E-reçete’de Sonuncuyuz
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından sahte reçetenin önüne geçebilmek için başlatılan elektronik reçete (e-reçete) uygulamasında Erzurum sonuncu oldu. Türkiye genelinde e-reçete yazma alışkanlığı yüzde 86 seviyelerine ulaşırken, bu rakam Erzurum’da yüzde 59’da kaldı.
Doğa ALCA / ERZURUM
SGK tarafından sahte reçete, gereksiz tetkik ve muayene gibi suiistimallerin önüne geçilebilmesi hedefleriyle 2012 yılında hayata geçirilen ve bir sonraki yıl zorunlu hale getirilen e-reçete sistemi, uygulamaya konulmasının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen alışkanlık edinilemedi. Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü İstatistik, Analiz, Raporlama ve Stratejik Yönetim Dairesi Başkanlığı tarafınca, 6 Aralık tarihinde yayınlanan e-reçete yazma oranları raporu acı gerçekleri gözler önüne serdi. Raporda, en fazla e-reçete yazan iller yüzde 97 ile Bolu, Tokat ve Aydın olurken, en az yazılan illerin başını yüzde 59 oranla Erzurum çekti.
Yaptırım yok
Gerektiği gibi kullanılmaması nedeniyle zaman ve kağıt israfına yol açan uygulamada herhangi bir yaptırımının olmadığı da ortaya çıktı. Uzmanlar yaptırımın şart olduğunu belirtirken, uygulamanın yaygınlaştırılması için iki türlü yaptırımı öngörüyor. Birincisi, e-reçetenin yaygınlaşması için hekimin ve bağlı olduğu hastanenin performans ödeme sistemine ‘Yazılan e-reçete oranı’ parametresinin eklenmesi. İkincisi ise kağıt reçete oranı belirtilen barajı aşarsa SGK ödemelerinin azaltılması. Açık bir ifadeyle e-reçete alışkanlığı edinmeyen hekimlerin döner sermaye gelirlerinin düşürülmesi.
E-reçete mükemmel bir uygulama
Beş ayrı konuda olumlu getirileri olan sistemi anlatan Uzm. Ecz. Abdullah Caner Güven, “Bu uygulamanın birçok yararı var öncelikle sahte reçetenin çok büyük bir oranda önüne geçiyorsunuz; çünkü doktorun elektronik imzası lazım. İkinci husus; doktor dışında başka herhangi birisinin reçete yazmasının mümkün olmaması. Bir diğer güzelliği, kağıt tasarrufunun olması. Çünkü kâğıt reçeteye hem doktor zaman harcayacak hem de eczacı zaman harcayacak. En önemlisi ise, elektronik reçetede eczası istese de yanlış ilaç veremez. Manipüle edemez, üstünde oynama yapamaz, işleme girdikten sonra herhangi bir şey yapılamaz bu sebeple de elektronik reçete çok iyi bir şey. Elektronik reçetede en son aşamaya geliyorsunuz, kaydediyorsunuz, ilacı okutuyorsunuz. İsmi birbirine benzeyen yüzlerce ilaç var piyasada; dolayısı ile yanlış verme ihtimali yüksek. Ancak e-reçetede yanlışlık olduğu durumda sistem uyarı veriyor ve reçetede böyle bir ilacın olmadığını belirtiyor. Öte yandan hastanın reçeteyi kaybetme derdiniz yok. Yani size verilen şifreyi yeniden doktordan talep edebiliyorsunuz. E-reçete her açıdan mükemmel bir uygulama.”
E-reçete yazmamakta direnen hekimler ve sağlık tesisleri var
E-reçete oranlarının düşük olmasına çeşitli nedenlere bağlayan Güven, suiistimale de işaret etti. Güven, kağıt reçete yazmaktan vazgeçmeyen hekimlerin olduğunu da vurgulayarak, “Elektronik reçetenin yazılması için elektronik imzaya ve internete ihtiyaç var. İnsanlık hali doktor unutmuş olabilir imzasını, internet gitmiş olabilir, bilgisayar arızalı olabilir. Bununla ilgili devletimiz bir genelge yayınladı. Belli haller haricinde e-reçete zorunludur diye. Bu özel haller; acilde yazılan reçeteler, otomasyonu olmayan kurumlar, askerî birinci basamak sağlık tesisleri ve en önemlisi de sistemlerin çalışamaması. Yalnız maalesef üzülerek görüyoruz ki bu ‘sistem arızası’ hususu suiistimal ediliyor. Bu iş başlayalı yıllar olmuş ama Erzurum’da bugüne kadar tek bir e-reçetenin yazılmadığı sağlık tesisi var. Hekimlerin de kendine göre bunun zor olduğu yönünde düşünceleri olabilir. E-reçete yazmak alışkanlık gerektiriyor ama her sürecin bir alışkanlığı vardır. Bizler de ilk etapta zorlandık ama alıştık. Devlet bir kural koyuyorsa ayak uydurmak lazım. E-reçete yazmakta sanıldığı kadar zor bir uygulama değil. Hekim istediği açıklamayı da yapabiliyor sistemde” sözlerini kullandı.
Müthiş bir israf ve zarar
Kağıt reçete kullanımıyla büyük bir zarara yol açıldığını ekleyen Güven, çözüm için yaptırım uygulanması gerektiğini belirtti. Güven şöyle dedi. “E-reçete yazmamanın bir yaptırımı yok. Ülkemizde yaptırımı olmayan şeylerin uygulanması problemlidir. Zorunlu ama yaptırımı, bir cezası yok. Çok büyük bir kağıt israfı oluşuyor. Bize gelen reçetelerin yarısı kağıt reçete. Bizim de iş yükümüzü artırıyor. Bizim elektronik reçetede kontrol edeceğimiz hususlar basit; cinsiyet uyumu ki sistem ayırıyor, teşhisler ve dozlardır. Ama şimdi ben kağıt reçeteleri tek tek inceliyorum. Birçok kırtasiye işlemi var. Bu reçetelere çıktı alınması, sıralanması, kaşelenmesi, tek tek incelenmesi büyük bir zaman ve evrak israfına neden oluyor. Üstelik hekim yoğunluktan basit bir hata yapabilir ona da kaşe-imza yaptırmak zorundayım. Kağıt reçetede hata olduğu zaman hasta ve eczacı olarak hekime ulaşmak güç olabiliyor ve vakit harcanıyor. Bu durum hekimin de iş yükünü artırıyor.”
Özel hastaneler ve Aile Hekimleri e-reçetede önde
Özel hastanelerin sisteme yüzde yüz uyduğunu söyleyen Güven, “Kurumsal yapıyı oturtmuş ve belirli bir yaptırımları var. Özel hastanenin en son isteği, devletle karşı karşıya gelmek. Örneğin; yolsuzluk, sahte reçete ve sahte rapor. Bunun önüne elektronik reçete ile geçersiniz. Özelden yüzde yüze yakın oranda elektronik reçete çıkıyor. Ayrıca aile hekimlerinde de bu oran böyle. Neredeyse hiç kağıt reçete bulamazsınız. Bu sorun özellikle büyük hastanelerde var” diye konuştu.
Sahte reçete ile bağdaştırılamaz
E-reçete oranlarının az olmasının sahte reçete ile bağdaştırılamayacağını da ifade eden Uzm. Ecz. Abdullah Caner Güven, şunları söyledi. “E-Reçetede sonuncu olabiliriz ama bu durum sahte reçete ile ilişkilendirilemez. Erzurum’un hakkını vermek gerekir. Erzurum ilimiz ilaç ve rapor yolsuzluğunun sıfır olduğu bir ildir. Biz neredeyse hiç karşılaşmıyoruz. Diyebilirim ki, Erzurum sahte reçete ile en az karşılaşılan ilk üç ilden birisidir, hatta birincisidir.”
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından sahte reçetenin önüne geçebilmek için başlatılan elektronik reçete (e-reçete) uygulamasında Erzurum sonuncu oldu. Türkiye genelinde e-reçete yazma alışkanlığı yüzde 86 seviyelerine ulaşırken, bu rakam Erzurum’da yüzde 59’da kaldı.
Doğa ALCA / ERZURUM
SGK tarafından sahte reçete, gereksiz tetkik ve muayene gibi suiistimallerin önüne geçilebilmesi hedefleriyle 2012 yılında hayata geçirilen ve bir sonraki yıl zorunlu hale getirilen e-reçete sistemi, uygulamaya konulmasının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen alışkanlık edinilemedi. Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü İstatistik, Analiz, Raporlama ve Stratejik Yönetim Dairesi Başkanlığı tarafınca, 6 Aralık tarihinde yayınlanan e-reçete yazma oranları raporu acı gerçekleri gözler önüne serdi. Raporda, en fazla e-reçete yazan iller yüzde 97 ile Bolu, Tokat ve Aydın olurken, en az yazılan illerin başını yüzde 59 oranla Erzurum çekti.
Yaptırım yok
Gerektiği gibi kullanılmaması nedeniyle zaman ve kağıt israfına yol açan uygulamada herhangi bir yaptırımının olmadığı da ortaya çıktı. Uzmanlar yaptırımın şart olduğunu belirtirken, uygulamanın yaygınlaştırılması için iki türlü yaptırımı öngörüyor. Birincisi, e-reçetenin yaygınlaşması için hekimin ve bağlı olduğu hastanenin performans ödeme sistemine ‘Yazılan e-reçete oranı’ parametresinin eklenmesi. İkincisi ise kağıt reçete oranı belirtilen barajı aşarsa SGK ödemelerinin azaltılması. Açık bir ifadeyle e-reçete alışkanlığı edinmeyen hekimlerin döner sermaye gelirlerinin düşürülmesi.
E-reçete mükemmel bir uygulama
Beş ayrı konuda olumlu getirileri olan sistemi anlatan Uzm. Ecz. Abdullah Caner Güven, “Bu uygulamanın birçok yararı var öncelikle sahte reçetenin çok büyük bir oranda önüne geçiyorsunuz; çünkü doktorun elektronik imzası lazım. İkinci husus; doktor dışında başka herhangi birisinin reçete yazmasının mümkün olmaması. Bir diğer güzelliği, kağıt tasarrufunun olması. Çünkü kâğıt reçeteye hem doktor zaman harcayacak hem de eczacı zaman harcayacak. En önemlisi ise, elektronik reçetede eczası istese de yanlış ilaç veremez. Manipüle edemez, üstünde oynama yapamaz, işleme girdikten sonra herhangi bir şey yapılamaz bu sebeple de elektronik reçete çok iyi bir şey. Elektronik reçetede en son aşamaya geliyorsunuz, kaydediyorsunuz, ilacı okutuyorsunuz. İsmi birbirine benzeyen yüzlerce ilaç var piyasada; dolayısı ile yanlış verme ihtimali yüksek. Ancak e-reçetede yanlışlık olduğu durumda sistem uyarı veriyor ve reçetede böyle bir ilacın olmadığını belirtiyor. Öte yandan hastanın reçeteyi kaybetme derdiniz yok. Yani size verilen şifreyi yeniden doktordan talep edebiliyorsunuz. E-reçete her açıdan mükemmel bir uygulama.”
E-reçete yazmamakta direnen hekimler ve sağlık tesisleri var
E-reçete oranlarının düşük olmasına çeşitli nedenlere bağlayan Güven, suiistimale de işaret etti. Güven, kağıt reçete yazmaktan vazgeçmeyen hekimlerin olduğunu da vurgulayarak, “Elektronik reçetenin yazılması için elektronik imzaya ve internete ihtiyaç var. İnsanlık hali doktor unutmuş olabilir imzasını, internet gitmiş olabilir, bilgisayar arızalı olabilir. Bununla ilgili devletimiz bir genelge yayınladı. Belli haller haricinde e-reçete zorunludur diye. Bu özel haller; acilde yazılan reçeteler, otomasyonu olmayan kurumlar, askerî birinci basamak sağlık tesisleri ve en önemlisi de sistemlerin çalışamaması. Yalnız maalesef üzülerek görüyoruz ki bu ‘sistem arızası’ hususu suiistimal ediliyor. Bu iş başlayalı yıllar olmuş ama Erzurum’da bugüne kadar tek bir e-reçetenin yazılmadığı sağlık tesisi var. Hekimlerin de kendine göre bunun zor olduğu yönünde düşünceleri olabilir. E-reçete yazmak alışkanlık gerektiriyor ama her sürecin bir alışkanlığı vardır. Bizler de ilk etapta zorlandık ama alıştık. Devlet bir kural koyuyorsa ayak uydurmak lazım. E-reçete yazmakta sanıldığı kadar zor bir uygulama değil. Hekim istediği açıklamayı da yapabiliyor sistemde” sözlerini kullandı.
Müthiş bir israf ve zarar
Kağıt reçete kullanımıyla büyük bir zarara yol açıldığını ekleyen Güven, çözüm için yaptırım uygulanması gerektiğini belirtti. Güven şöyle dedi. “E-reçete yazmamanın bir yaptırımı yok. Ülkemizde yaptırımı olmayan şeylerin uygulanması problemlidir. Zorunlu ama yaptırımı, bir cezası yok. Çok büyük bir kağıt israfı oluşuyor. Bize gelen reçetelerin yarısı kağıt reçete. Bizim de iş yükümüzü artırıyor. Bizim elektronik reçetede kontrol edeceğimiz hususlar basit; cinsiyet uyumu ki sistem ayırıyor, teşhisler ve dozlardır. Ama şimdi ben kağıt reçeteleri tek tek inceliyorum. Birçok kırtasiye işlemi var. Bu reçetelere çıktı alınması, sıralanması, kaşelenmesi, tek tek incelenmesi büyük bir zaman ve evrak israfına neden oluyor. Üstelik hekim yoğunluktan basit bir hata yapabilir ona da kaşe-imza yaptırmak zorundayım. Kağıt reçetede hata olduğu zaman hasta ve eczacı olarak hekime ulaşmak güç olabiliyor ve vakit harcanıyor. Bu durum hekimin de iş yükünü artırıyor.”
Özel hastaneler ve Aile Hekimleri e-reçetede önde
Özel hastanelerin sisteme yüzde yüz uyduğunu söyleyen Güven, “Kurumsal yapıyı oturtmuş ve belirli bir yaptırımları var. Özel hastanenin en son isteği, devletle karşı karşıya gelmek. Örneğin; yolsuzluk, sahte reçete ve sahte rapor. Bunun önüne elektronik reçete ile geçersiniz. Özelden yüzde yüze yakın oranda elektronik reçete çıkıyor. Ayrıca aile hekimlerinde de bu oran böyle. Neredeyse hiç kağıt reçete bulamazsınız. Bu sorun özellikle büyük hastanelerde var” diye konuştu.
Sahte reçete ile bağdaştırılamaz
E-reçete oranlarının az olmasının sahte reçete ile bağdaştırılamayacağını da ifade eden Uzm. Ecz. Abdullah Caner Güven, şunları söyledi. “E-Reçetede sonuncu olabiliriz ama bu durum sahte reçete ile ilişkilendirilemez. Erzurum’un hakkını vermek gerekir. Erzurum ilimiz ilaç ve rapor yolsuzluğunun sıfır olduğu bir ildir. Biz neredeyse hiç karşılaşmıyoruz. Diyebilirim ki, Erzurum sahte reçete ile en az karşılaşılan ilk üç ilden birisidir, hatta birincisidir.”