ve İbrahim Paşa camilerine benzer. Camiye giriş bir demir kapı ve iki ahşap kapıdan sağlanmaktadır. Bu ahşap kapılar daha sonra boyanmıştır. Pencereleri de ahşap kapılar gibi çifttir. Son cemaat yerinin ortası elli cm. kadar alçaktır. Minaresinin alt kısmı son cemaat yerine doğru çıkıntılıdır. Cami’nin mihrabı ve minberi ahşaptandır. Mihrap kısmı kesme taştan yapılmış olup, son tamiratla boyanmıştır. Caminin bahçesi küçük olup içerisinde bir de gasılhane mevcuttur. Bahçe içerisinde su sesini duyuran şadırvan bulunmaktadır. Cami, 1.Dünya savaşı sırasında menzil merkezi olarak da kullanılmıştır. (Bulut, Erzurum Çarşı Pazar, s.18, Nusret, Age., s.135, Ahmet Fidan, “Erzurum Tarihinde Bir Yıldız, Nusret Efendi”, Erzurum Sevdası, S.2, Erzurum 20003, s.13)
“Caminin sağ ve sol duvarları adi taşla, kıble duvarı ise muntazam kesme taşla yapılmıştır. Dört adi taş sütunun üstünde yükselen üçtaşla kubbe son cemaat yerini örter. Alt kısmı, taş, üstü tuğla olan minaresi sağ taraftadır. Cami H.1200 tarihlerinde İsmail Efe tarafından yapılmıştır” (İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleriyle Erzurum Tarihi, s.199.)
Erzurum’da şehirleşmenin ilk başladığı askeri kışlanın olduğu mekândır Yoncalık. Eski hükümet konağından yukarı Yenikapı Çarşısı’nın ve arkasındaki Aliravi kışlasının yıkılarak bu caddenin şimdiki İller Bankası’nın yukarısında Karayolları Bölge Müdürlüğüne ulaşması ile şehirde ilk şehirleşme başlamış ve bundan payına düşeni almıştır Yoncalık. Eskinin otobüs durağı Mahallebaşı iken bugün bu özelliği Yoncalık Mahallesi almıştır. Yonca baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızı veya mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çay bitkilerinin genel adıdır. Yoncalık ise yonca tarlasına verilen addır. Bu tanımdan yola çıkarak Yoncalık Mahallesi’nin isminin de buradan geldiği söylenebilir. Şehrin dışında kaldığı için insanımız buraya yonca toplamaya gelir hayvanlarını beslermiş. Zamanla şehir gelişmeye başlayınca tarlalar iskâna açılmış ve geriye ise ismi kalmıştır. Türklerin yetiştirdiği bitkininde yonca olması mahallenin isminin tesadüfi koyulmadığını gösterir. Mahalle, Cennetzade ismiyle de anılır. Mahalle aşağı ve yukarı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Aşağı kısımda yer alan en önemli yapı Cennetzade camisidir.
CENNETZADE CAMİ: Cami’ye ismini veren Cennetzade tarihi kayıtlara göre Erzurum’un ileri gelen ailelerinden birine mensup olup on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllara damgasını vurmuştur. Cennetzade sur dışında Tebrizkapı da otururmuş, zengin bir şahsiyet olup sayısız eser bırakmıştır. Tebrizkapıdaki meydanda yer alan musallayı tamir ettirmiş, Gürcü Mehmet Camisinin aydınlatılmasını, mum tedarik ederek gidermiştir. Cennetzade adıyla daha önceki dönemlerde birde medrese yapılmıştır. Bu medrese 1727 yılında Abdullah Edip Efendi İbn-i Mehmet Rağıp tarafından yaptırılmış olup Cumhuriyet Caddesinin açılması zamanında yerini caddeye bırakmış ve yıkılmıştır. Bugün yıkılmış olan Temurayak Mahallesindeki sabunhaneyi de yaptırmıştır. Mülki ve askeri erkân arasında da Cennetzadenin itibari yüksektir. Cennetzade Abdullah Efendi ile anlatılan bir fıkra bu lakabı nasıl aldığını gün yüzüne çıkarmaktadır. Diyarbakır eşrafından Küfrizade İbrahim Efendi adında birisi Erzurum’a sürgün edilir. O tarihte Ayaşlı Esat Paşa, Erzurum valisidir. Küfrizade Erzurum’a gelmeden önce Vali Esat Paşa’ya bir mektup yazar ve mektubunda Erzurum’da nerde kalacağını sorar. Vali Esat Paşa, mektubu alır. İmza yerinde “Küfri” imzasını görünce mektubun altına şu ayeti kerimeyi yazar: “Vesikallezine keferu, ial cehenneme zümera. O kafirler ki, bölük bölük cehenneme sürülürler.” Mektubu daha sonra paşa Divan kâtibine verir. Divan kâtibi mektuptaki inceliği anlar. Paşanın emri üzerine Erzurum Eşraflarından “Karacehennemzade Abdullah Efendi” ye bu görevi verir. Bu şakayı işiten Erzurum Kadısı Abdullah Edip Efendi, Valiye müracaat ederek misafirin kendisine verilmesini ister ve Karacehennemzade lakabının da “Cennetzade” olarak değiştirilmesini talep eder. O tarihten sonra Abdullah Efendiler’in aile lakaplarının “Cennetzade” olarak anılmasına neden olur. Cennetzade camisi ise 1785 yılında İsmail Efendi tarafından yaptırılmıştır. Sağ ve sol duvarları adi taştan yapılı olan caminin kıble duvarı muntazam kesme taştan örülmüştür. Dört adi taş sütun üzerine yükselen üç tuğla kubbe ön ibadet yerini örter. Minaresi caminin sağındadır. Cami mimari özellikleri bakımından Şeyhler ve İbrahim Paşa camilerine benzer. Camiye giriş bir demir kapı ve iki ahşap kapıdan sağlanmaktadır. Bu ahşap kapılar daha sonra boyanmıştır. Pencereleri de ahşap kapılar gibi çifttir. Son cemaat yerinin ortası elli cm. kadar alçaktır. Minaresinin alt kısmı son cemaat yerine doğru çıkıntılıdır. Cami’nin mihrabı ve minberi ahşaptandır. Mihrap kısmı kesme taştan yapılmış olup, son tamiratla boyanmıştır. Caminin bahçesi küçük olup içerisinde bir de gasılhane mevcuttur. Bahçe içerisinde su sesini duyuran şadırvan bulunmaktadır. Cami, 1.Dünya savaşı sırasında menzil merkezi olarak da kullanılmıştır. (Bulut, Erzurum Çarşı Pazar, s.18, Nusret, Age., s.135, Ahmet Fidan, “Erzurum Tarihinde Bir Yıldız, Nusret Efendi”, Erzurum Sevdası, S.2, Erzurum 20003, s.13)
“Caminin sağ ve sol duvarları adi taşla, kıble duvarı ise muntazam kesme taşla yapılmıştır. Dört adi taş sütunun üstünde yükselen üçtaşla kubbe son cemaat yerini örter. Alt kısmı, taş, üstü tuğla olan minaresi sağ taraftadır. Cami H.1200 tarihlerinde İsmail Efe tarafından yapılmıştır” (İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleriyle Erzurum Tarihi, s.199.)